"Cebirsel mektup"
* Yazıda koyu halde belirtilen kısımlar Kıymetli Dostum Mehmet Özger’in “Cebirsel Mektup” isimli şiirinden alıntıdır.
Allah’a inandıktan
sonra geriye kalan her şey mukadderattır. Allah yoksa hayatında, tüm matematik işlemlerinde
hangi formülü kullanırsan kullan sonuç hep sıfır çıkacaktır. İnanç olmadan
kurulan bütün teknoloji içi oyulmuş put olur karşında. Bütün verileri
hesaplatsan dahi kaderden kaçamazsın. Matematik yanılır, meteorolojik veriler
çöker ve bir buz pisti olur dünya, en sevdiğini kaybettiğinde anlarsın bütün
hesaplardan beridir Allah. Sonra tek formüle ulaşırsın; Allah var, gam yok!
Dünyayı çok
bilinmeyenli bir matematik problemi olarak gördüğümüzden beri gittiğimiz her
yerde sayılar karşılıyor bizi, formüller düşüyor payımıza. Az kelime, çokça
rakam oluyor hayat. Birin hatırı kalır diye ikiye baksan sayılara mahcup oluyor insan bu çağda. Her yerde sayıların gizemli
halleri üzerine uzun metrajlı filmler çekiliyor. Filmin 13. dakikasının 39. saniyesine
gizleniyor ana konu ve ara bul şimdi filmin gizemini. 39 sayısı 13’ün 3 katı, 3
ile 3’ü topla 6 ediyor, 1+9=10, 10 ile 6’yı çarp 60. 13’e bakarken, 3’ten 1’i
çıkar 2, 3 ile 1’i topla 4, getir şimdi ikisini yan yana: 24. Sen yeter ki,
sayıların gizemine inan, her yerde bir formül buluyor insan. Ki dünya 5’ten
büyük, 3’ten müteşekkil değil mi? Dün, bugün, yarın! Üçünün toplamı ediyor
ömür.
Ancak 50 kuruş eksiğin çıkıyor markette, işte
o zaman çöp oluyor bütün hesaplar. Ya da bozuğun çıkmıyor ekmek alırken ve sen
eve aç dönüyorsun, Anadolu’nun irfan kokan bir şehrinin sokaklarından. Sofra
hazır ve herkes senden ekmek beklerken bir sayının anlamsız ayinine kurban
ediliyorsun. Sonra bunu dert ederken kendine; üniversite yıllarına gidiyor
aklın ve dert dediğin bulaşık nöbetidir
öğrenci evinde diyerek geçiştiriyorsun bütün acılarını.
Hep zamansız, hep size, hep erkendir planlanan bütün işler. Bu çağda soyut ile
somutun savaşında kaybeden duygudur. Şehrin planlaması dahi üst üste, bitişik
nizam kurulu haldedir ve bir şehir bir
adamdan fazlası olmaz. Seçimi hangi partinin adayı kazanırsa kazansın işçiler
ay sonunda hesaba yatacak rakamların hesabını yapmaktan yorgun düşmüştür ve caddeler kendi kirinde boğulur. Şehrin
temizliği bir başka bahara kalmıştır.
Çağdaşlık dahi
bugün iki rakamdan müteşekkildir. Ya 0 ya da 1’sin. Üçüncü şıkkın
imkânsızlığında yaşadığın gelgit kimsenin umurunda değildir. Oran ve orantı kurulmaz normalde burada.
Orantısız güçtür teknoloji, bugün karşında. Aklın, işlem önceliği ararken işlem inceliğinde kalır kalbin. İki
kere ikiyi kaç kere çarparsan çarp dört dörtlük bir hayat çıkmaz karşına. Hep
kaybeden sen olursun kareli defterlerin çizgileri arasında. Kaybedişler
birikince hayatında eksiltili rüyalar çöplüğü olur uykuların. Birileri kâbus
dese de eksiktir bütün hesapların aslında.
Sonra bütün
hesapların dışında tuttuğun dostluklarda ararsın teselliyi. Dostluklarını süslü
hale getirmek adına “Yemekteyiz”
programı estetikliğinde hazırladığın sofralardan doy/a/madan kalkarsın. Dostluk
işlemlerden ıraktır, samimiyet ister ve kalpten
başka üssü olmaz dostun. Bulmuşsan dostunu, dert ortağın var demektir
hayatında. Oturup çay içmesini bilmek gerekir onunla. Benimki kaçak olsun
lütfen.
Hayat böyledir, sadeleştireyim derken sürekli ara
sokaklara sürer seni. Sonuca hangi
yoldan gidilir, bilmiyorsan, bir bilene danışmanın önemini çıkmaz sokaklara
varmadan önce anlamak gerekir. Hala kayboluyorsan sayıların arasında neyi
bulursan bul, eksik kalır hayatında. Nerede, ne aradığını bilemezsen bulduğun
hiçbir şey yoktur. Evvela neyi
kaybettiğini değil neyi kaybetmen gerektiğini bilmek gerekir. Ki gidiş
yolunda kayboluyorsan bulacağın hiçbir şeyin önemi kalmaz sonunda.
Bazen boş küme sanırsın mezar çukurunu. Neyi koyarsan koy içine hepsini yutan
mezardır dünya. Yutan, yok eden, etkisiz elemana çeviren… Tüm hesaplardan
geriye bir boş küme kalır avuçlarında. Yanılgılarla, yanlışlarla örülü... Eksilirsin her gün bu hayatın
duvarından ve boş küme mezarlığı olur
kafan. Eksi sonsuzla artı sonsuz
boyunca nerede duracağını bilemezse insan, sonrası pişmanlık!
Bir şeyleri hep
yanlış yapıyoruz. Sağlaması yapılmayan hesaplar Bağdat’tan dönüyor. Yanlışı
yanlışla düzeltmeye çalışsak da nafile! İki yanlıştan bir doğru hiçbir zaman
zuhur etmiyor. Eksiyle çarpıyoruz eksiyi
sonuç yine eksi. Zamanı altına mı
dövize mi yatırsak, hangisi daha kârlı? Gerçi bizim tarlalar hep karlı,
onların bu dünyada yağmurdan torpille
geçiyor tarlaları. Matematik biliyor adamlar Eyyüp, üç kardeşin her biri başka partiden
aday. Biz ise her seçimde sandık görevlisi yahut oyunu kullanan sorumlu
vatandaş. Sorunlu olmadığımızdan beridir bütün sorunlar gelip bizi buluyor. Ya
yaptıkları hesap bir gün tutmazsa, acep o gün biz kazanır mıyız Mirim?
Temel mesele,
Allah’ı aramakmış, bunu anlarsın filmin sonunda. Sonsuz sayıda tercih yaparsın da gelip O’nu bulursun. Cebirsel yazgı
mıdır bu? Bilgisayarın arama motoru sandığımız bu hayatta, Allah’tan başka
bulduklarımız bizi kurtarmaz elbet. Birden
biri çıkarınca bir kırılır mı, sabaha dek dedikodu yapsak şiir sayılır mı
Mehmet?