Dolar (USD)
35.43
Euro (EUR)
36.50
Gram Altın
3053.00
BIST 100
10016.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Nisan 2018

CHP ve 'Sattırmam'

1970'lerde Türkiye'nin en önemli meselesi "KİT"lerdi.

KİT ne demek?

Gençler için söyleyelim; "Kamu İktisadi Teşekkülleri=KİT" yani "Devlet İşletmeleri" demekti.

Vaktiyle, Karayolları, Demiryolları, Devlet Su İşleri, Sümerbank (tekstil), Etibank (madenler) Emlakbank (inşaat) v.s.,v.s. her şeyi devlet işletiyordu. Bunlara "KİT" deniyordu.

KİT'lerin hepsi her yıl zarar eder, bütçeden, halkın ödediği vergilerden, giden oluk oluk para ile açıkları kapatılırdı.

Şimdiki cari açık gibi o devirde ekonominin, devletin en önemli meselesi KİT' lerdi.

KİT'lere "kara delik" adı verilmişti, ekonomimizi yutuyorlardı.

Hiç bir çare bulunamıyordu.

Sovyetler Birliği bizden bir derece daha aşırı gidip her şeyi devlet eliyle yönetiyordu. Komünist sistemde, bütün ülke KİT idi. Mesela, bütün tarlalar devletindi. Dev devlet çiftliklerine Kolhoz deniyor, bütün çiftçiler devletin maaşlı işçileriydi ve işçiler üretmiyorlardı.

Dünyanın en geniş ve en verimli ovalarına sahip Sovyetler yıkılırken, bir avuç buğdaya muhtaç hale gelmişti.

Rekabet olmayınca üretim de olmuyordu!

CHP oldum olası bu devletçi, komünist sistemin hayranıydı.

Neden?

Çünkü CHP; bürokrasinin, maaşlıların, seçkinlerin partisi idi. Onlar maaşlarını alırlar, keyiflerine bakarlardı. Halkın canı çıkarsa çıksındı.

Sovyetler yıkılmadan 5-8 sene önce Başbakan Demirel, Türk ekonomisini rahmetli Özal'a teslim etmişti. 12 Eylül yönetimi Özal'la devam zorundaydı. Akabinde ilk seçimlerde halk Özal'ı iktidar yaptı.

Özal, güçlü bir serbest piyasa ekonomisi taraftarı ve özelleştirme taraftarı idi.

Özal, seçimler için yapılan bir tartışma programında Boğaz Köprüsünü satacağını, sıra ile bütün KİT'leri satacağını (özelleştireceğini) söyleyince muhatabı CHP (o zamanki adı Halkçı Parti idi) Başkanı Necdet Calp masaya yumruğunu vurmuş;

u2014 Sattırmaaam! diye haykırmıştı.

Türk halkı ilk kez Özal ile özelleştirme kavramını duyuyordu. Özal'ı anladı ve Özal'ı iktidar yaptı.

Özal amatör bir politikacı idi, nerdeyse 60 yaşında politikaya girmişti. Partisi bile kendisini anlamakta, takip etmekte güçlük çekiyordu. Türlü engellemelere rağmen olabildiğince özelleştirme yaptı.

Devletin sırtındaki kamburları kısmen düzeltti.

CHP zihniyeti ve o zihniyetteki bürokrasi devamlı özelleştirmeye ayak sürüdü, engel oldu. Çünkü bürokrasi demek CHP demekti. KİT demekse bürokrasi (maaşlı insan) demekti. KİT'lerin tasfiyesi bürokrasinin tasfiyesi oluyordu.

Özal'ın Türkiye'de özelleştirmeyi başlatmasından 5-8 yıl sonra Sovyetler çöktü. Doğu Bloku ülkelerinin çoğu AB'ye alındılar. Bünyelerindeki "KİT"ler hızla özelleştirilerek AB'ye uyum sağlatıldılar.

Bizde ise, siyasi ve bürokratik engellemelerle özelleştirmeler hep sabote edildi. Geciken özelleştirmeler nedeniyle milyarlarca dolar kayıplarımız oldu. Zamanında 40 milyar dolara satılarak özelleşecek kurumlar 4 milyar dolara ancak satılabildi.

Daha erken başlamamıza rağmen, özelleştirmeyi hala tamamlayamadık.

Özelleştirme; "devletin elinde ne varsa yok pahasına satılsın" anlamına gelmiyor.

Hakkı verilerek özelleştirme yapılmalıdır. Öldü pahasına ya da hileli özelleştirmenin hiç bir anlamı olmadığını söylemeye bile gerek yok.

Gelişmiş ülkelerde savunma-adalet dışında her şey özel sektöründür.

CHP, hala 1983 seçimlerindeki yerinde duruyor, milim kıpırdama, ilerleme yok.

Artık birer müze olan Küba ve Kuzey Kore rejimleri dışında işletmeci devlet kalmadı, bir de CHP...

1940 model, çağdışı CHP'nin halktan yine kırmızı kartı göreceği belli.

Özelleştirmeyi sağır sultan anladı, bir CHP anlayamadı.

Ülkenin ciddi muhalefete ihtiyacı var, gürültü yapana değil.