Cehalet
Cehaletin dini, rengi, ırkı yoktur, o bir tür zihinsel körlüktür. Cahil bütün iklimlerde yetişir ve zarar verir. Bitkiler ve hayvanlar için cahil sözü kullanılmaz. Çünkü cehalet için bir imkan alanı vardır ve cahil bunu kullanmayı bilmez, kullanmak için heves etmez, çaba göstermez. Bu biraz da görüş alanına sahip olduğu, görüş yeteneği taşıdığı halde gözün kendini sınırlandırması, ışıkla buluşmayı denememesi, içeriden veya dışarıdan görme alanını kısıtlaması veya büsbütün ortadan kaldırmasıdır.
Cehalet bütün
canlılar için kullanılan bir tesmiye değildir. Bitkiler ve hayvanlar için cahil
denmez çünkü cehalet imkansızlık veya yoksunluk değil imkanı kullanamama,
kullanmayı bilmeme demektir. Bu bahisten olmak üzere cahil karanlıkta yürüyen
kişiden ziyade ışık olduğu halde gözlerini açmayı akletmeyen veya gözlerini
ışığa kendisi kapatan demektir. Elinde olanı, kendisine verileni kullanmayı
bilmemek cehaletin başlangıç noktasıdır. Cehaletin canlılar içinde sadece
insana özgü kılınmış olması, onun verileni değerlendiremeyişine dairdir. Bir
şeyin veya belli bir alanın bilgisine sahip olmak insanı cehaletten kurtarmaz.
Bilgi cehaletin karşıtı değildir. Bilgili ama cahil olunabilir. Burada önemli
olan bilginin içeri alınması değil içselleştirilerek kullanılabilir
kılınmasıdır. Dünyanın bütün bilgisine sahip olduğu halde onu sadece taşımakla
yetinen ama kullanmayı bilmeyen kişi de cahil kategorisinde yer alır. Böylece
aslında bir toplumda bilgi düzeyinin yükselmesi cehaletin önlenmesi anlamına
gelmez. Işığın derecesini istediğiniz kadar arttırın göz kapalı olduktan sonra
aydınlığı görme şansınız yoktur. Cehaletin panzehiri bilgi değil bilgeliktir.
Bilgelik bilgiyi olduğu yerde, olduğu kadar ve olması gerektiği biçimde
kullanma becerisidir. Bilgelikte bilgi aydınlanmanın malzemesi olarak
kullanılır. Dünyanın bütün odunlarını bir yere yığın, oduna dair sayısız
bilgiyi edinin ama onu yakmadığınız sürece soğuktan ve karanlıktan kurtulma
ihtimaliniz yoktur. Bilgi ile bilgelik arasındaki fark tam da buradan kaynaklanmaktadır.
Bilgi toplanmayı, bilgelik toplanmış olanı amacına uygun biçimde değerlendiren
bir içgüdü gerektirir. Bilgilenmiş toplum cehaletten kurtulmaya hazır hale
getirilmiş, aydınlanmak için odunu, havası, kibriti olan toplumdur. Bilgelikle
donanmış toplum ise o araçların ne işe yarayacağını, nerede ve nasıl
kullanılacağını bilir. Dolayısıyla son süreçte insanlara ne kadar bilgi
yüklerseniz yükleyin o bilgiyi nerede kullanacağınızı öğretmediğiniz sürece o
toplumu cehaletten kurtaramazsınız. Zaten günümüzün en büyük sorunlarından biri
de bilgili ama cahil toplumların varlığıdır.
