Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2965.96
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ocak 2023

Camilerin vazifeleri

Milli kimlik ve değerlerimizin oluşmasında hiç şüphesiz cami ve mescid gibi kurumların rolü tartışılmaz. Millî kimliğimiz gibi sosyal hayatımızın da tam ortasında yer alması gereken cami ve mescidlerimiz, maalesef beş vakit namaz dışında kapalı mekânlar haline dönüşmüş durumda.

Camiyi hayatın kaynağına çevirmek için cami kültürünün yeniden inşasına ihtiyaç var. Asr-ı saadet döneminde başlayan cami ve sosyal hayatın iç içe olma durumu şimdilerde bir iki somut ifadesi atıldı mı hemen garipseniyor. Halbuki kimse tarihten örnekler veremiyor.

Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Murâdiye Camii’nin dış avlusundaki çınarların gölgesinde cemaatin dinlendiğini söyler. Onu teyid eden Batılı seyyah T. Gautier de cami ve çevresini “Müslümanların hayatının ağırlık merkezi” olarak tasvir eder.

Tarihe gitmeye gerek yok. Osmanlı bakiyesi Kudüs, Bosna Hersek ve Müslümanların Avrupa’da nüfusunun yoğun olduğu Almanya’daki camileri görmemiz yeterli.

Eskiden İstanbul Taksim’de cami yapamazsınız diyen zihniyet karşımızda yok artık. Fakat camilerin sosyal hayata sokulmasını istemeyen bir grup var artık. Bu durum bana kütüphaneleri kapatıp yerine kıraathane (okuma salonu) açan zihniyeti hatırlattı. Bu gün hangi kıraathanede kitap okunuyor. Söyleyin bakalım.

Geçtiğimiz günlerde fenomen yazar Sevda Türküsev’in gündeme getirdiği ve eleştirdiği camide nikah töreni görüntüsü çok konuşulmuştu. Bazı ilahiyatçıların da kutsal mabetlere saygısızlık yapılıyor dediği camideki nikâh töreni Türkiye’de değil Almanya’daki bir camide yapılmıştı.

Ülkemizdeki camilerde nikâh töreni ve buna benzer merasimler; dinî sosyal hayatın yozlaşmasıyla birlikte çok yıldızlı otellerin balo salonlarına taşınmış ve İslam inancına göre kutsal bir olay olan nikâh, din dışı (profan) eğlence sektörünün eline geçmiştir. Bu nedenledir ki camide yapılan nikâh töreni, münevverlikten entelektüelliğe adım atmış ya da skolastik hezeyanlarından kurtulamamış insanlarca garipsenmiş, garipsenmekte ve bu durum böyle devam ederse daha da garipseneceği muhakkaktır.

Oysa yazar Sevda Türküsev’in garipsediği nikâh töreninin yapıldığı cami ve bulunduğu ülke Almanya’da durum öyle değildir. Olayı biraz daha somut bir şekilde anlatayım. Geçtiğimiz yaz kıymetli hemşerimiz İbrahim Toru’nun vefatı nedeniyle Şanlıurfa gelen Hamburg merkez camisi eski imamı ve Dünya Kuran-ı Kerim okuma yarışması birincisi Mustafa Özcan Güneşdoğdu ile TYB Şanlıurfa şubesinde bir röportaj gerçekleştirmiş idik. Röportajda Hamburg ve Köln merkez camilerini anlatırken bu camilerde kütüphane, aşevi, misafirhane, berber, hamam hatta uçak bilet satış yeri gibi eski külliye tarzı camilerin tarzının Almanya’da yaşatıldığını söylemişti. Güneşdoğdu hocamız, Almanya’daki bu camilerden bahsederken bizler onu garipsememiş bilakis Batının merkezinde İslam medeniyetinin gittikçe yükselen bir değer olduğunu görmüş ve gurur duymuştuk.

Almanya’daki camilerin durumuna benzer birkaç güzel örneği Bosna’da Gazi Hüsrev Bey camisinden nikâh görüntüleri gönderen bir arkadaşım, burada Osmanlı geleneğinin devam ettiğini müjdelemişti. Yine Osmanlı bakiyesi ve Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs’te Kubbetüs Sahra camisinde bir nikâh törenine şahitlik etmiş hatta damat ve geline hediyeler de takmıştık. Yıllar önce Tataristan’ın başkenti Kazan’da bir caminin bahçesinde çocuklar için oyun alanları ve çay ocağını görünce önce biraz şaşırmıştım. Sonra cami cemaatinin çocukları camiye çekmek için bu oyun alanlarını yaptığını öğrenmiş ve buna sevinmiştim. Kubbetüs Sahra gibi Mescid-i Aksa Camisinde de ikindi vakti, panel ve konferansların yapıldığına şahit olmuştuk.

Mescid-i Nebevî’den beri Müslümanlar için camiler (mescidler hem küçük hem de sınırlı imkânlara sahip) ibadet edilen yerler olmanın yanından siyasal, sosyal ve kültürel hizmetlerin merkezi haline gelmişti.

Gerek Selçuklular ve gerekse de Osmanlılar devrinde cami; mahallenin teşekkülü kadar sosyal yapının da düzenli ve emniyet içinde olmasını sağlayan bir vazifeye sahipti. O vakitlerde mahalle halkı camide, günlük ibadetlerinin dışında cenaze, tâziye, teşbih namazı, nikâh, yağmur duâsı ve mevlid törenleri gibi merasimlerden dolayı bir araya geliyordu. Hatta cami avluları mahalle ya da semt eşrafının bir araya gelip dinlendiği, sohbet ettiği mekanlar durumundaydı.

Not: Haftaya İTÜ Camisindeki kütüphaneyi yazmak umuduyla…