Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2967.04
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Ekim 2018

Cemal Kaşıkçı operasyonu en çok kimin işine geldi?

Cemal Kaşıkçının kim olduğu, Konsolosluğa niçin gittiği, akabinde kaybolması ve ‘’öldürüldü’’ iddiaları ile ilgili olarak çok şey yazıldı. Dolaysıyla yazılanları tekrar etmemek için bunları geçiyorum.

Cemal Kaşıkçı eğer iddia edildiği gibi öldürüldüyse, bu öldürülen ilk gazeteci değildir ama umarım son gazeteci olur.

Cemal Kaşıkçı, evlenmek amacıyla İstanbul’a gelmiş, gerekli evrakları almak için girdiği S. Arabistan konsolosluğundan bir daha çıkamaması, beklenmeyen sarsıcı bir gelişmedir.

Kaşıkçı olayı, sadece bir gazetecinin ortadan kaybolması olayı değil, aynı zamanda diktatör bir rejimin karanlık odalarında nasıl vahşi olayların olabileceğini tüm dünyaya göstermiştir.

Belli ki Suudi yönetiminin ürpertici dehlizlerinde Kaşıkçı davasıyla ilgili olarak nelerin planlandığını tam olarak öğrenemeyeceğiz ama tüm dünya Suudi yönetiminin ne kadar karanlık bir rejim olduğunu öğrenmiş olacak.

Tabi Kaşıkçı davasında Suudi yönetimini eleştirirken o yönetime destek veren ayakta tutan güçleri de unutmamak lazımdır.

Cemal Kaşıkçı’nın Washington Post’a ki bazı yazılarını okumuştum. Kanaatime göre, o ne Batılı anlamda tam bir liberaldi ne de, klasik bir İslamcıydı. Temel hak ve özgürlükleri savunan, kendini Müslüman olarak gören biriydi. Suudi yönetimini eleştirirken de asla hakaret etmez makul bir yazı dili olan gazeteciydi.

Burada sorulması gereken iki soru vardır. Birincisi, Cemal Kaşıkçı Suudi yönetimini eleştirirken makul bir dil kullandığı halde neden hedef oldu? İkincisi, neden bu operasyonun yeri İstanbul seçildi?

Kaşıkçı’nın hedef olmasının nedenlerden biri, yaptığım araştırmalara göre, Cemal Kaşıkçı daha önce iktidara yakın bir isimmiş. Ayrıca, Suudi İstihbarat eski müdürü Prens Turki al-Faysal’a danışmanlık yapmış. Bu özelliklerinden dolayı Suudi yönetimini içerde iyi bildiği için hedef seçilmiş olabilir. Diğer bir sebepte, Cemal Kaşıkçı lobiciliğin merkezi olan Washington’da yaşadığı için Suudi yönetimi ‘’aleyhimizde çalışır’’ düşüncesini taşımış olabilir.

Bu operasyonu İstanbul’da yapmalarının sebebine gelince, son yıllarda, Körfez ve diğer Müslüman ülkelerdeki iş adamlarının, aydınların, ilim adamlarının, gerici Arap rejimlerini terk ederken tercih ettikleri yer İstanbul’dur. Bu mümtaz şahsiyetler, Batı’nın herhangi bir şehrine gitseler en iyi şekilde karşılanacakları halde İstanbul’u tercih etmeleri, İslam dünyasında İstanbul’u bir şehirden çok bir anlam yapmıştır. Suudi yönetimi, Cemal Kaşıkçı’ya İstanbul’da bu operasyonu yaparak, zihinlerdeki İstanbul ‘’anlamına’’ leke düşürmeye çalıştığını sanıyorum. Böylece, İstanbul’a gitmeyi düşünenleri vazgeçirtip gelecekte kendisine oluşabilecek muhalif potansiyeli sindirmek istediğini düşünüyorum.

İslam dünyasında İstanbul’un bir ‘’anlam’’ şehir haline gelmesinden rahatsız olan bir diğer ülke ise, İsrail’dir. İsrail’in bu operasyondaki rolü unutulmamalıdır. Çünkü İsrail, İslam dünyasında kaostan beslendiği için bir Suudi-Türkiye çatışmasından en çok beslenecek olan ülkedir. Başkan Erdoğan’ın Macaristan’a giderken yaptığı açıklamada son derece diplomatik bir dil kullanması, Türkiye’nin tüm olasılıklarının farkında olduğu anlamına geliyor.

Rahmetli Mahir Kaynak sağ olsaydı Cemal Kaşıkçı olayını yorumlasaydı muhtemelen şöyle diyecekti: ‘’Bu operasyon en çok kimin işine geldi?’’ ‘’İsrail’in işine geldi’’ dediğinizi duyar gibiyim.

Yanılıyor muyum?