Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Eylül 2020

Cehalet, kitap ve okumak

İnsan hayatında en önemli faaliyet okumaktır. İnsan okudukça, gelişmekte ve olgunlaşmaktadır. Okumayan insanın gelişmesi ve olgunlaşması mümkün değildir. İnsani gelişim ve olgunlaşma için okumak ve yazmak hayati derecede önemli olmasına rağmen, 800 milyondan fazla insan, bugün temel düzeyde okumayı ve yazmayı bilmemektedir. UNESCO, 17 Kasım 1965 tarihinde dünyada kitap okumayı ve yazmayı teşvik etmek için 8 Eylül’ü Dünya Okuma Günü olarak ilan etmiştir.

Bugün dünyada derin bir cehalet yaşanmaktadır. İnsanların önemli bölümü, kitapla, okumayla ve öğrenmeyle dost olmak yerine cehaletle yoldaş olmayı tercih etmektedirler. Dünyada kitap okuma oranının düşüklüğünden şikayet etmekteyiz. Dünyada küresel bir kitap okuma açığı bulunmaktadır. Kitap okumaya ve öğrenmeye, sadece çocukların değil, hepimizin ihtiyacı vardır. Çocuklara kitap sevdirme ifadesini bolca kullanan bizler, kitap okumayı çocuklarla sınırlama şeklinde bir yanılgı içinde bulunmaktayız. Yediden yetmişe hepimizin kitap okumaya ve öğrenmeye ihtiyacı vardır. Kitabı, okumayı ve öğrenmeyi, hayatımızın merkezi faaliyeti getirmek için yaşam tarzımızda radikal değişiklikler yapmak zorundayız.

Cehalet, insan olmayı engelleyen her türlü durumdur. Sahici anlamda insan olmak için ihtiyaç duyduğumuz gelişim ve olgunlaşmaya engel olan, donduran ve duraksatan her türlü inanç, gelenek, yapı, alışkanlık ve kurum cehalet olgusu içinde değerlendirilmelidir. Kişinin insan olma sürecini dondurduğu ve körelttiği için insanın en büyük düşmanı cehalettir. Toffler, 21.Yüzyıl cahillerinin, okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacağını söylemektedir. İnsanın kendisini cehaletin kuşatılmışlığından ve bataklığından özgürleştirmesi için ihtiyaç duyduğu en önemli şey, kitap ve okumaktır. İnsani gelişim için çalışmaktan, okumaktan, öğrenmekten ve kitaptan başka bir şeye ihtiyacımız yoktur.

İnsanın, okumaya, anlamaya ve düşünmeye kendinden başlaması lazımdır. Hacı Bektaş-ı Veli, “Okunacak en büyük kitap, insandır” demektedir. Cehalet, aslında insanın kendini okumaması ve idrak etmemesidir. Kendini okuyan insan, oluş halinde olgunlaşmaya doğru yol alan insandır. Kendini okumadan, kişinin yol alması mümkün değildir. İnsanın kendini okuması, kendini dar fikirlere ve çerçevelere mahkum etmemesi, iradesini ve aklını hiçbir kimseye teslim etmemesi demektir. Kendini okuyan insan, aslında kendini aşan insandır. İnsan, kendini aştıkça sürekli olarak bir oluş ve olgunlaşma tecrübesi içinde varoluşunu dönüştürmekte ve değiştirmektedir.

İnsanın, etrafını kuşatan boğucu, kirli ve karanlık cehalet bataklığından kurtulması, dünyanın belki de en zor işidir. Cehalet, düşünmeye, okumaya, sorgulamaya ve yenilenmeye engel olmak için kendini kültür, inanç, ahlak, maneviyat, medya, analiz, strateji ve ilim kılıflarında örgütleyerek kurumsallaştırmakta ve kalıcı hale getirmektedir. Cehaletin ihtiyaç duyduğu tek şey, öğrenmeye ve okumaya ihtiyaç duymayan bir güruh meydana getirmektir. Cehalet sarmalına kendini teslim etmiş güruh, kendini her şeyi biliyor sanmakta ve sandıklarının dışında ifade edilen her söze veya açılan her pencereye düşmanlık etmektedir. Cehalet, kader değildir. İnsanlar, güruh olmaktan kurtulmak için cehaletin kader olmadığını, sadece kendi yaptıkları bir tercih olduğunu fark etmeleri gerekmektedir. İnsanın kendini okunacak en asli kitap olarak görmesi, aslında cehaletin kader olarak dayatılmasına karşı çıkmak anlamına gelmektedir.

Aşık Veysel, “Cahil insan gül ise koklama” demektedir. Cahil insan, kendi hayatını boşa harcadığı gibi, diğer insanlarında hayatını da verimsizce harcayan kişidir. Gazali’nin dediği gibi, çok yaşamak cahile cehaletten başka bir şey kazandırtmamaktadır. Cehaleti daha fazla kazanmamak için okumalı, öğrenmeli ve kitabı hayatımızın merkezine yerleştirmeliyiz.

NOT: Son yazımızda ifade ettiğimiz eleştiriler, İslam ve insanı istismar eden malum ve menfur kişi ve olaylar bağlamında olup, insanı ve İslam’ı istismar etmeyen kişi, kurum ve yapıların bu eleştirilerimizin kapsamında olmadığını ifade etmek isteriz.