Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
3011.12
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ağustos 2021

Çevrede İnsan Sorunu

Coğrafya: İnsanın içinde yaşadığı çevrenin özelliklerini, çevre ile etkileşimini ve bu etkileşim sonucunda insanın ortaya koyduğu beşeri ve ekonomik etkinliklerini, dağılışını, nedensellik ve bağlılık prensipleri çerçevesinde inceleyerek sonuçlarını açıklayan bir bilim dalı olarak tanımlanır.

Görüldü gibi, coğrafyanın tanımı, coğrafyanın konusunu da belirlemektedir. İnsan ile çevre arasındaki, karşılıklı etkileşimi inceleyen coğrafya biliminin temelinde iki unsur mevcuttur. Bunlardan biri doğal çevre, diğeri insandır. O hâlde bu iki kavrama coğrafi bir bakışla kısaca bakalım.

İnsan: Coğrafya, insanı birey olarak ele alıp incelemez. Zira bu başka bilimlerin konusudur. Ancak coğrafya araştırmalarının odak noktasında her zaman insan vardır. İnsansız coğrafya olamaz. Coğrafyanın hangi dalında olursa olsun elde edilen bulguların ve varılan sonuçların insana etkisi, her zaman göz önünde tutulur. Ancak burada unutulmaması gereken nokta: İnsanın birey olarak değil, her zaman topluluk halinde yaşamakta olduğudur.

Çevre: İnsanın içinde yaşadığı yere ortam veya çevre denmiştir. İnsan toplulukları, gelişmişlik derecesine göre az ya da çok çevresinin etkisinde kalır. Bu etkilenme dikkate alındığı zaman çevre, küçükten büyüğe, dardan genişe doğru farklı coğrafi terimlerle ifade edilir. Ancak çevre kendi içinde ikiye ayrılır.

Bunlardan birincisi, fiziki coğrafya dediğimiz doğal çevredir. Doğal çevrede meydana gelen ve insan topluluklarını etkileyen doğal olaylar olur. Yer şekillerinin oluşumu, gelişimi, bunların yapı ve iklimle olan ilişkileri, yeryüzündeki dağılışları doğal çevrede gerçekleşir.

Fiziki coğrafyanın bir dalı olan klimatoloji, doğal çevrenin en önemli elemanı olan iklim konusunu inceler. Bilindiği gibi iklim: Yağış, sıcaklık ve rüzgâr gibi elemanları vasıtasıyla insanı ve doğal çevreyi en çok etkileyen faktördür.

İkincisi, beşeri coğrafya olan kültürel çevredir. Beşeri coğrafya dendiği zaman hem nüfus ve yerleşme gibi beşeri konular, hem de tarım, ticaret, sanayi, turizm, ulaşım gibi ekonomik etkinlikler ifade edilmiş olur.

Şimdi insan ve çevre kavramlarına teknik olarak kısaca değindikten sonra asıl konumuza gelelim. İnsan ürünü olan sanayi atıklarının veya kimyasal gazların atmosferde neden olduğu felaketlere ‘’çevre sorunu’’ denilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Doğru tanımlama ‘’çevrede insan sorunu’’ olmalıdır. Zira doğal çevreyi kirleten kültürel çevreyi oluşturan insandır.

Mustafa Kutlu ve çevre

Çevre konusunda Mustafa Kutlu’nun düşüncelerine atıf yapmadan geçmek olmaz. Gerek dünyada gerekse Türkiye’de çevre sorunları üzerinde en derinlikli düşünen yazarların başında Mustafa Kutlu gelir. Her gün dünya medyasını düzenli takip eden biri olarak bunu iddia ile söylüyorum.

Kutlu, insanın modern zamanlarda doğayı sürekli bir biçimde sömürdüğünü ve bunun zararlı sonuçlarının zaman içinde artık görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaşacağını hep vurguladı. Yazılarında devamlı insanın doğal çevreye karşı olan ahlaki sorumluluğunu hatırlattı.

Mustafa Kutlu, insanın tabiata karşı bakışını değiştirmesini talep eder. Doğaya karşı takınılacak tavrın yalnızca insanın çıkarı ve üretimden hareketle belirlenemeyeceğini savunur. Tabiata karşı sorumlu olduğumuzu, insanın tabiatla savaşmaması gerektiğini, kendimizi tabiattan üstün görme anlayışından vazgeçmemizi hep vurgular.

Bugünlerde yüreğimizi yakan orman yangınları insanoğlunun çevrede neden olduğu bir felakettir. Türkiye’yle eş zamanlı olarak birçok ülkede sıcağa bağlı olarak yaşanan orman yangınları, kuraklığın neden olduğu su sıkıntıları, Mustafa Kutlu’nun dediği gibi doğa ‘’artık görmezden gelinmeyecek noktalara’’ ulaşmıştır.

Tekrar başa dönecek olursak ‘’çevre sorunu’’ yoktur ‘’çevrede insan sorunu vardır’’ Zira insan düzelirse her şey düzelecektir.