Cemaatin kaçırdığı varlıklar amacına uygun vakıflara devredilsin
Dün yollardaydım yine. Bu sefer mesleğimi ilgilendiren bir konu için memleketin yolunu tuttum. Zaten okuduğunuz yazıyı yetiştirmek için Balıkesir girişinde Değirmen Boğazında ki Metropol cafeye saptım. Balıkesir Gazeteciler Cemiyetinin olağan kongre toplantısı vardı. Ankara gazetecisi olmamıza rağmen ve ömrümüzün 27 yılını Ankara'da gazetecilikle ilgili geçirsek de Ankara Gazeteciler Cemiyeti'ne bugüne kadar üye yapılmadık. Nazmi Bilgin dukalığını aşmamız mümkün olmadı. Şimdi oradan da çağırıyorlar ama bu sefer de Nazmi Bilgin Başkanlıktan ayrılmadan üyesi olmayacağım. İnat değil mi? Devletin parası ile sefa sürmek sadece bürokratlara has değil.
Ankara üye yapmayınca bizde Balıkesir Gazeteciler Cemiyetinin üyesi olduk Başkan Ramazan Demir Ankara'daki Balıkesirli gazetecileri cemiyete davet edince üye olmuştuk. Şimdi de kongreye gelelim arkadaşları yalnız bırakmayalım istedim. Dostlarla buluşmaya vesile oluyor bu tür programlar.
Yolda gelirken birkaç haber duydum. Paralel yapıyla ilgili operasyonlar çerçevesinde Balıkesir'de sahte öğrenci kayıtları nedeniyle tutuklamalar vardı. Bir de Zaman'a kayyum atanmasının ardından gazetenin içinin boşaltıldığı ve daha önce binada dahil her şeyin satıldığı ortaya çıktı. Zaman sattığı yerlerden kiralamış. İşte sattığı yerlerden birine daha kayyum haberi de geldi. Kulislerde 24 ay içinde bu tip yapılan bütün satış ve devirlere el konulacağı konuşuluyor.
Paralel yapı menfaati için birçok temiz insanı da yakmaya devam ediyor. Bugüne kadar içinde yaşanan yüzlerce yolsuzluk olayının üstünü örten hatta bu işlere bulaşmışları taltif eden bu yapı aslında Hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan'ı en suçlayabilirdi. Hangi amaçla 17 Aralık'ı yaptığını siz düşünün. Ama bu hükümet döneminde devletin her türlü imkanını kullandığı halde nasıl böyle bir operasyona cüret etti bilmiyorum. Ama şu an itibarı ile bile İslam davası için bulunan 10 binlerin saf ve temiz duygularının arkasına sığınarak halen pis işler yapmaya devam ediyorlar.
Zaman'a kayyum atanmasının ardından ortaya çıkan bazı gerçekler bana 1997 yılında Refah Partisi'nin kapatılmasını aklıma getirdi. Kapatılma kararı verilmeden önce Rahmetli Necmettin Erbakan partinin kasasında bulunan bir miktar parayı kurtarmanın peşine düşmüştü. O nedenle bazı tedbirler almaya kalktı. Bütün illere haber vererek harcama faturaları toplanması için girişimde bulundu. O sıralar da tecrübeli bir gazeteci arkadaş 'Erbakan hoca çok tehlikeli bir iş yapıyor. Yarın ortaya çıkarsa kurtulması imkansız" dedi. O gazeteci arkadaş bunu zaten yazmadı. Ama partinin kapatılmasından 6 ay sonra olay patladı. Bugün halen 'Trilyonluk kayıp davası' diye bilinen olayda Abdullah Gül dahil çok sayıda genel başkan yardımcısı ve il başkanı etkilendi. Hem de evrakta sahtekarlıktan.
Şu an paralel yapı da cemaatin olan bütün varlıklarını kaçırmanın peşine düştü. Epeydir bir zaman bu işlerle uğraşıyorlar. Durum gazeteye kayyum atanması ile birlikte daha net ortaya çıktı. Şu an itibarı ile cemaatin resmen uhdesinde olan hiçbir mal varlığı kalmadı. Bulundukları her yer kiralık gözüküyor. Kira ödüyorlar gibi gösteriyorlar. Bunlara bütün yurtlar dahil.
Bunu yaparken ise yine cemaatin saf ve temiz insanlarının duygularından yararlanıyorlar. Bu nedenle birçok saf ve temiz insanımızı suçlu durumuna düşürecekler. Hatta düşürdüler.
Oysaki tıpkı Erbakan'ın düştüğü hata gibi hata yapılmasına gerek yoktu.
Tavsiyede bulunmak haddimize değil. Ama yine de yazayım. Ya Hükümet ya da cemaatin saf temiz kesimi şunu yapmalıdır; eldeki varlıklar, insanımızın yaptığı bağışlardır, yaptığı yardımlardır, verdiği zekatlar ve sadakalardandır. Hangi kuruma ne için bağış yapıldı ise bu maksatlara uygun vakıflar ihya edilerek şu anda kaçırılan veya kaçırılmaya çalışılan bütün varlıklar oralara devredilmesi gerekir. Hükümet ise alacağı kararla bu varlıkların bağışlanma amacına uygun harcanması veya hizmet etmesinin teminatını sağlamalıdır.
Yok, bu yapılmaz ise Hükümet el koyduktan sonra bu varlıkları bağışlanma amaçlarına uygun vakıflar oluşturularak devretmelidir. Ama yeni yamyamların eline düşmelerini önlemek içinde tedbir alınmalıdır.