Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Eylül 2020

Cellat ve Aşk

Eskiden inanmazdım. Ne demek “celladına âşık olmak”! İdam edilecek kişi, celladını nasıl sever, böyle saçmalık olur mu? diye düşünürdüm. Ama yaşadıkça, bu tür komplekslileri gördükçe, o söze hak vermeye başladım. Evet, bazı kişi, grup veya devletler hakikaten cellatlarına âşık olabiliyormuş. Yani ölüme güle oynaya gidebiliyorlarmış. Tuhaf hâl, âdeta bir intihar şekli, harakiri.

BAE’nin İsrail’le işbirliği, Mısır’ın Yunanistan’la anlaşması, Suudların PKK’ya yardımı bu tür hastalıklı hâllerden. Ülkelerde olur da kişi ve gruplarda olmaz mı? Hem de nasıl! Bizde de başladı. Yıllar önce değer verdiğim bir kültür adamı şöyle demişti: “Göreceksin gün gelecek, kimi dindarlar ve milliyetçiler o partiyle birlikte olacaklar.” Ben isyan etmiş ve kabullenememiştim. Şimdi görüyorum ki yazarımız, haklı çıktı. Yazık ki beni irkilten tahmin, gerçek oldu.

Geçmişte ‘İslamcı’ duruşlu olan bazı kişilerin yeni çadırlarına dalmış biri, millî ve manevi değerlere bağlı olanların hürmet ettiği, eserlerini okuyup istifade ettiği Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve İsmet Özel’i eleştirebiliyor. Geçmişte Nâzım Hikmet’in yaptığı “put kırıcılığı” acemice taklit edebiliyor. Tanımadığım bu genç yazar, hücumlarını kararlı bir şekilde ve seri yazılarla yapıyor. Peki bu üstatlardan beslenerek olgunlaşan, eser veren ve bir yerlere gelenlerin buna hiç itirazı olmayacak mı, içlerinde kanama hissetmiyorlar mı?

***

Temelsiz, köksüz, ruhsuz birtakım tipler de “üstat”larına sahip çıkacaklarına gayr-ı millî yayınlarıyla öz kardeşlerine habire saldırıyorlar. 28 Şubat’ta çErbakan Hoca’yı terleten zihniyetle canciğer kuzu sarması oldular. Efendiler, bunun vebalini hiç düşünmez misiniz? Bu ne hırs, bu ne iz’ansızlık! Hiç mi düşünmezsiniz, hiç mi akıl etmezsiniz? Ne yapıyor, ne ediyorsunuz, torunlarınızdan utanmayacak mısınız? Üç günlük fani dünya için değer mi?

Bir de Bediüzzaman gibi şahsiyetleri kullananlar var. O üstat ki, Ezan-ı Muhammedî’yi serbest bıraktığı için merhum Adnan Menderes’i “İslam kahramanı” ilan etmişti. Peki bugün yaşasaydı aynı ifadeyi “Ayasofya’yı açanlar” için kullanmayacak mıydı? Nasıl oluyor da hakkı teslim etmiyor, dindarların bir asırlık hasretini örtbas etmeye çalışıyorsunuz, yazıklar olsun! Bu ne kör bir inat! Görmüyor musunuz, tavanınızı da kaybettiniz, tabanınızı da…

Bir başka yazar, farklı konuyu işlerken konuyu Said Nursi’ye getiriyor, başkasının ağzından tenkitte bulunuyor. 6 bin sayfalık Risale-i Nur Külliyatı’nı okuduğunu sanmam. Kulaktan dolma bilgilerle malumatfuruşluk yapıyor.

Hâlbuki bu hatayı eski milliyetçi, şimdi ulusalcı biri işlememeliydi. Zaten 90 yıldır başta Bediüzzaman olmak üzere bütün İslam büyüklerine sataşan “Bâbıâli’nin Pravdası” var. İslâm âlimleriyle uğraşmak sana mı düştü? Bu ‘eski dost’a -eğer hürmeti kalmışsa- iki merhum yazarı tavsiye edeceğim. Nevzat Kösoğlu ve Mustafa Necati Sepetçioğlu. Nursi hakkındaki eserlerini okusun.

Etmeyin efendiler, eylemeyin! Tarih boyunca değerlerinize düşman olan bir zihniyetin temsilcilerinin çadırına girmeyin. Bu ‘pis sevda’dan vazgeçin. Gerçi ‘Zarara rızasıyla girene merhamet edilmez.’ Ama bu satırları da bir dost ikazı kabul edin lütfen. ‘Üstat’larınızı zindanlarda çürüten, ‘başbuğ’larınızı ‘tabutluk’lara atanlarla aynı zehirli aşa kaşık sallamayın. Geçici ikbal için omurganızı bozmayın. Hayırla anılmak istiyorsanız millî fikriyatınızı bozmayın.

Bir de “Kızılelma”yı diline dolayanlar çıktı. Bu kutsal kavramı türlü kılıfa büründürüp İslam’dan soyutlamaya çalışıyorlar. Onlara en güzel cevabı, Afrin’e giden Mehmetçik vermişti. “Nereye gidiyorsun?” diye soranlara “Kızılelma’ya!” demişti. Bu delikanlıdaki idrak ve irfan, ne yazık ki kimi yazarlarda yok! Herkes şunu bilsin ki: Kızılelma kuru bir kavga değil, “Nizam-ı Âlem”dir, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi”dir, “İ’lâ-yı Kelimetullah”tır. Kızılelma, dün Malazgirt’ti, Söğüt’tü, Niğbolu’ydu, İstanbul’un Fethi’ydi, Mohaç’tı, Çanakkale’ydi, Dumlupınar’dı, Sakarya’ydı, Kıbrıs’tı, 15 Temmuz’du. Şimdi de Afrin’dir, Karabağ’dır, Libya’dır ve bütünüyle mukaddes “Mavi Vatan”dır.

Bugün ülkemizde sayıları çok az bazı ‘dindarlar’, ‘milliyetçiler’ ve ‘liberaller’, dış güçlerin yönlendirmesiyle yanlarına “PKK uzantısı” partiyi ve FETÖ’yü de alarak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmeyi ve milletimizin 70 yıldır tek başına iktidarı vermediği bir zihniyete, Türkiye’yi teslim etmeye çalışıyor. Bu kirli tezgâhı herkes apaçık görüyor. Bu çabalar boş! Allah’ın izniyle Büyük Türkiye’nin kutlu yürüyüşünü kimse durduramayacaktır.