Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Mart 2024

​Çanakkale Zaferi'nin uluslararası politik ekonomisi

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. Yıl dönümünde vatan uğruna canlarını feda eden kahraman şehitlerimizi rahmet, minnet ve dualarla anıyorum.

Çanakkale Deniz Zaferi, Türkiye'nin tarihinde dönüm noktası olan ve ulusal bilincin güçlenmesinde önemli rol oynayan bir zaferdir. Bu zafer, hem Türkiye'nin hem de dünya tarihinde önemli bir yer tutar. Türkiye'nin bugünkü uluslararası politik ekonomisine olan etkilerini inceleyecek olursak, birkaç temel noktadan bahsedebiliriz:

1. Stratejik Önem

Çanakkale Boğazı'nın stratejik önemi, zaferle birlikte daha da belirginleşti. Türkiye'nin coğrafi konumunun uluslararası ticaret ve enerji yolları açısından önemi, uluslararası politik ve ekonomik ilişkilerde Türkiye'ye önemli bir avantaj sağlamaktadır. Bu, Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak konumlanmasını ve uluslararası ilişkilerde daha aktif bir rol almasını mümkün kıldı.

Çanakkale Boğazı'nın kontrolü, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir zaferdir. Boğazlar, Doğu ile Batı arasında önemli bir ticaret yolu ve enerji koridoru işlevi görür. Zaferin ardından Türkiye, bu stratejik geçiş noktasının kontrolünü elinde tutmanın avantajlarını kullanarak uluslararası arenada daha etkin bir politika izleme fırsatı buldu. Bu durum, Türkiye'nin hem bölgesel hem de küresel düzeyde önemli bir aktör olarak konumlanmasını sağladı.

2. Diplomasi ve Uluslararası İlişkiler

Çanakkale Zaferi sonrasında Türkiye'nin uluslararası arenada kazandığı saygınlık, diplomasi ve uluslararası ilişkilerde önemli bir etken oldu. Bu saygınlık, Türkiye'nin uluslararası müzakerelerde ve ekonomik anlaşmalarda daha güçlü bir pozisyona sahip olmasına yardımcı oldu.

Türkiye'nin diplomasi ve uluslararası ilişkilerdeki rolü, Çanakkale Deniz Zaferi'nin ardından kazandığı itibarla şekillenmiş bir geçmişe sahiptir. Bu zafer, Türkiye'nin stratejik kararlar alabilme ve uluslararası ilişkilerde etkili bir aktör olarak konumlanabilme kapasitesini artırmıştır. Özellikle, Türkiye'nin coğrafi konumu ve kontrol ettiği boğazların önemi, uluslararası ilişkilerde önemli bir koz olarak görülmektedir.

Çanakkale Zaferi, Türkiye'nin uluslararası arenada saygınlık kazanmasına ve diplomatik ilişkilerde daha etkili bir rol oynamasına olanak sağlamıştır. Türkiye, tarihi boyunca stratejik konumu nedeniyle birçok büyük gücün ilgisini çekmiş ve bu, uluslararası ilişkilerde önemli bir avantaj olarak kullanılmıştır. Çanakkale Savaşları sırasında elde edilen başarı, Türkiye'nin savunma kabiliyetini ve stratejik önemini tüm dünyaya göstermiştir.

Günümüzde, Rusya-Ukrayna savaşı gibi bölgesel çatışmalar, Türkiye'nin stratejik konumunun ve diplomatik manevralarının önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Türkiye, Karadeniz'e açılan Boğazlar üzerindeki egemenliği sayesinde, bölgesel ve küresel güç dengelerinde kritik bir role sahip olmuştur. Rusya-Ukrayna savaşı sırasında, Türkiye'nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulama şekli, uluslararası hukuk çerçevesinde stratejik bir diplomatik manevra olarak değerlendirilebilir.

3. Ekonomik Bağımsızlık ve Kalkınma

Zafer, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını koruma ve kendi kalkınma yolunu çizme konusundaki iradesini güçlendirdi. Kendi kaynaklarını değerlendirme ve uluslararası ekonomik sistem içinde aktif bir rol alma arzusu, Türkiye'nin ekonomik politikalarını şekillendirmede önemli bir faktör oldu.

Çanakkale Zaferi sonrasında Türkiye, ekonomik bağımsızlığını koruma ve kendi kalkınma yolunu belirleme konusunda daha kararlı bir tutum sergiledi. Kendi kaynaklarını değerlendirme ve ekonomik potansiyelini artırma çabaları, Türkiye'nin kalkınma stratejilerinin temelini oluşturdu.

Yerli ve milli üretimin teşvik edilmesi, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlık çabalarının önemli bir parçasıdır. Bu, yerel sanayilerin geliştirilmesi, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin desteklenmesi ve yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Çanakkale Zaferi'nin getirdiği "kendi kendine yeterlilik" ve "milli egemenlik" anlayışı, bu tür ekonomik politikaların altını çizen temel prensipler arasındadır.

Ekonomik bağımsızlık, sadece iç üretim ve kalkınma ile sınırlı değildir; aynı zamanda dış ticaret politikaları ve uluslararası ekonomik ilişkiler de bu bağlamda ele alınmalıdır. Türkiye, stratejik konumu ve tarihi deneyimleri sayesinde, uluslararası ticarette önemli bir oyuncu olmayı hedeflemiştir. Bu, hem bölgesel ticaret anlaşmaları yapmak hem de küresel ticaret sistemine entegre olmak anlamına gelir.