Bilgili ama cahil ilim adamları, bilgili ama
cahil mühendisler, bilgili ama cahil siyaset bilimciler, bilgili ama cahil din
adamları, bilgili ama cahil bürokratlarla çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Bilgi;
yönü, rotası, pusulası belli olmayan bir şekilde toplumun bütün katmanlarına
dağılmış durumda. Bir rüzgar var ama ya sert esiyor veya yanlış tarafa ve
rastladıklarını kırıp parçalıyor. Bir ateş var ama ışıtmıyor ve ısıtmıyor,
yakıyor, bir su var ama içilmiyor, zehirliyor. Bilgi günümüzde cehaletten
kurtulmanın yöntem ve vesilesi olmak bir tarafa, onun yaygınlaşmasının bir
aracı olarak kullanılıyor. Bilgi kirliliği denen şey tam da bilginin bilgelik
ile bağlarını kopararak onu cehaletin nesnesine dönüştürmeyi amaçlıyor. Eğer
tersi olsa, okuma yazma oranını artması, kitap okuma yoğunluğunun genişlemesi
insanları olduğundan daha bilge kılsaydı geçmişten bugüne insanlığın çektiği
acılar derece derece azalırdı. Eğer içinde bulunduğumuz süreç, bilginin
süreciyse, arama motorundan bilginin her türlüsüne anında ulaşma lüksüne
sahipseniz, insanların hepsi her konuda allame-i cihan hale gelmişse ve ama
adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk, kul hakkı, açlık, sefalet diz boyuysa
orada bilgeliğin değil cehaletin grameri hakim demektir. Cehalet kendini
pusulasız bilgiyle tahkim edince çok daha yıkıcı oluyor. Zaten yakmaya hazır
olanın üzerine benzin dökmek gibi, zaten öldürücü olanın eline öldürmenin yeni
araçlarını tutuşturmak gibi.
Bugün dünyanın
bilgisizlik gibi bir sorunu yoktur. Cehalet sorunu vardır. Cahil gözlerini
kendi önyargılarıyla, kendi ideolojisiyle, tek kişilik ve taraflı bakışıyla bağlamış,
ortalığa salınmış ve rast geldiği herkese ve her şeye çarparak zarar veren
kişidir. Değer ölçüsü başlangıçtan beri hiç değişmemiştir: Kendine ve
başkalarına zarar verme potansiyeli bulunan kişi cahildir. Hayatın gramerine
uygun davranmayan kişi cahildir. Doğum öncesini ve ölüm sonrasını hayata dahil
etmeyen cahildir. Dünyadaki yolculuğunu dünyaya kazık çakmayla değiştirme
yanılgısını yaşayan kişi cahildir. Bilgisi kendisine yetmeyen, kendisini
korumayan, kurtarmayan kişi cahildir. İsterse dünyayı yönetsin, en büyük
mevkileri makamları işgal etsin bilinci ve vicdanı tutulmuş kişi cahildir.
Cehalet artık ilkel düzeyde bilgiyle buluştuğu için bilgi cehaleti örtmenin
biri aracına dönüştüğü için çok daha sinsice yaklaşmaktadır. Onu ortadan
kaldırmanın, bertaraf etmenin en kısa, en etkili yolu ise vicdan muhasebesidir:
Kulaklarınız vicdanınızın sesini duymaya açıksa cehaletin ayak sesini de
duyarsanız, önleminizi alırsınız. Vicdanınız konuşmuyor, susturulmuş veya
kulağınız o sese kendini kapatmışsa dünyayı da hatmetseniz cahilsiniz, cahil
geldiniz, cahil yaşıyorsunuz, cahil öleceksiniz.
Hayat cehaletten
bilgeliğe akan bir ırmaktır. Kendini akışın ritmine bırakmak biraz da sahip
olduğun potansiyeli imkanla buluşturmayı bilmeye dairdir. Her yekiniş zihnin,
duyarlılığın, akıl ve vicdanın açılması, berraklaşması anlamına gelmiyorsa
suyun tersine yüzüyorsun demektir. Cahiller de yekinir sonuçta ve daha çok
yorulur üstelik. Yorgunluklarının vicdan berraklığına tahvil edildiği kişilere
bilge, her kımıltısı vicdanı biraz daha köreltenlere cahil diyoruz.