Cenin'de İsrail katliamı
Kaç zamandır Filistin’den İsrail’e
yönelik kayda değer saldırıların olmadığını hepimiz biliyoruz. Defalarca
Mescid-i Aksa ve Gazze’ye yönelik Siyonist güçlerin saldırı ve tacizleri
yaşanmasına rağmen Filistinli unsurların en azından can kaybına yol açan karşı
saldırıları olmadı.
Geçtiğimiz Pazar günü Cenin İsrail
savaş uçakları tarafından bombalandı. Öteden beri korsan Siyonist rejimin sivil
ya da paramiliter güçleri ayırt etmeden bombardımana tabi tuttuğu biliniyor.
Her defasında korsan devlet, “bize
yapılan saldırılara cevap” şeklinde açıklama yapsa da, ortada hiçbir
saldırının olmadığı zamanlarda da gördük ki kural ve ahlak yoksunu bu rejim
mazlum Filistin halkına karşı topyekûn ve süresiz bir savaşı sürdürmek için
Filistin halkını bombalamaktan geri durmadı, durmuyor.
En son İsrail’in Cenin’e yönelik başlattığı
saldırılara şahid olduk. Elinde 1980’li yıllardan kalma küçük silahlarla
kendilerini savunmak durumunda kalan Filistinlilere en son teknoloji ile üretilen
mühimmatlarla saldıran Siyonist korsan devlet, 20’den fazla Filistinli
Müslüman’ın ölmesine ve yaralamasına sebebiyet verdi.
Siyonist Başbakan Netanyahu, “Cenin’deki operasyon, gerektiği ve
hedefini tamamlayana kadar devam edecek” dedikten sonra komandolarla Cenin
halkına kan kusturmaya devam edeceklerini de beyan etmiş oldu.
Doğrusu bir asrı bulan Filistin sorunu
dünya için tam bir sınavdı. Bundan böyle Batı dünyası ne yaparsa yapsın
Filistin’e reva görülen tarihin en acımasız katliamlarına karşı sergiledikleri
tarafgir tutumu telafi edemeyecekler. 100 yıl sonra, bugün Afrika ülkelerinde
işledikleri canice eylemlerden dolayı özür dileyerek kabahatlerini telafi
edeceklerini düşünen Batı dünyası, mazlum Filistin’den özür dileyecek fırsatı
bulamayacaktır.
Dünya tarihi bu tür zulümlerle dolu
ama aynı dünya tarihi zalimlerin akıbetleri hakkında da herkes için yeterli
mesajlarla da doludur.
İsrail herhangi bir dönemde, komşu
ülkeler arasında yaşanan gerilimden hareketle komşu devleti cezalandıran
konvansiyonel bir savaş ya da caydırıcı önleme başvurmuş değil. İsrail,
Siyonizmin amentüsü olan Ard-ı Mev’ud yani “va’dedilmiş
topraklar” iddiasıyla alan açma ve genişletme stratejisi gereği “çevre temizliği” yapmak suretiyle
territoric kazanıma dayalı bir politika izlemektedir. Bu politika gereği önüne
çıkan fiziki ya da siyasi güçleri bertaraf ederek amacına ulaşmayı
hedeflemektedir.
İsrail’in bu yayılmacı amacının bilinmesine
rağmen ve İsrail aleyhine alınmış yüzlerce Birleşmiş Milletler kararı korsan
devlet tarafından yok sayıldığı bilindiği halde dünya devletlerinin İsrail
yanlısı bir politik rezalete imza atmasını biz anlıyoruz da, anlamayanlara
anlatmakta ciddi sorunlar yaşıyoruz. Korkarım bugün İsrail’i mazur gören
devletler, yakın gelecekte başlarına gelecek kimi felaketlerin korsan devlet
destekli olduğunu anladıkları gün onlar için de artık vaktin çok geç olduğu
anlaşılacaktır. Çünkü;
Büyük güçler, periferisinde can
çekişen yapay devletçiklerin BM’deki oylarıyla İsrail’i ayakta tutmaya çalışsa
da, tırmanan kriz bütün dünyayı etkileyecek bir boyuta evrilebilir.
Nasıl
mı?
Uluslararası İlişkilerde ve Siyaset
Biliminde önemli kavramlardan olan brinkmanship
aslında güçlü devletlerin başvurdukları bir taktiktir. Kuramcılar, devletler arasında
yaşanan gerilimleri brinkmanship ile
yani krizi/gerilimi tırmandırarak zayıf devleti kendi şartlarını kabul etmeye
zorlamak suretiyle kazanım elde etmeyi öncelerler. Bugün yaşanan
İsrail-Filistin gerilimi de bir nevi bu kuram gereği başvurulan bir stratejik
hamledir.
Bu hamle tuttu mu diye soracak
olursanız cevabımız evettir lakin sürdürülebilir mi diye sorarsanız tahmin
ettiğiniz gibi cevabımız hayır olacaktır.
Tutmayan bu hamle ve taktik sonucu
İsrail’in diş gösterip caydırdığı ne kadar ülke varsa tümünün şimşeklerini
üzerine çekecektir. Çünkü bugün katil Siyonist rejimin bütün rezalet ve
katliamlarına arka çıkan ABD artık dünya siyasetinde baş aktör olamayacaktır.
ABD’den çekinen devletlerin hesap
sorma vakti başladığında sorunun nasıl bir şekle bürüneceğini tahmin etmek için
allame olmaya gerek var mı?