Dolar (USD)
34.76
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2948.16
BIST 100
9878.6
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Aralık 2022

CHP Vizyonunun İnsansızlık İllüzyonu

CHP’nin “İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması” ve Vizyon belgesinin ilanını izledik. Yetmiş bilim insanından oluşan bir kurulun tanıtımı yapıldı. Bu konuşmacıların önüne Jremy Rıfkin’in; vitrinize edilmesi usuli olarak, uzaktan bağlanması ise şekli anlamda ne kadar doğruydu kamuoyunda hala tartışılıyor. Bununla birlikte iktidara muttalip ana muhalefet partisinin seçim kampanyasında vizyona ABD’li bir ismi koyarak start vermesi Müslüman mahallesinde salyangoz satan esnafın kâr beklentisinden öteye geçemedi. Ayrıca bilimin kutsanarak muhalif siyasetin aklanması gayreti CHP’nin kendi seçmeninde dahi kavram karmaşasına neden oldu.

Herkes şapkadan çıkan Amerikalıyı koşuyor. Ben bu tartışmaları kendi mecrasında bırakarak J.Rıfkin’in kendisini değil konuşmasında verdiği mesajlara mercek tutmak istiyorum.

Çünkü yukarıda bahsettiğim metafor nedeniyle ve belki de ABD’linin meramını kendi anadilinde anlatması ve salonda sadece Kılıçdaroğlu’nda tercüme kulaklığı olması (!) nedeniyle bu konuşmanın kodları yeterince tartışılmadı.

Peki J. Rıfkin o gün bize daha önce hiç duymadığımız orijinal bir şeyler mi anlattı? iklim, yapay zeka, robotik gelişmeler, yenilenebilir enerji ile ilgili kavramlar hakkında Türkiye’de çalışan yerli ve milli bilim insanları ve bu bilim insanlarının müellifi olduğu bir külliyat varken neden Rıfkın’e Abdurrahman Çelebi muamelesi yapıldı? Rıfkin’in konuşmasında önemli satır başlıkları vardı. Özellikle dikkat çeken tespitler ve bu tespitlere eleştirim şu şekilde;

1- Tekno-politik söylemlerle insansız (!) siyaset üretiyor.

Türk siyasi kültüründe “parti programı“ dönemi “vizyon belgesi” kavramına tahmil edilmiş görünüyor. Muhalefet partilerinin yeni bir şey söyleme gerekliliği “yeni bir şey söyleyememe telaşına” dönüşmüş durumda. Vizyonun, Parti programı olarak anıldığı dönemlerde toplumun aklına kazınan söylemleri hatırlayın. Cumhuriyetin kurucu iktidar parti program söylemi “Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir”, tek partili dönem sonrası “Yeter Söz Milletindir” daha sonraki dönemde toprak reformunu refere eden “toprak sürenin su kullananındır”, milli görüş efsanesi “Adil Düzen” ve diğerleri öznesi insan olan başarılı siyasi çıkışlardı. Bu sloganların başarılı olmasının sebebi ise temel vaadinin insan merkezli olmasıdır. Diğer bir ifade ile bu siyasi taahhütlerin muhatabı insandır. Oysa Rıfkin robotik gelişim üzerinden bir gelecek tahayyülü çizdi. Çizilen bu programında insan o kadar asgariye indirilmiş ki neredeyse insansız bir kurumsal düzen programlanmak üzerine kurulu. O kadar ki Rıfkin konuşmasında insan tabiri yerine “biyolojik tür” kelimesini kullanıyor. İnsanı oyundan diskalifiye eden bir sistem halen öznesi insan olan reel düzen için bir anomali oluşturacağından bu muhayyel sistemin realiteye dönüşmemesi için mücadele edilmesi gerekirken, insansız bir sistemin gelişini hızlandıracak zeminin oluşmasına dair salık vermek neden alkışlanır ki? Üstelik bütün bu insansız tekno-politik söyleme dair gösterilen hedefler, hedeflere varmak için önerilen tedbirler hem ilmen, hem fennî hem de dinen sürdürülebilir değilken.

2- Tekno-politik söylemlere konu veriler ve sebep sonuç ilişkilerinin doğruluğu ispat edilebilir değil. Rıfkin geleceğin dünyasına dair birçok varsayımdan bahsetti. Bu varsayımların gerçekleşeceği sanki bilimsel olarak ispat edilmiş gibi, tedbirleri sıraladı. Doğrudur, dijitalleşmenin ileride geleceği aşama hakkında birçok felaket senaryoları çiziliyor olsa da, bugünün dünyasında bu felaketi senaryoları bilimsel veriye çevirecek yeterli ispat araçlarından hala yoksunuz. Bu tekno- politik söylemlerin vitrine çıkartılmasının sebebinin yeni argümanlara pazar oluşturmak, bu pazarlara hayal ürünü satarak pazarı sömürgeleştirmek veya deneysel eylemler için insan kobay havuzu oluşturmak istenmediğinden nasıl emin olacağız. Önümüzde ki yüzyıl boyunca hayatınızı muhayyel bir dijital yaşama endekslemek için bize her verileni ve her sunulanı istenilen fiyattan satın aldıktan sonra, veya sırf dijitalleşmek adına kimliğimizden ve diğer sahip olduklarımızdan feragat ettikten sonra, bize tasvir edilen dijitalleşmenin bir “illüzyondan” ibaret olmadığından pandemi tedbirlerini yaşamış bir nesil olarak nasıl emin olabiliriz ki?

Sonuç olarak Rıfkin CHP seçmeni üzerinden ülkemize dijital ve robotik korkutması üzerinden bir sömürge sisteminin kodları hakkında ipuçları verdi. Geleceğin dünyası dijital ve robotik sömürge sistemini destekleyenler ile bu sisteme karşı mücadele edecekler olarak ikiye ayrılacak gibi görünüyor. Belli ki Anglo Sakson dünya geleceğin senaryosunu yazmış, figüran seçmelerine dahi başlamış. Bakalım, aristokrat düzeninin kıdemli şövalyeleri bu yeni dizayn edilen sisteme hizmet ederken kendilerine hangi ünvanı layık görecekler?

Dipnot; Demokrasi ve Birlik Derneği olarak “Türkiye Yüzyılında Kürtler” paneli yapıyoruz. Panelde dernek başkanımız Mehmet Metiner, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr Abdurrahman Babacan konuşmacı olarak katılacak. Panelimiz 17 Aralık Cumartesi günü (yarın) saat 13:30 da Üsküdar Bağlarbaşı Kongre Merkezinde yapılacak. Biz, Kürt siyasetinin HDP üzerinden okunmasına karşıyız. Kürtlerin HDP sosyolojik tabanına itilme çabasına karşıyız. Türkiye’nin yüzyılını etnik köken ayrımı yapılmaksızın hep beraber birlikte inşaa edilmesini arzu ediyoruz. İlgili olan herkesi izleyicilerinde interaktif olarak katılımcılara soru sorabileceği bu önemli panele bekleriz. Vesselam.