CHP takiye mi yapıyor, yoksa siyaset mi ?
“CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı başkanlığındaki parti heyeti, Irak’ın Erbil kentini ziyaret etti. Heyet, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani ile bir araya geldi. Kamuoyunda şaşkınlığa neden olan ve tartışılan bu ziyarette, CHP heyeti Barzani’ye Kılıçdaroğlu’nun selamını iletti.“ Bu haberi birkaç kez okuma ihtiyacı duydum. CHP'nin 98 yıl boyunca reddettiği Kürdistan bölgesi ziyaretini anlamlı, gerekli ve şaşırtıcı buldum.
CHP heyetinin açıklamaları da ziyaret kadar şaşırtıcıydı ; “ilk ziyaretimiz ama emin olun ki bu son olmayacak. Bizim arkadaşlık, dostluk, kardeşlik ve akrabalık bağımız var.” CHP ya takiye yapıyor, ya da siyasal iklimini ve dilini değiştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş partisi olması sebebiyle siyasi, iktisadi ve içtimai birçok sorununun müsebbibi olarak görebiliriz.
Bugünün CHP’sini dört büklüm yapan ve yerlerde süründüren kuruluş hamlesinin yüklendiği ağır bagajdır. Kemalizmin kavramlarıyla sınırlı kalmayıp “sosyal demokrasi”yi her zamankinden daha kuvvetli olarak vurgulamaya başladılar. Partinin lügatini, dolayısıyla iletişim kurabileceği kitleleri genişletmek istiyorlar.
Değişen ve dönüşen yeni dünya düzeninde, CHP de eski jakoben kimliğinden kurtulma arayışında. Bunu yaparken de en çok zulm ettikleriyle yüzleşme- hesaplaşma ve helalleşme telaşındadır.Partinin resmi politikasında yapılan değişikliklerin samimi mi? yoksa seçim stratejisi mi olduğunu önümüzdeki günler gösterecektir. CHP ‘nin yüzleşmesi ve helalleşmesi gereken kimlikler var;
Mütedeyyinler
Kürtler
Aleviler
Köylüler
Gayrimüslimler...
Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesiyle birlikte içindeki Politbüro murahhas azalarını göndermesiyle ahtapotun kolları kesilmiş oldu. Kemalizm'in kavramlarıyla sınırlı kalmayıp “Sosyal demokrasi”yi her zamankinden daha kuvvetli olarak vurgulamaya başladılar. Partinin yelpazesini, dolayısıyla iletişim kurabilecekleri kitleleri genişletmek istiyorlar.Bu minvalde, son kurultayda parti yönetiminde başörtülü isimlere de yer verildi.
Kürt meselesinde CHP çelişkiler imparatorluğu kurdu. genellikle hep bir şeyler yapar gibi görünüp, dostlar alışverişte görsün hesabi,hem de bir şeylerden kaçındı. inişli çıkışlı bir tablo çizdi fakat hiçbir zaman net, açık ve istikrarli bir Kürt politikası stratejisi yürütemedi . Tam bir reddediş içerisinde olmasa da aktif bir katılım içerisinde de olmadı. Geçmişte sorunu sadece raporlarla gündeme getiren CHP ilk defa ete kemiğe bürünen bir adım atmış görünüyor.
CHP' bin Kürtlerle ve Kürt seçmenle yakınlaşmasının zeminini İstanbul seçimleri sağladı. Yapılan gizli saklı ittifak İki tarafın da siyasal dönüşümüne farklı bir yön verdi. CHP artık laiklik savaşlarını bırakmış, türban artık onlar için sorun değil görüntüsü vermeye çalışıyor. Yeni kadroda “Sosyal demokrat” isimler eskisinden daha etkili olmaya başladı. Gelenekleri derin ve kuvvetli olan CHP bu inişli ve çıkışlı yolda koşabilecek mi? Bunu seçimlerde göreceğiz.
