Çekici terörü
Geçenlerde İstanbulda bir hastanenin bahçesinde aracımla ilerlerken iki çekicinin yolu tıkamasından dolayı büyük güçlük yaşadım. Ne ileri gidebiliyorum ne geri. Bir anda arkamda bir yığın araç birikti. Normalde sola dönüp park edebileceğim bir yerde sıkıştım kaldım. Tam benim döneceğim yönde de iki büyük çekici aracı var. Benim gireceğim yönde girilmez ya da ters yön levhası olmadığı halde çekici ısrarla anons yapıyor ve buraya girmememi istiyor. Ben de onların geçmelerini bekliyorum. Bir türlü manevra yapıp yollarına devam etmiyorlar. Bana yapılan anonsa karşılık araçtan indim ve hatamın ne olduğunu sordum. Bana o yöne giremeyeceğimi söylediler. Ben de kibarca giriş için bir yasak olmadığını ifade ettim. Bu itirazım canlarını sıkmış olacak ki bir hafta sonra eve 235 tl trafik cezası geldi. Cezanın sebebi "vay sen bizimle nasıl tartışırsın?" yani tamamıyla keyfi bir ceza. Ne park yasağına uymama var ortada, ne de başka bir suç. Ceza tamamıyla keyfi. Yazan memuru buradan tebrik ediyorum üniformasının hakkını verdiği için! Bu olayın gerçekleştiği hastanenin bahçesinde de akşama kadar iki çekici dönüp duruyorlar. Bağıra bağıra yapılan anonslar, siren sesleri bütün hastaneyi rahatsız ediyor. Kimse de gıkını çıkaramıyor. Çünkü ceza korkusu var.
Dünyanın neresinde hangi hastane bahçesinde akşama kadar çekiciler siren çala çala araba kaldırıp götürüyorlar, merak ediyorum. Adı üstünde burası hastane. Uyuyan var, ameliyatlı var, öyle ya rahatsız olanı var. Kimse sesini çıkarmıyor bu çirkin durum karşısında. Çünkü bu tip ilkel uygulamalar sadece bizim gibi jop korkusuyla yaşayan ilkel düzenlerde var. Geçenlerde bu çekicilerden birisi başka bir semtte içinde bebek olan bir arabayı aldı götürdü. Kadın bir geliyor aracının başına, ortada ne bebek var, ne araba! Düşünsenize bu annenin yaşadığı sıkıntıyı.
Buradan İstanbul valisine sesleniyorum. Bu çekici terörüne ve bu araçlara binen resmi üniformalı arkadaşlara acilen bir çeki düzen verilmesi gerekiyor. Haklı haksız yapılan bütün bu uygulamalar bir süre sonra başka sıkıntılara sebebiyet verir. Bu maliyete katlanmak istemiyorsanız bir tedbir almanız şart. Vatandaş ne kadar çok bunalırsa bunun zaman içerisinde başka türden siyasi ve sosyolojik yansımaları ortaya çıkar.
Benim için o ceza önemli değil, belki öder geçerim ama toplumun genel görüşü ve kamuoyu negatif yönde aşılanırsa bunun yarın başka sonuçları ortaya çıkar. Siyasilerin ve üst düzey bürokratların bu maliyetleri iyi hesaplamaları gerekir. Haklı haksız trafik cezasıyla, vergi cezasıyla bunaltılan vatandaşın yarın öbür gün polise, devlete, güvenlik güçlerine ve idarecilere olan güveni sarsılırsa bunu tamir etmeniz kolay olmaz.
Siyasiler için ise bütün bu olumsuzluklar ciddi oy kaybı olarak hanelerine yazılır. Bugünlerde bazı kamu görevlilerinin vatandaşı böylesine bunaltması ve bunun yoğun hale gelmesi hayra alamet değil. Vatandaşı kışkırtmak, sokağa çekmek ve illegalize etmek isteyen bazı art niyetli kimseler de bunu tezgahlıyor olabilirler. Birey olarak bizim için önemi yok bu cezaların belki ama durur yerden tam seçim arefesinde bu türden haksız uygulamalarla toplumu germenin de bir anlamı olmadığı ortada.
Trafik Vakfı’nın kasasına 3-5 kuruş girecek diye vatadaşın ahını almayın. Özellikle mülki amirlerimize bu konuda basiret diliyorum.