CAM KALIP, KALP KANDİL
Kitaptan; kalıbın kalbi koruyan bir fanus olduğunu, aydınlığı; o İlahi Işımayı yani dosdoğru olma bilincini yansıttığını öğrendiğimde içim aydınlanmıştı. (Nur 35) Münevver olmak böyle bir şeydi. Bilirsek şayet değerimizi, sızıp akarsak kendimize, geçip gidersek kendimizden; her birimiz kandildik. Yaşarsak değerlerimizi...İçimizde o bilinci taşıdıkça, O'nun ışığını...Dillerimizden, parmaklarımızdan akacaktı o ışıltılar, davranışlarımızdan, neyse işimizden gücümüzden...
Birer kandiliz. Ne kadar ışık alırsak, o kadar aydınlanacak ve aydınlatacağız. Bazen sönsek te. Bazen kırılıp akınca aydınlığımız, kararıverse de iç sokaklarımız.
Arka arkaya kandiller geçiyor ömrümüzden. Kandil kutlanır mı, kutlanmaz mı tartışmasını bırakıp işin özüne iniversek mesele hallolacak. Kutlanmaz diyen de susacak, kutlanmalı diyen de...Herkes asıl işine bakacak. Kutlanır diyen; kutlama biçimleri kimi zaman yozlaştırılsa, öz yitirilmiş olsa da onda bir değer gördüğü için öyle diyor. Kutlanmaz diyen de; sonradan yozlaştırılmasına dayanamıyor. Hakiki anlamının kaybolup gitmesine, fırsatçılığa ve samimiyetsizliğe tepki duyduğu için öyle diyor. Her iki düşüncenin de temelde iyi niyete sahip olduğu açık. Fakat bu iki iyi niyet kavgaya tutuşurken, kandil düşüp kırılıyor. Her yer is...Karanlık ve ayrılık...
Bu kutlu zamanların özelliği, aylarca, neredeyse bütün bir yıl şımartılmış bedenlerin bir parça kenara ittirilerek geride tutulması ve ihmal edilmiş ruhlarımızın okşanması değil midir? Ramazan öncesi halk arasında üç aylar diye ayırılan ve neredeyse bitmek üzere olan zaman dilimiyle işaretlenen bir ruhsal, düşünsel hazırlık safhası var ki, pek çoğumuz tarafından göz ardı ediliyor. Bu gece yürüyüşlerinin yapılabildiği özel geceler; yerden göğe uzanan bu yolculuk için işaret levhası niteliğindedir. Nakli bir bilgiye veya kültürel bir geleneğe dayandırılarak özelleştirilmiş geceler iç dünyamızı aydınlatan ay parçası uyanışlara araç olabilir.
Bunlar ayların sultanı gelmeden önce onun gelişini haber veren özel gecelerdir. Bu geceler içerdikleri anlamlarla bilinçli bir hazırlığa işaret ederler. Sultanın gelişinden evvel ruhsal duyarlılığımızı tetikleyen özel ulaklar gibidirleru2026
Ne var ki din; yaşam biçimi, yaşamın kendisi olarak algılanmadığından, bazı özel zamanlar ve bu zamanlara ait ibadetler şeklinde törensi bir havaya büründürülüyor. Oysa törenler normal hayatta içselleşmemiş duyguların izdihamında ezilen, biraz gösterişli yaşanmışlıklardır. Sakince yaşanılmayan ilkeleri, ölüsü başında riyakar ağıtlarla anmak şeklinde de gerçekleşebiliyor bu törenler. İstikrarla yaşanması gerekirken, yüksek heyecanlar eşliğinde geçirilen kriz zamanlarına dönüşme tehlikesini daima taşıyorlar. Geneli etkilemek için özelleştirilmiş olduğu halde, gündüzü ölü doğacak heyecan sancılarının sığdırılmak istendiği geceler olarak geçip gitmeleri ihtimal dahilinde...
Bu gecelerin neden bu kadar abartıldığına bakıldığında ise, belki de gerçek yaşamda kökü olmayan, ama şiddetle ihtiyaç duyulan içtenliklerdir yaşanmak istenen. Yarına eseri kalmayacak şekilde eda edilen toptan kulluk gösterileri arasında şaşkınlıkla geçirildiği de olur bu gecelerin. Yine de çoğumuzun yaşadığı ruhsal bir telaşlanmadır. Tembelliklerimizin telafisi anlamına geldiği gibi, yeni üşenmelerimize de bir ön hazırlık gibidir. Biraz tek celsede yapılmış bir kulluğa benzer bu gecelerde yaşanan ibadet telaşları.
Özel gecelere dair yanılgı ve şaşkınlıklarımızı bir kenara bırakacak olursak, bilginin sükunetinde olgun bir bakış açısı kazanmamız işten bile değil.