Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Nisan 2019

CHP Faşist Bir Partidir

“Bütün Avrupa, faşizmin cihana getirdiği emniyet ve neşe ile ona doğru atılırken, faşizmin bu suretle, sanki pek tehlikeli bir şeymiş gibi görülmesi beni derinden yaralıyor” demişti bir CHP mebusu.

Bir başka CHP’li mebus ise “Büyük vatanperver Mussolini’nin doğru yolu gösteren emri altında yükselen ülkelerini takdir ediyorum” demişti.

Cumhuriyetin onuncu yılında CHP tarafından yayınlanan broşürde Hitler’in övgü dolu sözleri yer almaktaydı.

1923, 1927,1931, 1935 ve 1939 seçimleri, tepeden belirlenen vekillerin tek tek halka onaylatıldığı ilginç seçimlerdi mesela. CHP kurulduğu günden itibaren gerçek ve serbest hiçbir seçime katılmamış ancak 1950’de yapılan ilk serbest seçimlerde hezimete uğramış bir partidir.

Hitler, “Kavgam” adlı kitabında “Propaganda, güçlü bir silahtır ve hizmet ettiği amaca oranla değerlendirilir. Amaç; Alman milletinin hayat için mücadelesi olunca da en korkunç silahlar en insani silah haline gelir. Propaganda hitap ettiği zümrede en dar kafalıların dahi anlayabilecekleri bir seviyede olmalıdır” der.

Propaganda birçok farklı yöntemlerle devreye sokulabilir, bunlar ideolojik filmler, ihtişamlı resmigeçit törenleri, birtakım semboller, okul, medya, giyim şekli vs. Propagandaların toplumda korkuyla karışık tuhaf bir hayranlık uyandırması beklenir.

Örneğin Mussolini bunu üç cümleyle özetlemişti; “İnan, itaat et ve savaş...” CHP ise propagandasını ırkçılık üzerine tesis etti.

27 Nisan 1925’te Başvekil İsmet İnönü, Türk Ocakları Merkezi’nde yaptığı konuşmada; “Türk’e ve Türklüğe riayet etmeyeni ezeceğiz” diyerek işe başladı.

17 Eylül 1930’da Adalet Bakanı sıfatıyla Esat Bozkurt, Ödemiş’te yaptığı bir konuşmada; “Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, dost da düşman da bilsin ki, bu memleketin efendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır o da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır” diyecekti.

Peki, neler yapıldı?

Bilindiği gibi, Hitler hükümeti, 14 Temmuz 1933’te, “Kalıtsal Hastalığı Olan Nesillerin Önlenmesine İlişkin Yasa”yı kabul etmişti. İlk maddesinde, “doğacak çocuklarının fiziksel ya da zihinsel ciddi bir kalıtsal engeli olacağının tıbbi raporlarla kanıtlanması durumunda, kalıtsal hastalığı olan herkes kısırlaştırılabilecektir” deniliyordu.

Bu yasa çerçevesinde Nazi iktidarı boyunca yaklaşık 300.000 engellinin kısırlaştırıldığı tahmin ediliyor.

CHP de geri kalır mı?

Burada da “Hıfzısıhha Kanunu” çıkarılarak, kalıtsal hastalık taşıyanların evlenmeleri yasaklandı. Resmi ideolojiyi tahkim için çıkarılan çeşitli dergilerde de “öjeni” fikrini savunan yazılar yayınlandı. Örneğin Atsız, “ırkçılık aynı zamanda bir hıfzısıhha meselesidir” diyordu.

Diğer taraftan Türk Antropoloji Tetkikat Merkezi ise soluğu Karacaahmet Mezarlığı'nda aldı. Burası Türk ırkının üstünlüğünü kanıtlamak için ne kadar kafa patlatıldığına dair örneklerle doludur.

Antropolojik bir tetkik, Türk beyinleri üzerine ilk antropolojik araştırma! Tam 64 bin kafatası ölçümü!

Sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mazhar Osman, 1939’da verdiği bir konferansta “Birçok cepheden yapıya muhtaç vatanı da soyu bozuklarla doldurmak, darülacezeler, bimarhane ve hapishaneler için nesil yetiştirmek de hiç şayanı temenni değildir. Onun için sağlamları çoğaltmağa teşvik ve mecbur etmeliyiz, çürüklere de sen yetersin, senden nesle lüzum yok demeliyiz” diyordu.

CHP, kendi gibi olmayanı kendi gibi düşünmeyeni, inanmayanı, giyinmeyeni ötekileştirmiş, dışlamış ve yok saymıştır. Ah, o 145 yıllık demokrasi mücadelesi içerisinde neler yok ki!

Demem o ki; Bolu’da zavallı Suriyelilere “bir lokma ekmek vermeyeceğim” diyen bir CHP’li ve onu alkışlayanlar sizi şaşırtmasın. CHP 19. yüzyılın hâkim ideolojisinden henüz kendini kurtaramamıştır.

Evet, CHP faşist bir partidir. Ve tam da bu sebeple küreselcilerin aparatı durumundadır. O yüzden “İstanbul’u fetheden Yunan” manşetleri atılıyor. CHP bir miktar kazanınca onlar da kendini kazanmış sayıyor.

Irkçılık üzerine kurduğu düzenekle servetlerine servet, güçlerine güç katarak bu ülkede büyük bir saltanat inşa ettiler. Erdoğan, bu pazar sistemine çomak soktuğu günden beridir ondan ve milletten nefret ediyorlar.

Türkiye ise faşist bir partiyi/zihniyeti bünyesine dâhil edemeyecek kadar insani, İslami ve ahlaki değerler üzerine kurulmuş imparatorluk bakiyesi bir ülkedir.