Çanakkale'nin Gazze'si
Gazze’nin de başkenti İstanbul idi.
Çanakkale’de
Gazzeli de fedâ-yı can etti.
İstanbul’un
işgaliyle, dünya zebun oldu.
Asırlık
yangınların külleri dolaşıp durmakta bu coğrafyada…
İhanet
ve şenaat baronları, kadehlerini çocuk kanlarıyla doldurmakta…
“Çanakkale Savaşları” devam ediyor.
Osmanlı’yı
çökerten tayfa, bugün de terörle millete musallat olmuş vaziyette.
“Ne işimiz var” ile başlayan
beyanlar, ihanetin belgesidir.
Bugün
Gazze’de soykırım yapanlar, Türkiye’de de terörle, siyasi ve ekonomik krizlerle
saldırıyorlar.
15
Temmuz’da yapmak istedikleri, bugün Gazze’de yaptıklarıdır.
Adalet,
özgürlük, naralarını bir asır öncesinde de atıyorlardı. Bölücülerle sarmaş
dolaştılar.
Yıl;
1908…
İttihat-
Terakki, Ermeni çetelerle devleti elegeçirdi.
Meşrutiyet
ikinci kez ilan edildi.
Adına
“Hürriyet Abidesi” dikildi, marşlar yazıldı.
Bayram
ilan edildi.
1935’e
kadar kutlandı.
1960
cuntası, 3 Nisan 1963’te yeniledi; Hürriyet ve Anayasa Bayramı adıyla…
12
Eylül 1980’e kadar kutlandı.
27
Mayıs 2013’te Gezi’yi de böyle planladılar. Tahrir provokatörü aynı kişi…
Selamlama
yarışında olanların, Gazze duyarsızlıkları ibretliktir.
Terör
ittifakı, soykırım ittifakı…
Libya’daki
Türk gücünü işgalcilikle yaftalayanlar, tarihi tahrif edenlerdir.
1911’de
Libya’yı kaybetti, Osmanlı…
Aynı
günlerde Balkanlar’da saldırı başlattı, Haçlılar..
1914’te
Dünya Savaşının içinde idik.
Libya
kaybedildiği için Çanakkale’ye kadar çekildik.
4
yıl sonra da Payitaht düştü. (Mart 1919)
Sonrası
felaket:
Gazze
düştü. Suriye düştü, Irak düştü. Kudüs, Mekke, Medine, Antep, Urfa, Maraş,
Adana, Hatay, İzmir, Bursa…
Polatlı’da,
Sakarya’da ancak tutunabildik.
Mehmet
Akif Ersoy, dönemin hengamesini şöyle anlatıyor:
“Bir de İstanbul’a geldim ki: Bütün çarşı,
pazar
Na’radan çalkanıyor! Öyle ya...
Hürriyyet var!
Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş...
Doğru:Vardı aklından o gün her kimi
gördümse zoru.
Kimse farkında değil, anlaşılan,
yaptığının;
Kafalar tütsülü hülyâ ile, gözler
kızgın.
Sanki zincirdekiler hep boşanıp
zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhâneyi çıkmış birden!
Zurnalar şehrin ahâlîsini takmış peşine;
Yedisinden tutarak tâ dayanın yetmişine!
Eli bayraklı alaylar yürüyor dört
geçeli;
En ağır başlısının bir zili eksik,
belli!
Ötüyor her taşın üstünde birer dilli
düdük.”
Dinliyor kaplamış etrâfını yüzlerce
hödük!”
Değişen
ne?
İdraki
felç edilmiş yığınlar, alçaltıcı suskunluk içinde.
Neden
uzaklaşması gerekiyorsa ona yaklaşma çabasında.
***
Lahey Adalet Divanı…
İsrail,
nanik yapıyor…
La
hey!..