Cezayir Cumhurbaşkanı'nın Ankara ziyareti
Pazartesi günü Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun kalabalık bir heyetle Ankara’ya geldi. Konuk Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile ‘’Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 1. Toplantısı Ortak Bildirisi’’ni imzalandı. Ayrıca iki ülke arasında siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel olmak üzere toplam 15 alanda anlaşma imzalandı.
Türkiye ile Cezayir arasındaki ilişkilerin
kökeni 1516’da Barbaros kardeşlerin Cezayir’e gelişi ile başlamıştı. Ancak
1830’da Fransa Cezayir’i işgal edince ilişkiler kopmuştu. 1962’de
bağımsızlığını kazandıktan sonra, Türkiye’yle diplomatik ilişkiler yeniden
kurulmuştu. Ancak dönemin Türk hükümeti, batıyla ters düşmemek için Cezayir’in
bağımsızlık sürecinde kendine yakışanı yapmamıştı.
Daha sonra Türkiye, 31 Temmuz 1962’de
Cezayir’in bağımsızlığını tanımış ve 30 Haziran 1963’te de Türk Büyükelçiliği
faaliyetlerine başlamıştı. Turgut Özal 1985’te Cezayir’i ziyaret etmiş ve
1962’de BM’de Cezayir’in bağımsızlık oylamasında Türkiye’nin hatalı tutumundan
dolayı özür dilemişti. Bu gelişmelerden sonra Türk-Cezayir ilişkilerinde
normalleşme görülmüştür.
Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesiyle
birlikte, Türk-Cezayir ilişkilerinde de belirgin gelişmeler olmuştur. İki ülke
arasında 2006’da ‘’Dostluk ve İşbirliği Anlaşması’’ imzalanmıştır. 2010’lu
yıllarda karşılıklı ziyaretler gerçekleşmiş ve 2013’te Erdoğan Başbakan olarak Cezayir’e
gitmişti. 2014’te Erdoğan bu defa Cumhurbaşkanı olarak Cezayir’e gitmişti.
26-28 Şubat 2018’de yine Erdoğan Cezayir’i ziyaret ederek, iki ülke arasında
siyasi ve ticari anlaşmalar yapmıştı.
Bütün bu çabaların bir neticesi olarak, şimdi
dünya krizlerle boğuşurken, iki kardeş ülkenin Cumhurbaşkanlarının imzaladığı
bu anlaşmaların gelecek açısından pozitif sonuçları mutlaka olacaktır. Türkiye,
barış ve adalet temelinde sürdürdüğü dış politika sayesinde bölgede güven
yaratmıştır. Bu da ikili ilişkilerde çok yönlü anlaşmaların yapılmasını
kolaylaştırmıştır.
Cezayir ile birlikte her bir Müslüman ülke,
Türkiye için sadece coğrafi bir alan değil, aynı zamanda kaderidir. İbn-i
Haldun’un dediği gibi ‘’coğrafya kader
ise’’ siyaset de o kaderi olumlu kılmak için yol ve yöntemleri bulmaktır.
Her iki liderin yapmış olduğu anlaşmaların kapsamı, doğru iz üzerinde
olduklarını göstermektedir.
Bu bağlamda Türkiye ve Cezayir’in bölge
politikalarına dair ortak hareket ederek ve işbirliği geliştirmesi denge
politikası açısından önem taşımaktadır. Türkiye Cezayir üzerinden Afrika’ya,
Cezayir de Türkiye üzerinden Balkanlara, Kafkaslara ve Orta Asya’ya daha rahat
erişebilir. Her iki ülkenin işbirliği gerçek potansiyellerine kavuşmalarını
sağlayacaktır.
Uzun bir zamandan beri iyice tecrübe ettik
ki, barış ve istikrarı bozan her çatışma bölge ülkeleriyle birlikte Türkiye’nin
geleceğini de olumsuz etkilemektedir. Bu gerçeği anlamadan düzenlenen komploların
derinliğini çözmemiz mümkün değildir.
Halkı Müslüman ülkeler, birbirleriyle uğraşma
yerine işbirliği yapsalardı, bugün şehirleri mamur, halkları huzurlu,
kaynakları korunmuş olurdu. Bu bağlamda Türk-Cezayir işbirliği sömürgecilerin çıkarlarını
bozacak noktaların birleşmesini sağlayabilir.
Toparlayacak olursak, Türk-Cezayir işbirliği:
Bölünme çabalarına karşı birliği, düşmanlığa karşı kardeşliği, kötülüğe karşı
iyiliği savunmaktır. Eğer bu anlaşmalar hayata geçirilebilirse, o zaman
faziletin rezillikten, paylaşmanın bencillikten, vefanın ihanetten daha güçlü
daha çekici olduğu görülecek ve devamı da gelecektir.
Not: Görüş, eleştiri ve önerilerinizi: [email protected] Twitter:@MehmetB78849685