CHP bölünür mü?
Daha önce CHP’nin Türkiye’nin gündeminden düşmesi gerektiğini yazmıştım. Bırakın düşmeyi, CHP “Siyasi bir problem” olarak Türkiye gündemine oturmuş durumda. Ana muhalefet partisi olarak ülke meselelerine çözüm üretmek, güçlü kadroları bünyesinde toplayarak iktidar alternatifi olmak yerine partinin kendisi iç çekişmelerle başlı başına bir problem haline geldi.
Son seçim yenilgisinden sonra genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğlu’nun koltuğu sallanmaya başladı, Kılıçdaroğlu’nu devirmek için
parti içinde Bizans oyunları devreye girdi. Gün geçmiyor ki, CHP yeni bir
skandalla gündeme oturmasın. Kılıçdaroğlu da boş durmadı, milletvekillerine
parti meselelerini kamuoyu önünde tartışmayı yasakladı. Partideki yönetim
birimlerini değiştirip tüm yetkileri kendisinde topladı. Kurultay kararı aldı,
buna rağmen sular durulmadı.
Zoom toplantısının basına yansıması, Ümit Özdağ ile
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gizli protokolün deşifre olması gündemi sarstı.
CHP’nin Kılıçdaroğlu aleyhine dönen kendi besleme medyası ile bağlarını kesmesi
kavgayı daha da alevlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun, yerini ancak “geçmişi temiz”
bir CHP’liye bırakacağını açıklaması hepsinin üstüne tuz biber oldu.
***
Son on günde CHP’de neredeyse on ayrı kriz yaşandı. Parti
tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda. Daha seçim öncesine kadar gençlerin
“demokrat dede”si olarak lanse edilen Kemal Kılıçdaroğlu bir anda “pirom”
olmaktan çıkarılıp, tek adam ve diktatörlükle, PKK/HDP savunuculuğu ile,
mezhepçilik ve yalancılıkla suçlanmaya başlandı. O koltuğu bırakmamakta
direndikçe da suçlamalar birbirini izledi.
Bugün partililerce en ağır şekilde eleştirilen Kemal Kılıçdaroğlu,
bir kaset komplosu ile o koltuğa oturtulmuş ve Türkiye’nin “Gandi”si ilan
edilmişti. Deniz Baykal’ın CIA/FETÖ organizasyonu bir kaset komplosu ile
uzaklaştırılıp Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin başına getirilmesi ile on yılda her
şey adım adım değiştirilip dönüştürüldü.
CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler, 2014 yerel
seçimlerinde CHP’nin o zamanki adıyla cemaatle (FETÖ) ittifak
yaptığını itiraf etmişti. O zamandan beri FETÖ ile işbirliği devam ediyor.
Danışmanlar, seçim listelerine konulan FETÖ'cüler, 17 - 25 yargı operasyonu,
MİT TIR'ları operasyonu ve 15 Temmuz 2016'daki kanlı darbe girişimi bile
CHP'lileri bu işbirliğinden koparmadı.
***
CHP’deki iç çatışmalar adeta bir kara deliğe dönüşmüş
durumda. Ülkenin ve vatandaşın problemleri hiçbir muhalifin aklına gelmiyor.
Varsa yoksa iç çekişmeler ve koltuk kavgası. Çıkarcılık, ben merkezli
politikalar ve yozlaşma had safhada. CHP'nin krizinin Ekim ayındaki
kurultaya kadar devam etmesi halinde kim genel başkan seçilirse seçilsin yerel
seçimlere kadar partiyi toparlaması mümkün değil.
Muhalefetin bu dağınık hali tam anlamıyla içler acısı.
İktidarın da bir şey yapma şansı yok. Herkes heyecanlı bir macera filmi gibi CHP
entrikaları izlemekle yetiniyor. Ancak bir taraftan da enflasyonla, adaletsiz
gelir dağılımı ve fakirlikle mücadele; mülteci meselesi, deprem konutları,
İstanbul’un depreme hazırlanması gibi konular çözüm için bekliyor.
Ak Parti yahut Cumhur İttifakı, muhalefete rağmen ülke
meselelerini ciddi şekilde sırtlanır ve çözüme kavuşturursa, önümüzdeki yılın
Mart ayı sonunda yapılacak mahalli seçimlerde büyük şehir belediyelerini de
alarak ülkede ciddi bir atılım başlatabilir. Ancak bunun için CHP'deki krizin
getirdiği konfora yaslanmadan kapsamlı ve yoğun bir çalışmaya ihtiyaç var.