Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.85
Gram Altın
2973.88
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ağustos 2021

​Cennette bir köşkün olsun, ister misin?..

Rabbimiz celle celalühü şöyle buyuruyor: ‘‘Hiddetini yenenlere ve insanların suçunu bağışlayanlara cennet hazırlanmıştır. Allah iyilik yapanları sever.’’ (Al-i İmran 134)

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem de: ‘‘Ben; haklı olduğu halde çekişmeyi bırakan kimseye, Cennetin kenarında bir köşk verileceğine kefilim,’’ müjdesini veriyor. (Ebu Davud 4800)

Toplum homojen değildir. Ayrı meşreplerden, gruplardan, cemaatlerden ve eğilimlerden insanlarla iç içe yaşıyoruz. Hep kusur görür, hiç hoş görmezsek, bu hayat çekilmez. Cemiyette huzur kalmaz, fitne çıkar, hepimiz mutsuz oluruz.

Birbirimizi hoş görmemiş olsaydık, birbirimizle konuşmak bile mümkün olmazdı. Dolayısıyla kardeşlik ve huzurun hâkim olabilmesi için hoşgörülü olmak ve bazı şeylerden fedakârlık etmek gerekir.

Her insanın mutlaka bir kusuru vardır. Biz kusura, kusurla karşılık verirsek bir arada yaşayamayız. Mevlana Celâleddin-i Rumî Hazretleri, çağlar öncesinden şöyle sesleniyor:

‘‘Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır!..’’

‘‘Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol!..’’

‘‘Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister mecusî, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel (ki, belki sonunda tevbe eder de adam olursun)!..’’

Hazret-i Mevlana bu sözleri ile insanlığın belleğine İslâmiyetin engin hoşgörüsünü nakşetmiştir.

***

Sevgili Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, hoşgörünün şefkat ve merhametin en güzel örneğidir. Çünkü O, kendisine yapılanları hoş karşılaşmıştır. Allah’ın Resulü sallallahü aleyhi ve sellem; düşmanlarına bile hep anlayışla yaklaşmış; esirlere, kölelere iyi muamele etmiş ve bu iyi muameleyi başkalarına da tavsiye etmiştir.

Mekke’nin fethedildiği gün, Kâbe’nin eşiğinde duran Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem; kendisine akıl almaz sıkıntılar veren, çileler yaşatan, evinden, yurdundan çıkaran; hem mübarek bedenini hem de kutsal davasını ortadan kaldırmak için seferber olan kalabalığa bakarak: “Ey Kureyş cemaati! Size şimdi nasıl bir muamele yapacağımı sanıyorsunuz,” diye sordu. Kureyş topluluğu, “Sen, âlicenap bir kardeş ve âlicenap bir kardeşin oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız,” dediler. Bunun üzerine Efendimiz aleyhissellem şöyle buyurdu:

“Ben de size Yusuf’un kardeşlerine söylediği gibi: “Bugün size hiçbir başa kakma, azarlama yok. Allah sizi bağışlasın. O merhamet edenlerin en merhametlisidir” (Yusuf 92) diyorum. Haydi gidiniz hepiniz serbestsiniz.”(Siretu İbni Hişam)

Affın en makbulü güçlü iken affetmek, iyiliklerin en güzeli kötülüklere karşı iyilik yapmak, merhametlerin en üstünü de; zulmedenlere merhamet etmektir. İşte, Kâinatın Efendisi de Kureyşlilere bunu yapmıştır!

Hazret-i Ali radıyallahü anh buyurdu ki:

“İşlerin en zor olanları şunlardır: a ) Her yerde doğruyu söylemek. b) Gizli yerlerde de nefsi kötülük etmekten alıkoymak. c) Sıkıntı ânında cömertlik etmek. d) Öfkeli iken hoşgörüp affetmek.”

***

Hoşgörüsüzlük, yetersiz eğitimin önemli bir göstergesidir. Eğitilmemiş kişi; daima heyecanlı ve atılgan olur; kaba bir sabırsızlıkla davranır, basit bir hatadan büyük huzursuzluklar çıkarır ve icabında bununla da övünür.

Toplumsal sıkıntıların en büyük sebebi; sevgi, saygı, merhamet ve hoşgörününolmayışı ya da eksik oluşudur. Her konuda olduğu gibi hoşgörü konusunda da örneğimiz ve rehberimiz Sevgili Peygamberimizdir. Aleyhissalatü vesselam Efendimiz, -bırakın yanındaki, etrafındaki insanları; en azılı düşmanlarına karşı bile -yukarıda görüldüğü gibi- müsamahalı davranmış, kötülüklerine kötülükle karşılık vermemiş, onlara beddua dahi etmemiştir. Bu sayede gün gelmiş; en azılı düşmanları, Müslüman olmuş, O’nun muhlis hizmetkârları ve yüce davasının fedakâr mücahitleri olmuşlardır.

O’nun ümmeti olarak bizim de yapmamız gereken şey; elimizden geldiği kadar O’nun kutlu yolundan gidip, hoşgörü zırhını kuşanmamızdır. Zira sevgi, saygı vehoşgörününolmadığı yerde kin, nefret ve düşmanlık olur; huzur ortadan kalkar…