Cem olmak
Kurban bayramının o tatlı ve latif yorgunluğunu dağıtabilmek için Isparta'ya çeviriyoruz rotamızıu2026 Sinemde gülün öyküsüyle özdeşleşen fakat sinesinde duraklamanın nasip olmadığı bu şehirden "şimdi" alacağım bir anlam derinliği olduğunu hissediyorum. Eğirdir'de kalışımızın ikinci günü geçiyoruz Barla'yau2026 Burası, eserlerini okumanın henüz nasip olmadığı Bediüzzaman Said Nursu00ee'nin sürgüne gönderildiği yeru2026 O gün susturulmaya çalışılan her eylem ve söylemin yarınlara kaldığını anlatan beldelerdenu2026 Her karışı O'nun halinden hisse almışçasına bakıyor ruhumuza. Ev önlerinde, dükkan kapılarında O'nun resmi islenmiş halılarau2026 İnsanı munis, saygılı, mütevazıu2026 Ağaç ev. Cennet bahçesi. Ömrünü hizmete adayan talebelerinin yürek titreten mezarlıklarıu2026 Buram buram aşku2026 Isparta'da evi, odası; tenhalarda, baskı altında, zor şartlarda hayata geçirilen külliyatıu2026
Bu süre zarfında güzel insanlarla tanışma fırsatı yakalıyoruz. Evlerini adeta bir mektep haline getirip, ömür sermayesini insanlığa fayda sağlama adına süzgeçten geçiren samimi, temiz, misafirperver insanlarlau2026 Yolları Risale-i Nur'da kesişen ve birlikteliklerin menfaate dayandığı şu demde bile, temelinde Hak rızası olan dostluklara yelken açabilen yıldız gözlü, yıldız özlü insanlarlau2026 Mütemadiyen ikram halinde olan o gönül fenerleri bizleri, hasbihal sofralarına da buyur ederken, çalışmalarından şevkle bahsediyorlar. İçlerinde, üniversite yıllarında Anadolu'dan gelerek İstanbul'da tıp okuyan ve bu kutlu birlikteliğe ortak olarak kendini muhafaza etmeyi başaran çok değerli kayınbabam da olduğu için yüksek bir ilgiyle dinliyoruz güzellikleriniu2026
Hak kelamı ile yoğrulan mekanlara da huzurun sindiğini yeniden duyumsuyoruz. Dönerken oğluma; temelinde Allah rızası olan birliktelikler kurmanın öneminden ve bu beraberlikler içerisinde bulunmanın getirilerinden bahsetmeye çalışıyorum; yayılıyor hüzünu2026 Hizmet, cemaat, sohbet, tarikat gibi kıymetli kelimelerimizin işini boşaltmak için birbirleriyle yarış halinde olanlar düşüyor aklıma. Hoca Ahmet Yesevu00ee ile başlayan ve dalga dalga büyürken İslamiyet'in yayılmasında ve nesilden nesile ulaşmasında büyük etki sahibi olan tasavvuf, sureti kırgın, hüzünlü, içli bir çocuk olarak duruveriyor karşımdau2026
Hak dostları, sohbet meclisleri, edep halkaları asırlardır bir grubun hedef tahtası haline gelmiş fakat şüphe yok ki içinde bulunduğumuz dönem onların, daha hoyrat bir ısrarla yaralanmaya açık ve müsait hale getirildikleri dönemu2026 15 Temmuz'u bahane kılarak kelimeleri, bizi biz yapan oluşumları tüketme maksadıyla kullanan bu saldırgan tutum, 15 Temmuz'un aşılmasında en büyük desteği ve iletişim ağını sağlayanların başında cemaatlerin olduğunu idrak edebilecek bir tefekkür iklimine de sahip değil.
Mevlana'nın, Hacı Bektaş-ı Veli'nin, -Yunus Emre'nin bu topraklar üzerindeki latif ve cömert irfanını inkar eden akıl, millu00ee ve manevi duygularımızı bu yolla köreltmeye çalışıyor. Eğitim sisteminin dişlileri arasında heba olan madde gençliğinin, mana dergahıyla rabıtasını kesiyor. Kendilerini İslami oluşumlar ve burada kurulan dostluklar vesilesiyle korumaya alan gençliğe alternatif sunamıyor. Ne trajikomik bir gerçektir ki yazınsal sahayı da içerisine çekmeyi meziyet addeden malum tavır, tasavvuf ve tarikat kültürünün edebiyatı besleyen en büyük kaynak olduğunu görmüyor. Oysa takibinde bulundukları ve taklit ettikleri o latif edebiyat, tasavvuf ahlakından besleniyor.
15 Temmuz'u vesile tayin ederek cemaatlere olan öfkesini her fırsatta kusan silsilenin bir ayağı da "cemaatler o eksi cemaatler mi" tesellisine sığınan insanlardan oluşuyor. Bu durumda buraya, "Müslümanlar o eksi Müslümanlar mı?" sorusunu iliştirmek de kaçınılmaz oluyor. Cemaatleri oluşturan da fertler değil mi?
Sözlerimizi Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocanın sözleri ile tamamlayalım;
"Günümüzde İslam'ı tahrif hareketleri; "Mezheplere ne lüzum var?" denilerek başladı. Ardından müctehid imamlara ve ehlullaha tenkitler baş gösterdi. Daha sonra "Kur'an bize yeter!" denilerek Sünnet-i Seniyye'yi gözden düşürme hücumları başladı. Son olarak da bir takım ahkam ayetlerini, "Bunlar nazil olduğu zamana ait hükümlerdir!" diyerek adeta emekliye ayırma teşebbüsleri görüldü. Bütün bunlar, İslam'ı Hristiyanlık gibi muharref bir din haline getirme projesinin sinsi adımlarıdır. Bugün bu tahrif hareketlerine karşı uyanık olmak ve meydanı İslam tahrifçilerine bırakmamak, mühim bir iman mesuliyetidir."
Selam ileu2026