Cemal Hoca
Pazar
günü seçimimizi yaptık. Cumhur İttifakı zafer kazandı. Hem mecliste çoğunluğa
sahip oldu hem de cumhurbaşkanlığı seçiminde en yüksek oyu aldı.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 28 Mayıs Pazar günü ikinci turda
inşallah oyların büyük çoğunluğunu alarak seçilecektir. Ertesi gün, yani 29
Mayıs’ta kısmetse İstanbul’un Fetih yıldönümünü ve seçim galibiyetini birlikte
kutlayacağız. Türkiye’miz, bu “çifte bayram”ı fazlasıyla hak ediyor.
Gelelim
başlıktaki konumuza. İsimlerine büyük hürmet ve muhabbet beslediğim şahsiyetler
vardır. Onların akl-ı selimlerine, kalb-i selimlerine ve zevk-i selimlerine güvenir,
vicdanlarına inanırım. Tam bir teslimiyet ve tevekkül içinde, ne yazmışlarsa alır
okur, birikimlerinden istifade etmeye çalışırım. İşte bu müstesna büyüklerimden
biri de Prof. Dr. Cemal Kurnaz’dır. Hakikaten eserlerini okurken huzur bulduğum
bir ediptir Cemal Hoca. Yunus’un Nefesi
ve Dikene Su Vermek daha önce bu
sütunda bahsettiğim kıymetli eserleri. İkisi de Post Yayın Dağıtım’dan. Muhit
Kitap’tan çıkan Türk’ün Mektebi Türkü
Mektebi ile Kurgan Edebiyat etiketiyle basılan Türkülerin Gücü de iki müstesna eseridir. Bu sıralarda Post’tan elime
ulaşan Yurttan ve Dünyadan Haberler
kitabı hocamızın gezi yazılarından oluşuyor. Geçenlerde memlekete gittiğimde
yolda iştiyakla okudum. O uzun zahmetli yolculuk nasıl geçti, doğrusu anlayamadım.
Hayatımda okuduğum en iyi, lezzetli ve kıymetli seyahatnamelerden biriydi.
Son
yıllarda garip bir huy edindim. Sevdiğim kitapları okurken dikkatimi çeken
satırların altını ‘kırmızı’ kalemle çiziyorum. Eskiden renk gözetmezdim. Şimdi
ille de bayrak kırmızısı… Önce Anadolu’yu turluyoruz yazarımızla birlikte. Hoca
gezip gördüğü şehirleri, bu illerdeki tarihî ve turistik yerleri anlatırken
bizi de heveslendiriyor. Samimi üslup ve akıcı dil cezbediyor. Hemen bir bilet
alıp yola çıkasınız geliyor, bu isteği içinizde uyandırıyor. Acaba diyorum
Cemal Hoca, Evliya Çelebi’yi rüyasında gördü mü? Gördü de “Medet ya Çelebi!
Destur, el ver, ben de sefere çıkayım, yola revan olayım, ardından yürüyeyim!”
dedi mi? Bu hayırlı rüyayı görmüş olmalı ki 320 sayfalık bu eser vücut bulmuş. Belli
ki, yeni gezmelerin ardından gezi notları devam edecek.
Cemal
Hoca gezip gördüğü yerleri hatıralarıyla bezeyip anlatırken zihinlerimizde daha
iyi tasvir edebilelim diye üşenmeden bol bol fotoğraf da çekmiş. Resimler,
anlatılan mekânların bulunduğu sayfalara serpiştirilmiş. Bu yönüyle de merhum seyyah
Süheyl Ünver’in hakiki bir tilmizi olduğunu gösteriyor. Süheyl Hoca da hem
yazıya, hem göze, hem de gönüle hitap ediyordu. Merakla beklediğinizi
biliyorum. Acaba eserde nereler anlatılıyor? Haydi biraz ipucu vereyim: Samsun,
Rize, Ordu, Sivas, Tokat, Sinop, Mengen, Akçakoca, Yalova, Bursa, Mardin,
Hasankeyf, Diyarbakır, Urfa, Kırıkkale, Nallıhan, Kıbrıs’ta Lefkoşe, Lefke,
Girne, Gazi Mağusa…
Bunlar bir kısım şehirler,
bir de ülkeler var. Balkanlar’da Ohri, Kalkandelen, Üsküp, Kosova, Prizren ve
diğer beldeler. Bulgaristan’a uzanıyoruz Sofya, Filipe. Sonra Saraybosna ve
bütünüyle Rumeli. Cemal Hoca şehirleri anlatırken mazilerine de uzanıyor.
Balkanlar’da Osmanlı izlerini görüyoruz. Doğu’ya dönüyor, İran’ı, Suriye’yi
adımlıyoruz. Afrika’da Cezayir’e ulaşıyoruz. Ardından ata yurtlarımız
Türkmenistan, Kırgızistan ve Azerbaycan… Son sayfalarda “Amerika Dedikleri”
ülke var. “Maşallah” diyorsunuz
içinizden “Hoca bu kadar yeri ne zaman gezip dolaştı yahu, bir de temaşa ettiği
yerleri kaleme aldı?” Ama unutmayalım ki bu seyahatlerin büyük kısmı ilmî görev
dolayısıyla tahakkuk etmiştir. Yazarımız bir ilim adamı hüviyetiyle tebliğ
vermek üzere gittiği ülkelerde sempozyumdan önce veya sonra arkadaşları ve
mihmandarlarıyla ‘kaçamak’lar yaparak seyrana çıkmıştır. Kolay değil böyle gezilerde
serazat dolaşabilmek. Çünkü zapt u rapt altındasınız, kaydınız tutulmuştur, asla
bir yere kımıldayamazsınız. Böyle bir seyahati yıllar önce Fransa’ya yapmıştık
da bazı şair ve yazar dostların Paris’e nasıl firar ettiklerini görüp gülmüş, cesaretlerine
hayran kalmıştım. Seyahat edebiyatımızın en üstüne eklenecek bir eserdir Yurttan ve Dünyadan Haberler. İsmi de
biz gazeteci milletine sempatik geliyor değil mi? Hakikaten hem yurttan hem de
dünyadan birçok sahih malumatı bu eserden devşiriyoruz.
“Bir
köy için kitap kaleme alınır mı?” demeyin sakın. Hem de ne nasıl alınır. Cemal
Hocamız Toroslarda Bir Köy Taşlıca
isimli eserde, doğup büyüdüğü Antalya’nın Akseki ilçesine bağlı Taşlıca köyünü
anlatıyor. Torosların güney yamacındaki bu köy, tam 644 sayfada dile geliyor. Masallar,
türküler, mâniler, efsaneler ve bütün kültür unsurlarıyla Taşlıca. Hoca bu
eseriyle herkese örnek oluyor, hepimize. “Siz de köyünüzü, kasabanızı yazın.”
diyor. (Ötüken Neşriyat) Dövüşçü Millet
ve Acı Poyraz, hocamızın Türk
Edebiyatı Vakfı Yayınları’ndan çıkan ve denemelerden meydana gelen iki güzide eseri.
Cümle akademisyenlerin kitaplarına kefil olamam ama Cemal Kurnaz Hocamızın
bütün eserlerini gözü kapalı size tavsiye ederim. Aziz hocamıza sağlıklı ve
bereketli ömür diliyorum. O yazsın, biz okuyalım.