CHP muhalefet mi?
CHP'li Gürsel Tekin, Cuma saatinde İstanbul Kapalı Çarşıya gidip, Cuma namazına giden esnafın kapalı dükkanlarının önünde resim çektirerek, “kriz nedeniyle dükkanların kapalı olduğunu” paylaştı.
Cuma namazı sonrası dükkanını açan esnaf Tekin'i yalanladı.
Acaba Tekin'in Cuma saatinde dükkanların kapandığından haberi yok mu? Gürsel Bey, hangi ülkede yaşıyor acaba?
Bu durum, ya vaktiyle Cumhuriyet Gazetesi'nin "Bu yıl hac, kurban bayramına denk geldi" manşetine benziyor.
Ya da, Tekin çok ucuz politikalar yapıyor.
Ama, Türkiye bu kadar ucuz politikaları hak etmiyor.
Gerçekten ekonomik bir sıkıntı var. Bu ana muhalefet için lokum gibi bir fırsat, ama ana muhalefet lokumu bile yemekten aciz!
Politikayı bu kadar ucuzlatmak, baştan savma yapmak zorunda mısınız?
Ekonomistlerinizle çalışma grupları oluşturun, çözümler üretin, çıkın milletin karşısına, ekranlara, nerelerde, ne hatalar yapıldı, bu sorunlar nasıl düzeltilir, önerilerinizi getirin.
Sizi dinleyen millet "işte bu!" desin.
Böyle yapmak yerine, Cuma saatinde kapanan dükkanın önünde resim çektirmek büyük bir ciddiyetsizliktir.
Millet de bunu yemiyor!
***
Kaşıkçı ve CHP
Kaşıkçı olayı ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu; “Sorumluluğu olanların bulunarak, yargıya teslim edilmesini” istedi.
Dünya, Kaşıkçı konusunda parmaklarını Suudilere çevirmişken, Türkiye’den bir partinin, hem de Türkiye’nin güya en köklü partisinin, kendi halkını zan altına sokması nasıl bir aymazlıktır?
“Sorumlular” demekle Suudi konsolosluk görevlilerinin kastedilmediği ortadadır.
Çünkü, Cenevre sözleşmesine göre Türkiye’nin, Suudi diplomatları gözaltına alması, sorgulaması, “sorumluluğu olanları yargıya teslim etmesi” mümkün değildir, Kılıçdaroğlu, bunu bilmiyor olamaz.
Şimdi:
Suudileri yakalayıp yargıya teslim edemeyeceğimize göre...
Kılıçdaroğlu’nun “bulunarak, yargıya teslim edilmesini” istediği “sorumlular” kimlerdir?
Kılıçdaroğlu, bu konuda bir bilgiye sahipse, bu bilgiyi böyle üstü örtülü ima etmek yerine devletle, hükümetle paylaşmalı, suçluların yakalanmasını sağlamalıdır.
Fakat, anlaşılan odur ki, Kılıçdaroğu her zaman olduğu gibi boş ve düşünmeden konuşmaktadır.
Türk insanını zan altına sokmakta, Suudilere can simidi uzatmaktadır.
Kaşıkçı konusunda, hemen ortaya atlayıp “Türk insanını suçlamak” politika mı oluyor yani?
Muhalefet etmek bu kadar basite kaçmak mıdır?
“Siz, Suud’u boş verin” , “bizde de sorumlu birileri var” imaları yapmakla, kimlere nefes aldırılmakta, kimler adına bu sözleri sarf edilmekte, kimlere yaranmaya çalışılmaktadır?
Evangelik ve Siyonistler olabilir mi?
Türk halkınin oyları ile TBMM’ ye giren bir insan, kendi halkını nasıl böyle töhmet altına sokar?
Üstelik adı da “Halk” partisi...
Muhalefet etmek her konuda “çamura yatmak” mıdır?
Milletinize, halkınıza karşı hiç mi sorumluluğunuz yok?
Muhalefet etmek, iktidarın her yaptığını yanlış ilan etmek, hep öküz altında buzağı aramak mıdır?
CHP böyle bir muhalefet anlayışı ile Türkiye’yi “muhalefetsiz demokrasi”ye mahkum ediyor.