Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.25
Gram Altın
2925.65
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Eylül 2020

'CHP Hızla Üye Kaybediyor!'

CHP Eski Milletvekili Barış Yarkadaş, Halk TV’de “Parti’nin ilkelerinden uzaklaştıkça üye de kaybediyoruz!” diyor.

“İstanbul’da son 18 ayda 41 bin 157 üye istifa etmiş CHP’den. Sadece Kadıköy’de, belediyesini bizim yönettiğimiz , büyükşehirini biçim yönettiğimiz Kadıköy’de 2400 üye 18 ayda istifa etmiş. İzmir’de 25 bin 17 kişi son 18 ayda istifa etmiş. Malatya’da 1642 kişi istifa etmiş. Şanlıurfa’da 925, Tunceli’de 1081 kişi istifa etmiş. 11 büyükşehiri kazandığımız bir konjonktürde, sadece birkaç ilde 70 bine yakın üye kaybetmişsek, bunlar da üyelerimizin yüzde üç nokta beşine denk geliyorsa, o zaman yönetimin oturup ‘Arkadaş neden bu insanlar partiden istifa ediyor?’ diye düşünmesi lâzım. Acaba, bu istifa eden arkadaşlarımızdan bir tekini CHP yöneticileri arayıp, ‘Arkadaş sen neden istifa ettin?’ diye sordular mı?”

Barış Yarkadaş ve onun gibi düşünen pekçok CHP’liye göre CHP, bugün itibarı ile “Kuruluş ilkelerinden” yani Mustafa Kemal Atatürk çizgisinden hayli uzaklaşmış durumda…

Bunu söyleyenler, ağırlıklı olarak Parti’nin “sağa kaydığını” iddia ediyorlar.

Partinin önemli isimlerinden Muharrem İnce, “Ben karşıdan karşıya geçerken önce sola bakarım, sonra sağa bakarım, sonra da tekrar sola bakarım. Bunlar ise önce sağa bakıyor!” diyerek, partinin “Meral Akşener’lere, Abdüllatif Şenerlere, Abdullah Güllere, Ali Babacanlara göz kırpmasına” işaret ediyor.

Barış Yarkadaş’ın yukarıda yansıttığımız tepki dolu değerlendirmelerinin içinde, “11 büyükşehir belediyesini kazanmış bir CHP” gerçeği de bulunuyor.

Lâkin..

“Bu 11 büyükşehir belediye nasıl kazanıldı?” meselesine atıf göremiyoruz..

Bu başarıda Sayın Kılıçdaroğlu’nun hiç mi payı yok?

Bilhassa İstanbul ve Ankara’yı CHP’nin kazanmasının en büyük sebebi, Ak Parti’nin ve “sözde destekçilerinin” “ikramları”ydı, ikincisi ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun uyguladığı stratejinin “başarılı” olmasıydı.

CHP İstanbul ve Ankara’ya Barış Yarkadaş’ın tarif ettiği biçimdeki adayları koysaydı asla kazanamazdı.

Canan Arıtman olmazdı, hatta İstanbul Adayı olarak Muharrem İnce’yi öne sürseydi, yine olmazdı.

Dolayısıyla da Barış Yarkadaş, “11 büyükşehir kazanmış bir CHP’den” bahsedemezdi.

Kılıçdaroğlu, Barış Yarkadaş ve aynı çizgideki CHP’lilerin düşündüklerini yapsaydı CHP ağır bir “yerel seçim mağlubiyeti” yaşardı.

Barış Yarkadaş ve arkadaşları da, Kılıçdaroğlu’nu bu kez, “en müsait şartlarda girilen yerel seçimde başarısız olmakla” suçlardı.

Sayın Kılıçdaroğlu, kesin bir şekilde görüyor ve veriler onu destekliyor ki, bu memlekette “sağ”ın önemli bir bölümünün desteğini almadan “seçim başarısı” elde etme imkânı yok.

CHP, seçimde başarı elde edebilmek için hem sağ oyların anlamlı bir bölümünü kendisine çekebilmek, hem de “Sırtını PKK Terör Örgütü’ne dayadığını” ilân eden HDP’den destek alabilmek mecburiyetinde.

Yerel seçimde büyük ölçüde başardı.

Şimdi mesele, bunu 2023’e taşıyabilmekte.

Şu ana kadarki gidişât, CHP’nin “yerel seçim galibiyeti”nden zararlı çıkacağını gösteriyor.

