Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2963.29
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Temmuz 2022

Çapsızlık yarışı

Her kriz aynı zamanda bir fırsattır.

Önce krizi fark etmek, ardından krizin getirdiği düzendeki fırsatları kovalamak akla en yatkın yaklaşım olur.

Türkiye’nin etrafının çevrelendiği coğrafyalarda yaşanan krizler, Türkiye’ye büyük bir yük getirirken aynı zamanda büyük fırsatlar da sunuyor.

Son zamanda kabaca “Geri Çark Etme Politikası” denilebilecek bir yaklaşımın ardında yatan gerçek bu...

Geçen gün Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bir önceki toplantıda vurgulanan Suriye operasyonu ile ilgili herhangi bir ibarenin yer almamış olması çok önemli bir gerçekliği gösterdi.

O da hava sahasının önemi...

Hava kontrolünü elinde tutan ABD’ye hiçbir koşulda geri adım attırılamıyor.

Sanki PYD’yi korumak Washington’ı korumak gibi tutuyorlar orayı...

Bir de istihbarat operasyonları var tabii...

Astana formatıyla İran ve Rusya ile yol yürünmesinden rahatsız olan ABD’nin son görüşmenin hemen ardından Irak’ın Zaho bölgesinde düzenlenen saldırıyı hemencecik kınaması ve Diyarbakır Barosu’nun eli twitterda bekleyen hali ile Irak Hükümeti’nin yanında Almanya ve Fransa’nın anında kınama açıklamaları bir tesadüf olmasa gerek.

Türkiye, PKK’nın yaptığını iddia ederken PKK’nın saldırılarına sessiz kalan bu cenahın bir anda hem de Astana görüşmelerinden hemen sonra Türkiye’yi suçlaması dikkat çekici...

Şu anda Türkiye’nin tek taraflı açıklaması var.

Herhangi bir delil yok.

Bu da kamuoyunda güvensizlik doğuruyor.

Bölgeyi çok iyi bilen dostlarımızın yanında soydaşlarımızın da varlık gösterdiğini unutmadan ve birçok MİT mensubunun görev yaptığını akıldan çıkarmadan üstelik yıllardır karış karış gezilip ayak basmadık yer bırakılmayan bir alanda TSK’nın sivillere yönelik bir harekata giriştiğini söylemek gerçekten akla ve mantığa uygun değil.

Masumiyet karinesi açık...

Suçlu olanın suçu ispat edilir.

Zira masum olan masumiyetini nasıl gösterebilir ki...

Tüm bunların yanında dengeler çok yönlü olarak gelişiyor.

Tahıl krizine karşı Rusya ve Ukrayna ile BM’yi masaya oturtan Türkiye’nin Tahıl Koridoru oluşturma gibi meselelerde gösterdiği hız başka güçlerin varlık gösterdiği Ortadoğu’daki iş birliği yapma hızının yavaşlığını göze sokuyor.

Arkasında da birçok denge olan bir bölge nede olsa...

Bu dengenin özellikle İran ve ABD ayağı olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

ABD’nin bölgeden çıkmak isterken bir türlü postallarını çekememesi ve boşalan bölgelerdeki gücü İran’ın doldurma korkusu arasında bilindik bir ses sunan Türkiye’ye yönelen “açılım” biraz yavaşladı.

Bu karambolde Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri yeniden düşünmek için çok iyi bir zemini var.

Bunu siyaseten uygun araçlarla pekala yapabilir.

İç politikada da böyle bir ihtiyaç olduğu ortada...

Ekonominin dayattığı zorluğu içerideki dengelerden ziyade dışarıdaki dengeler üzerinden kurulduğunu söyleyen yetkililer az çok haklılık payına sahip...

Avrupa bu haklılığı sert bir şekilde görmüş oldu.

Açık bir askeri ve teknolojik üstünlüğü elinde tutan Atlantik’in öteki yakasındaki stratejik ortağın sistem üzerindeki belirleyici gücü bir kez daha yüzünü gösterdi.

ABD oyundan öyle kolay çıkmayacağını ve artık eskisi gibi de centilmence oynamayacağını tüm dünyaya gösteriyor.

Kripto paralara tü kaka diyen ABD’nin artık borsalarında onlara yer açması mı dersiniz, Biden’ın Suudi Arabistan’a gitmesi mi dersiniz bilmem ama ABD’yi saran korku aynı mahallenin gençlerinin büyüyerek mahallenin kabadayısının raconunu tehdit etmesi tadında...

ABD, Rusya’ya karşı arka planda yürüttüğü Ukrayna kartını Avrupa’yı yeniden kendisine bağlamak için kullanarak başarı elde etse de hâlâ daha Çin’e karşı duruşunu sertleştiren bir Avrupa oluşturamadı.

Rusya’nın tehdidine karşı ortaya koyulan yaptırımlar da ABD’nin kendisini yıkıma götürecek bir enerji kriziyle karşı karşıya kalmasına neden oldu.

Bunu aşmak kolay değil.

Kanlı ellerine geçirdiği eldivenlerle centilmenlik oyunu oynayan ABD’nin kendi vatandaşı Cemal Kaşıkçı’yı katlettiğini dile getiren Başkan Biden'ın, Muhammed bin Selman’a koşmak zorunda olmasını gündemine almayan Türkiye’nin çapsızlarına da dikkat etmek gerekiyor.

Yorum ve analiz yaptığını söyleyerek çok bilinen gazetelerden çevirileri okuyucularına pazarlayanların çapsızlığına kapılmayın ey Türk okuyucusu...

Yoksa ayazda kalırsınız. Benden söylemesi...