Çevrimiçi çalışma
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in esnek çalışma başlığı altında geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarına uzun yıllar (46 sene) kamu görevinde bulunan birisi olarak sevindiğimi ifade ederek yazıma başlamak istiyorum.
Covid sürecinde dünyanın diğer
ülkeleriyle birlikte pandemi dönemini esnek çalışmalarla başarıyla geçirdik. Kamu
ve özel sektör ayırmaksızın, çalışanlarımız istismara tevessül etmeden vazifelerini
bihakkın yerine getirdiler. Alışılmış mesai uygulamasından vaz geçilmesiyle devletin
işleyişinde her hangi bir sıkıntı olmadığını da görmüş olduk. Özellikle bu
dönemde tüm sağlık çalışanlarımızın özveri içerisinde, sıkıntılara göğüs
gererek, zor şartlar altında fedakârlıklarını unutmadığımızın altını çizmemiz
gerekiyor. Sadece tıp hizmetinde değil, koruma, güvenlik, yiyecek sektörü
çalışanlarımızın da aynı şekilde cansiperane vazifelerinin başında olduğunu da
unutmadık.
Türkiye
İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun bugünlerde esnek çalışma adıyla
gündeme getirdiği konuya dikkat çekmek istiyorum. Avrupa’da pandemi döneminde
her 10 çalışandan 4’ünün evden çalışmaya geçmiş olmasının üretkenliği
değiştirmediğini, bilakis arttığını
belirten TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol,
uzaktan çalışmanın yanı sıra yarızamanlı çalışma, mikro işler veya çağrı
üzerine çalışma gibi farklı esnek çalışma modellerinden bahisle, “Bu yöntemlerin hem çalışan hem işveren için
etkin işlemesi, her şeyden önce ‘güvenceli’ şekilde hayatımızda yer bulması ile
mümkün olacak” sözlerine destek olarak, covid sürecindeki gelişmeleri
içeren “Yeni Nesil Çalışma Modelleri”
raporunu ilgili yerlere ulaştırmış.
Konuyla ilgili bizim de yakın çevremizden edindiğimiz intibaının TİSK
başkanıyla aynı minvalde olduğunu ifade edebiliriz. Yani geleneksel ofis hayatına
dönmek istemeyenlerin çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Zaten işveren
sendikasının raporunda da katılımcıların yüzde 49’nun iş arkadaşlarını, yüzde
14’ünün ise iş arkadaşları ile mola zamanlarında geçirdikleri vakitleri özlediğini
söyleyenler olduğu belirtilmiş. Bir başka ifade ile araştırmayı tersten
okuyacak olursak “artık evden çalışalım, ofislerden tasarruf edelim, aynı işi
bilgisayarımızın başında daha verimli yapabiliriz” diyenler çoğunlukta.
Yarı zamanlı çalışma üzerine kafa yorulması ülkemizin çalışma şartlarında
nasıl olur, nasıl düzenlenir bilemem ama işin uzmanları başta olmak üzere
üniversitelerimiz ve araştırma merkezlerinin yapacakları çalışmalar kısa sürede
neticelendirilmelidir. Halen aktif görevde bulunan müktesebatıyla ‘ben de varım’
diyebilen bürokratların da bu konudaki görüş ve düşünceleri bir şekilde
alınarak yeni çalışma modeli uygulanmalıdır diye düşünenlerdenim.
Ufak çaplı yaptığım incelemeye göre yarıbzamanlı çalışma biçimleri dünya genelinde tüm istihdamın yüzde 15’ini oluşturuyormuş. Bu esnek çalışmanın ülkemiz nüfusu ve kültürel alışkanlıklarımızı düşünerek uygulamaya konulmasında fayda mülahaza ediyorum. Ve yarı zamanlı çalışmanın çaresizlik halinde değil, çalışanların isteği üzerine tercih edilmesinin gerçekçi olacağının altını bir kere daha çiziyorum.
Z
Kuşağı dediğimiz gençlerimizin sabah dokuz akşam beş çalışması yerine teknolojik
gelişmelerin yaşandığı bir dünyada esnek çalışmayı tercihlerine de saygı duyulmalıdır. Bilgisayarıyla mesaisine evden devam eden
yeni nesil memurların artmasının ülkemiz ekonomisine yapacağı katkıları iktisat
biliminin uzmanlarına bırakırken moral ve motivasyonlarını üst tarafa
taşıyacağına inandığım esnek çalışma veya evden çalışma modelleri üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın
yetkililerini de çevrimiçi olmaya davet ediyorum.