Cemaat olmanın hikmeti ve faydaları
Kollektif akılla, bir ve beraber olup cemaatsel bir hayat yaşamak, birçok eşya gibi, insanın da fıtratındandır. Nitekim günlük hayatımızda, hepimiz aile, arkadaş, komşu gibi küçük gruplar içinde yer alırız. Diğer taraftan birçoğumuzun; dernek, şirket, cemaat, cemiyet, ekol, tarikat gibi çeşitli gruplara mensubiyeti vardır. Kişiler zaman içinde mensup oldukları grup, cemaatin değer yargılarını benimser ve ona göre hareket ederler. Çünkü, sosyal bir varlık olan insan, beraber olduğu sosyal çevreden etkilenir ve kişiliği ona göre geliştirir. Yani bir İslami yapıda, bir cemaatte yer almamız, sosyal varlık olmamızın bir sonucudur ve fıtri bir ihtiyaçtır. Ancak bir ihtiyaç olmanın ötesinde, cemaat olmanın birçok maslahatları vardır.
Bir cemaat içinde olmanın
fayda ve hikmetlerini kısaca şöyle özetleye biliriz.
1.
Allah'ın (cc) emrine ittibadır. Nitekim
bir cemaat içerisinde bir ve beraber olup Allah'ın (cc) dinine hizmeti emreden
birçok ayet ve hadisleri, bu mütevazı çalışmamızda gördük ve göreceğiz.
2.
Resulullah'ın (sav) sünnetine tabi olmaktır.
Ne ki, cemaat olmak, 124 bin peygamberin ve onların sayısız sahabe ve
havarilerinin yolunu takip etmektir.
3.
İlahi rahmet ve berekete vesiledir.
Zira cemaat olmayı emreden nice naslar, bu gerçeğe dikkatimizi çekmektedirler.
4.
Cemaatsel çalışma; hakka doğru dönüşümün
en etkin yoludur. Bu çalışma; “Müslüman fert” “Müslüman aile” ve derken
“Müslüman toplum” oluşturmak suretiyle sosyal dönüşümü, hikmetle ve aşama aşama
gerçekleştirmenin en kestirme yoludur. Nitekim tüm peygamberler, bu metotla
toplumların hakka doğru dönüşümlerini sağlamışlardır. Merhum Erbakan’ın “Manevi
kalkınma hamlesi” dediği şey tam da budur.
5.
İslam devletini tesis etmenin en kestirme
yolu da yine cemaatsel çalışmadır. Zira “Müslüman toplum” eninde sonunda
kendi İslami idaresini oluşturacaktır. Nitekim idareciler; yerden bitmiyor,
gökten de zembille inmiyorlar. Her toplumun idarecileri, kendi içlerinden
çıkmaktadır. Bir toplum, ne denli ıslama doğru evrilmişse, idarecileri de o
denli İslam’ı benimseyen idareciler olacaktır.
6.
Ümmet ruhu ve kardeşlik şuurunu pratikte
yaşayıp tatbik etmektir. Artık bireylerin hayatına “ben” değil, “biz” olmak
ruhu hakimdir. “Bir elin nesi var? İki elin sesi var.”
7.
Damla damla göl olan okyanuslar misali,
güçlerimizi birleştirerek, ümmetin gücüne güç katmaktır. Her alanda Allah'ın
(cc) dinine hizmetin bereketlenerek çoğalması ve büyümesine vesiledir.
8.
Güç birliği ve görev dağılımıyla yapmamız
gereken görevleri daha kolay bir şekilde yerine getirip başarıdan başarıya
ulaşmaya vesiledir.
9.
Zamanımızı, gençliğimizi ve derken ömrümüzü;
planlı, programlı ve belli bir disiplin içinde değerlendirme vesilesidir. Böyle
programlı bir ömür lalettayin sürüklenen bir ömürden onlarca kat daha çok
üretken ve bereketli olacaktır.
10.
Az gayretle çok mesafe katetme, az amelle çok
sevap kazanmaya vesiledir. Çünkü her bir bireyin bireysel planda az olan
ameli, binlerce böyle amelle bir araya geldiği zaman, bizim hiç hayal
edemeyeceğimiz kadar bereketlenmesi demektir.
11.
Rûhî huzur ve emniyetin yanında özgüvenimizin
gelişerek devam etmesine vesiledir. Bu da mana bünyemizin her gün biraz daha
güçlü ve tahammüllü olması demektir.
12.
Sosyal bir varlık olan insan, sosyal bir ortamda
fıtratının gereği olan sosyal vasıflarını her gün biraz daha geliştirmiş
olacaktır. Günümüzde sılayı rahm, misafirlik ve komşuluk vb. sosyal
aktivitelerin zayıflamasının, zamane nesli üzerindeki etkileri malum. “sosyal
medya” nesilleri çevresinden kopardıkça, “a sosyal” bir nesil gelişmektedir.
13.
İslam ümmetinin ortak değerlerini oluşturur
ve tekâmül ettirir. Çünkü cemaatsel çalışmada, indi görüş ve davranışlar
yerine, ortak aklın hakimiyeti vardır.
14.
Var olan olumlu düşünce ve davranışlar,
cemaat/grup içinde pekişir, artar ve daha da gelişerek devam eder. Aynı zamanda
yeni tutum ve davranışlar da kazanılır.
15.
Eğer olumsuz fikir ve davranışlar varsa,
bunlar hikmetle izale edilip atılır. Onların yerini doğru ve faydalı olanlar
alır.
16.
Cemaatsel çalışma, dosdoğru bir istikamet
demektir. Zira Kur'an ve Sünnet üzere oluşup aynı ilke ve prensiplerle
hareket eden bir İslami yapıda, aykırı fikir ve davranışlara yer olmaz.
Dolayısıyla her halimiz İslami değerler istikametinde oluşarak devam eder.