CHP gerçeğini görmek bu kadar zor mu?
CHP milletvekili Yıldırım Kaya’nın açıklamasıdır: “Genel başkanımızın bir huyu var, ben yaptım diye anlatmaz. Umreye gittiğini, peygamber soyundan geldiğini de kimse bilmez. Onun umreye gittiğini, Kâbe’de gözünden şarıl şarıl yaşlar aktığını bilir misiniz?"
Bu açıklamadan neyin amaçlandığı bellidir. Bir
kere imaja dönük bir açıklamadır. Ancak dinin çıkara alet edilmesi daha kötüsü
de kişiye kutsiyet kazandırılmak istenmesi hoş değil. Hani siz dinin istismar
edilmesine karşıydınız?
Neden bir insan için Peygamber soyundan geldiğinin
reklamı yapılır? Peygamber soyundan gelseniz de ölçü bellidir, ‘inanıyorsanız
üstünsünüz.’ Üstünlük de ancak takvadadır. Takvalı birinde kibir olmaz. Öfke ve
ihtiras yoktur. Hoşgörü ve sevgi vardır.
Gerçek vatanseverler vatanın yanında saf tutuyor.
Çünkü vatan sevgisinin dinde önemli bir yeri var. Bunun yanında 15 Temmuz ihanetini
hafifletme, ülkemizi yıkıma sürüklemek isteyenlere destek çıkma çabalarına
şahit oluyoruz. Demirtaş ve Kavala gibilerine destek çıkmak ne anlama geliyor? Sözümüz
bu paranteze girenler içindir.
Kaya’nın açıklamasına dönecek olursak bu seçimde
son şanslarını iyi kullanmak istedikleri anlaşılıyor. Ancak Erdoğan karşısına kim çıkarsa çıksın kaybetmesi
muhtemeldir. Çünkü siyasi yetenekleri sınırlı, ihtirasları sınırsız
insanların büyük liderler karşısında kazanması hayli zordur.
Bu açıklamadan seçimi fırsat bilinerek, “Şeyh
uçmaz müritler uçurur” misali Genel Başkanlarını uçurmak isteyenlerin varlığı
seziliyor. Bazen insana haksızlığı çok sevdikleri ve seven gibi görünenleri
yapıyor.
Tolstoy’dan bir alıntı ile devam edelim: “Tüm
muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa başlar ya da
şehre bir yabancı gelir.” Diyelim ki, Kılıçdaroğlu bir hikâye yazarak başardı.
Onun döneminde SGK iflas etmemiş miydi? Bu başarısızlığı bilinerek
Kılıçdaroğlu’nun kalkıp, “Ekonomiyi bana emanet edin Türkiye’yi altı ayda
düzlüğe çıkaracağım” demesi sizce gerçekçi mi?
Türkiye'ye yatırım gelmesin diye iş insanlarını
tehdit eden, yabancı ülkelerin büyükelçilerine mektup yazıp ülkemizi şikâyet
eden siz değil misiniz?
Sokaktaki vatandaş bile biliyor ki her ülke kendi
güvenlik tedbirlerini alır ve buna göre yatırım yapar. Kaldı ki yanı
başımızdaki Suriye’nin, Irak’ın Libya’nın başına gelenler ve Azerbaycan’ın
Ermenistan’la yaşadıkları bellidir. Bu gerçekler ortadayken siz kalkıp “Bize
kim saldıracak, Suriye mi saldıracaktır, Yunanistan mı saldıracak” derseniz bu inandırıcı
olur mu?
Siz kalkıp Türkiye’nin S-400 alımına karşı
çıkarsanız, ülkemize kasteden FETÖ ve PKK’ya terör örgütü diyemezseniz
iktidara geldiğinizde ülkemizin güvenliği zaafa uğramaz mı?
Gelelim şu konuya, devlet makamları bir dinlenme
ve turistik gezi yeri değildir. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi böyle hiç
değildir. Parlamenter sistem bunun için isteniyor olmasın?
Tecrübedir, onların döneminde devlet içine
kapanmış adeta körleşmiş ve üç kuruşa muhtaç hale gelmişti. Farklı düşünenler,
farklı siyasi görüşten olanlar ya bloke edildiler ya da devletten ilişkileri
kesilmişti. Bugün de İstanbul başta olmak üzere CHP’li belediyelerde aynı
şeyler yaşanıyor.
Yeri gelmişken soralım.
Bir CHP iktidarında yeniden 28 Şubatların
yaşanmayacağını, Kur’an kursları ve İmam Hatiplerin kapısına kilit
vurulmayacağının bir garantisi var mı?
Bence yok…
CHP’li Özgür Özel iktidara geldiklerinde neler
yapabileceklerinin işaretini şimdiden vermiştir: “4-6 yaş çocuklar için Kur’an
kursları Orta Çağ zihniyetidir” Bu rezil ifadeler İslam ve Kur’an
düşmanlığı değil de nedir?
Bu zihniyet değişti ve savaş baltalarını toprağa
gömdüler diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bunların muhalefetteyken
cenneti vaat edip iktidara geldiklerinde cehenneme razı etme zorbalıklarını bu
millet defalarca gördü. Hani İstanbul’da her şey güzel olacaktı. “Ayinesin iştir
kişinin lafa bakılmaz” Milletimiz bunları bir kez daha gördü. Umarım ders
alınmıştır.