Canan Karatay Hoca sahipsiz değildir
Hatırlayınız o salgın günlerini… Ne acayip bir süreçten
geçtik. Oysa Covid 19, tıbbi acil
durumdan öte büyük bir psikolojik operasyon ve mevcut sosyal ve ekonomik
düzeninin tamamen elden geçirilmesi ve yeniden yapılandırılması için bir
kurgulanmıştı.
Ne var ki liberali, sağcısı, solcusu, muhafazakârı, yazarı,
çizeri, din adamı, siyasetçisi, sanatçısı kısacası rengi, meşrebi, partisi,
görüşü fark etmeksizin hemen her kesimden insan o yıllarda aralıksız yasakları
savundu. Hem de acımasızca yaptılar bunu.
Küçük esnaf kan
ağlarken, yaşlı insanlara temiz hava yasaklanırken, dağda, bayırda, şehirde
maske cezaları kesilirken sessiz kaldılar. Bilim öyle emrediyor dediler. Oysa
emreden DSÖ ve aşı şirketleriydi.
Başında profesör yazan doktorlar bile neler demedi ki; “Herkes köpek gibi aşı olacak, aşı olmayana
kız vermeyeceğiz.” “Aşı yaptırmayan kul hakkına girer.” ”Aşıyı reddeden uzaktan iğne atılsın.”
Aşı olmayan evlenmesin, vergi ve tapu
işleri yapılmasın.” “Asker zoru ile
aşı yapılsın, olmayan hapishaneye atılsın.” Daha neler neler…
Günün sonunda ne oldu biliyor musunuz? Sadece covid aşıları
sayesinde 2021’den bu yana 45 milyar dolardan fazla ciro yapan ve bu cironun en
az 10 milyar dolarını kâr olarak hanesine geçiren Pzifer bir itirafta bulundu.
Pfizer’in yetkilisi,
Pfizer-Biontech mRNA kovid aşılarının, koronavirüs bulaşmasına ilişkin testlere
tabi tutulmadan piyasaya sürüldüğünü söyledi.
Daha yeni Meta'nın
sahibi Mark Zuckerberg, "O günlerde doğru ve gerçeği yansıtan içerikleri
kaldırmamız için bize yoğun baskı yaptılar" diyor.
mRNA teknolojisinin mucidi Luigi Warren’den tutun dünyanın
önde gelen bilim adamları ve hatta Nobel ödüllü doktorlar dahi o dönem
susturuldu.
Ülkemizde de gerçeği dile getiren bir avuç insanı “bilim düşmanı hatta vatan haini” ilan
ederek susturmaya çalıştılar.
Profesör Canan
Karatay, virüsün halkı panik, korku ve baskı altında tutmak için
oluşturulduğunu ifade ettikten sonra hedefe konulmaya başlandı. O dönemde
hakikati dile getirdiği için hala Canan Hoca’nın peşini bırakmıyorlar.
Canan Hoca aşı olmayanları asalım, keselim deseydi
muhtemelen baş tacı edilecekti. Oysa o, gerçek bir bilim insanı gibi tavır
ortaya koydu.
Bakınız geçenlerde Epidemiyolog Nicolas Hulscher, 300'den
fazla çalışmada belgelenen bir gerçeği dillendirdi.
Buna göre Covid döneminde yapılan mRNA aşılarının yol açtığı
zararlar şöyle;
İskemik felç, %44,
beyin kanaması, %50, Geçici iskemik ataklar (TIA), %67, Miyelit, %65,
Miyastenia gravis, %71 Alzheimer, %22,5,
Bilişsel bozukluklar, %137,7, Depresyon, %68,3, Anksiyete bozuklukları, %43,9,
Uyku bozuklukları, %93,4.
Bu alanda yapılan o kadar çok çalışma var ki.
Bilindiği gibi DSÖ’nün yüzde 80’i bağışlarla finanse edilir.
Bu bağışların büyük bir kısmı Bill& Melinda Gates Vakfı ve aşı derneği GAVI
tarafından tedarik edilir.
İşte bu kuruma itaat eden sözde bilim adamları o dönem DSÖ
ne dediyse sorgulamadan yerine getirdi.
Dünyaca tanınan Profesör
Bhakdi, “çocuğunuza bu aşıyı (mRNA) yaparsanız suç işlemiş olursunuz” diyerek
en başından beri uyardığı için ona da baskı kurdular.
Bugün ilaç
endüstrisini kumanda eden Rockfeller ailesi, Amerikan Kanser Derneği’ni,
1913’te kurdu. Ne var ki Dr. Richard Day’ın 1969’da dediği gibi kanser
tedavileri bu aile tarafından saklanıyor. Öyle ki bugün kanseri kemoterapi,
cerrahi veya radyasyon dışında herhangi bir yöntemle tedavi etmek yasa dışıdır.
Kısacası şirketlere köle edilmiş bağımlı bir kitle
oluşturdular. Buna itiraz eden ve hakikati söyleyen gerçek bilim adamlarını da
dışlıyorlar. O yüzdendir ki Canan Karatay gibi hocalarımıza sahip çıkmak
durumundayız.