Dolar (USD)
35.35
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
3029.85
BIST 100
9936.37
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Eylül 2019

CHP-İP-Baltalimanı Anlaşması

İMF’ li günlerde biri hazine müsteşarı, diğeri MB Başkanı CHP’ li Faik Öztrak ile İP’ li Durmuş Yılmaz, IMF memurlarıyla Ankara’da gizli kapaklı görüşmeler yaptılar.

Neden, IMF memurlarıyla parti merkezinde alel aşikar değil de otel odalarında gizli saklı görüşülür?

Zurnanın zırt dediği yer de burası...

Neden, gerine gerine, bangır bangır değil de saklanarak?

Demek ki gurur duyulacak bir görüşme değildi.

Bu saklı gizli görüşmeler “Baltalimanı” nı hatırlattı.

1838 Baltalimanı Anlaşması sömürgeleşme ve uydulaşmamızın başlangıcıdır.

Bu anlaşmadan beri, hangi Türk sömürgeleşmeye ve uydulaşmaya karşı çıktı ise gerici ve irticacı ve damgası yedi.

Bu anlaşmada Türkiye’yi Mustafa Reşit Paşa, İngiltere’yi Ponsonby temsil ediyordu.

Ponsonby anlaşmadan öylesine memnundu ki yazdığı mektupta “daha fazlasını istemeye yüzümüz kalmadı” dedi.

Mustafa Reşit Paşa katıksız bir İngiliz hayranı idi. Osmanlı tarihinin en büyük rüşvet yiyen devlet adamıydı. İngilizlerin İstanbul’ daki elçisi gibi davranmaktaydı.

Hindistan yolunun Fransızların egemenliğine girmesinden korkan İngilizlerin isteğini gerçekleştirip, Süveyş Kanalı’na inşaat izni verilmesini uzun süre engellemişti.

Kendisi İngilizler için bu nedenle “büyük” tü de, neden, okullarımızda paşayı biz de “Büyük” Reşit Paşa olarak öğrenmekle yükümlüydük?

Büyük(!) Reşit Paşa, padişah kendisini Dışişleri Bakanlığı’ndan kovunca soluğu İngiltere Büyükelçiliğinde almış, ağlayarak zamanın İngiltere Büyükelçisi Canning’in ellerini öpmüş, bakanlığa geri döndürülmesi için yardım talep etmişti.

Türkiye’deki Reşit Paşalardan oluşan “Batı Lobisi” Baltalimanı anlaşmasından sonra bir daha ekonomi yönetiminden hiç ellerini çekmediler.

Bu “Batı Lobisi” ile İngilizler, Sultan Abdülmecid’i borç almaya zorladılar.

Öztrak ile Yılmaz kimi borç almaya zorlamayı görüşmüş olabilirler?

Padişah, İngiliz Büyükelçisi Stratford Canning’in, kurnazca öne sürdüğü dış borç fikrine bir süre için karşı çıktı. Ağustos 1850’de Büyükelçi, Sultan’a bir muhtıra sundu.

Canning, 25 yılda ödemeli % 4 faizle 5-6 milyon sterlin borç alınabileceğini öne sürüyordu.

Sultan’ın endişelenmesi gereksizdi.

1854 yılına gelindiğinde Padişah, “Batı Lobisi” nin ve İngiltere Büyükelçisi’ nin baskılarına ve manevralarına dayanamaz.

Osmanlı “İlk borcu” nu alır.

Türkiye 14 Mayıs 2013’de “son borcu” nu kapatıp IMF’yle yolunu ayırdı.

Ama IMF kapıdan olmazsa pencereden girmeye zorluyor.

İşte bizdeki “Batı Lobisi” ile İMF gibi yabancı ortakları bıkmadan, usanmadan aynı tiyatroyu oynamaya devam ediyorlar.

Günümüz politikacıları artık milleti uyutamayacaklarını bilmeliler.

Sonuçta, kameraların kurbanı oldular.

1800 lerin eskimiş numaralarıyla politika yapılamıyor

CHP ve onun stepnesi İP, hala Mustafa Reşit Paşa mantığı, felsefesi ile Türkiye’yi yönetmeye talipler.

Pes doğrusu!

İşin garibi;

Milyonlarca seçmen bu yanlışlarına rağmen bu partilere nasıl ikna oluyorlar?

Galiba, “Kara propaganda” nın gücü bu!

***

Ne işimiz var Orta-Doğu bataklığında!..

Kılıçdaroğlu yine tekrarladı;

“Ne işimiz var Orta-Doğu bataklığında” !

1944 yılında Iğdır’da Aras nehri üzerinde Sovyetlerle sınırımız oluşturan Boraltan Köprüsü’ nden 146 Azeri soydaşımız köprüyü geçerek sınır karakolumuza sığınırlar.

Karakol komutanı Ankara’yı durumdan haberdar eder. CHP hükümeti, Türklerin derhal Sovyetlere teslimini emreder.

Karakol komutanı, emri yerine getirmezse vatana ihanetle cezalandırılmakla tehdit edilir.

Komutan 146 Azeri Türkünü Sovyet askerlerine elleri bağlı olarak teslim eder.

Azeriler, komutana “ne olur bizi siz öldürün, teslim etmeyin” diye yalvarsalar da boşunadır.

Azeriler, teslim edilirler ve sınırı geçer geçmez, 146 sı da kurşun yağmuruna tutularak katledilir, kan gölünün ortasında kalırlar.

O günlerde CHP, “Türk Ülkeleri” nin yanında bizim ne işimiz var diyordu.

Değişen bir şey yok!

Şimdi de “Mazlumların yanında ne işimiz var” diyorlar.

Ata topraklarına, 10 bin yıllık Türk kardeşlerine, 1000 yıllık vatandaşlarına sırtını, Paris’e, Londra’ya, Tel-Aviv’e, Roma’ya yüzünü dönüyorlar.

Değil mi ya;

Ne işimiz var, Orta-Doğu bataklığında, Şanzelize batakhaneleri dururken!

CHP oldum olası hep bu!

Tek parti devr-i saadetinde(!) de;

Millet; açlık, sefalet, verem, sıtmayla inlerken, CHP gençliği, onuncu yıl marşı ile statları

inletirdi.