Malûm, SHP’yi bitiren “yerel seçim galibiyeti” olmuştu.

1984 yerel seçimlerinde, 67 ilden sadece 7’sinde belediye başkanlığını kazanabilen SHP, 1989’da bu sayıyı 33’e yükseltmişti.

Yerel seçim sandığını adeta patlatan SHP’nin belediye yönetimlerindeki olağanüstü başarısızlığı, Parti’nin çöküşünü hazırlamıştı.

Bugün de, farklı şartlarda benzeri durumları yaşamaya başladık.

Başta İstanbul olmak üzere, CHP’li belediye başkanlarının işbaşına geldiği pekçok yerde adeta “başkan” yok.

CHP’li “yeni” başkanlar, ilk başlarda “Yapmak istiyoruz ama İktidar yaptırmıyor, ne yapsak engelliyor!” bahanesine sığınarak işi idare etmeye çalıştılar.

Ancak, şimdilerde bu bahanenin işe yaramayacağı görüldü, mazeretin öne sürülme sıklığı çok azaldı.

Yerel yönetimler galibiyetini “benzemezlerin desteği” ile kazanan başkanların üzerlerinde kendilerine koltuk çıkanların ağır baskıları var.

Her oluşum, verdiği desteğin karşılığını istiyor.

HDP’den yükselen “Seçimi bizim desteğimizle kazandınız, şimdi bizi yok sayamazsınız” yollu tepkiler de, durumu izaha yetiyor.

Politikada kimse kimseye kara gözü, kara kaşı için destek vermez.

Politika “Al gülüm, ver gülüm!” işidir.

Siz, yerel seçim galibiyeti elde edebilmek için “farklı siyasi akımlardan” destek istiyorsanız, arzu ettiğiniz sonuca ulaştığınızda gereğini yapacaksınız.

Seçimde işbirliği yaptıklarınızı yok saymayacaksınız.

Sırtını PKK’ya dayadığını açıklayan HDP, “Atatürk ilkelerine sahip çıkmak için” mi destek verdi yani CHP’ye?..

Beklentisi yok muydu?..

Vardı elbette, “Bizi yok sayamazsınız!” yollu tehditler de bu durumun göstergesi.

Malûm;

“Kaynakların sınırlı taleplerin sınırsız olduğu” yerlerde de sıkıntı çıkması kaçınılmaz olur!

Yerel seçimlerde destek veren her parti ve bilhassa o partilerinin hatırı sayılır mensupları, ipin göğüslenmesinin ardından “destek istemek” gibi bir hakkı görürler kendilerinde.

1930’LARIN CHP’Sİ…

CHP’li Barış Yarkadaş ve benzerleri, CHP’nin “ilkelerinden” uzaklaştığını, bundan dolayı da “üye kaybettiğini” söylüyorlar.

Duruma Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun baktığı yerden bakıldığında ise, “1930’ların CHP’siyle” 2020’lerde yol almak mümkün görülmüyor.

Sonuca ulaşabilmek, yani tarihe “Recep Tayyip Erdoğan’ı Deviren Lider” olarak geçebilmek için “başkalarının” desteği şart.

Gel gelelim, bünye başkalarını kabulde zorlanıyor.

Başkaları olmayınca da seçim mağlubiyeti kaçınılmaz görünüyor.

Kimileri, Sayın Genel Başkan’ın “CHP’yi yönetmek ülkeyi yönetmekten çok daha zor!” sözüyle dalga geçmişti ama…

Bu bir gerçek.

“Efendim, bizde demokrasi geleneği var, tek adamlık yok, onun için yönetmek zor!” denilebilirse de…

Barış Yarkadaş ve Onun gibi düşünen birçok CHP’li, Parti’de “demokrasinin işletilmediğini”, ardı ardına istifa edenlerin feryatlarına kulak verilmediğini söyleyerek karşı çıkıyorlar.

CHP’nin, dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu’nun işi çok çok zor.

Ak Parti çok çok büyük hatalar yapmazsa, bu zorluğu aşması da imkânsız gibi görünüyor.

“Canan Kaftancıoğlu Atatürk dediydi, demediydi” tartışmalarının vardığı noktayı görüyorsunuz.

Partinin Kurucusu’nun nasıl “anılacağı” üzerinde bile ittifak edememiş bir yapı, 2023 yolculuğunun yükünü nasıl taşır?

AK Partive 'sözde' destek verenler “büyük hatalar yapmak suretiyle” yardım etmezse, taşıması imkânsız gibi.