CHP Atatürk'ü rahatsız ediyor
Meclisin 97. kuruluş günü nedeniyle düzenlenen özel oturumu basın locasından takip ettim. Oturum, TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman'ın konuşmasıyla açıldı. Sayın Kahraman, konuşmasında günün anlam ve önemine dair düşüncelerini aktardı.
Bu konuşmayı CHP'li vekiller beğenmediler. Nedenide, Sayın Kahraman'ın konuşmasında Atatürk'ün ismini anmaması... Halbuki, Sayın Meclis Başkanı konuşmasının başında, Birinci Meclis'ten günümüze kadar hizmetleri geçmiş bütün tarihi şahsiyetleri şükran ve minnetle andı.
Allah aşkına söyleyin, konuşmasında Atatürk'e yer verip vermemenin takdiri Sayın Meclis Başkanı'na ait değil mi? Hem Atatürk'ün isminin anılmamasından, ona düşman olduğu sonucu mu çıkarılır?
Efendiler, Mustafa Kemal 1938'de aramızdan ayrılmıştır. Ayrılırkende bize bu ülkeyi emanet etmiştir. Şimdi bize düşen onun adını sakız gibi çiğnemek değil, bıraktığı emanete sahip çıkmaktır. Yoksa sabah akşam Atatürk'ün adının anılması kendisine bir fayda sağlamayacaktır.
Ey CHP! bırakında Atatürk kabrinde rahat uyusun. Unutmayın, Sizin böyle Atatürk'ün ismini polemik konusu yapmanız ve onun sırtından geçinme çabanız kendisini kabrinde rahatsız edecektir.
Kılıçdaroğlu bana hak verdi
Değerli dostlar, Meclis'in 97. kuruluş günü nedeniyle düzenlenen resepsiyonada katıldım. Resepsiyonda Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere birçok siyasiyle görüşme fırsatı buldum. Sizinle, CHP Genel Başkanı'yla yaptığım görüşmeyi paylaşmak istiyorum. Çünkü, o görüşme yukarıda yazdıklarımla ilintili...
Şöyle, Kemal Beye resepsiyonda dedim ki "Sayın Genel Başkan, bugüne kadar sizi ve partinizi eleştiren çok yazı yazdım. Ancak, sizden ve partinizden yazdıklarıma bir geri dönüş olmadı". Bu sorum üzerine Sayın Kılıçdaroğlu "Sizi çok iyi biliyorum... Yazdıklarınızıda takip ediyorum... Lakin biz parti olarak ön yargılı yazılara bir yanıt vermiyoruz" dedi. Kemal Beyin benim ön yargılı biri olduğumu düşündüğünü görünce, kendisine şunu dedim: "Sayın Genel Başkan, ben görme engelli, orta okul mezunu biriyim... Dolayısıyla yazılarımı bir önyargıyla, bir birikimle değil, hissederek yazıyorum. Oyüzden benim yazdıklarımı ilahi bir işaret veya mesaj olarak değerlendirmeniz daha doğru olmaz mı?"
Bu sözüm üzerine Kemal Kılıçdaroğlu bana hak verdi ve "doğru söylüyorsun" dedi. Umarım, Kılıçdaroğlu ve CHP yukarıda yazdıklarımı bu çerçevede değerlendirir.