Çalışmak
İnsanlar kazançlarını ancak
çalışarak elde ederler. Yüce Mevla’mız “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm; 39) buyurarak bu gerçeği emretmiştir.
Çalışarak, helal yoldan kazanmayı teşvik eden Hz. Muhammed (s.a.v) “Hiç
kimse kendi el emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma yememiştir.” buyurmuştur.
Dünya da ahiret de bizimdir buyuran Peygamberimiz her iki dünyanın
güzelliklerinden faydalanmayı, bunu da çalışarak, helal yoldan elde etmeyi
emretmiş, normal hayatın gereğinin de çalışıp kazanmak olduğunu bildirmiştir.
Zaten başarılı olmanın da çalışmaya ve üretmeye bağlı olduğu bir gerçektir.
Emeğin değerli olduğuna, helâl rızık kazanmanın, mal mülk sahibi olmanın ve
zekât, sadaka gibi hayırlarla bu imkânlardan başkalarını yararlandırmanın
önemli olduğuna işaret eden dinimiz bunu güzel kazanç “kesb-i tayyib” diye
nitelemiş, dünyadan el etek çekmenin sünnetten sapmak olduğu vurgulanmıştır.
Çalışma konusunda en güzel
örneğimiz Peygamber Efendimizdir. O hayatını dolu dolu yaşamış, daima çalışmış,
zamanını en verimli ve güzel şekilde değerlendirmiş, “İki günü birbirine
eşit olan zarardadır” buyurarak her günün bir önceki güne nazaran daha
verimli olması gerektiği üzerinde durmuştur. “Namaz kılınınca artık
yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah'ı çok zikredin
ki kurtuluşa eresiniz.” (Cuma; 10)
ayeti çalışmanın gerektiğini, çalışmadan kazanmanın mümkün ve doğru olmadığını,
rızkı aramaktan geri durmanın miskinlik olduğunu belirtir. Çalışıp kazanma ve
üretme peygamberi bir yoldur. Bizim için örnek olanlar da peygamberlerdir. Yüce
Allah “İşte, o peygamberler, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey
Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy.”
(En'âm; 90) buyurarak bize yolumuzu göstermiştir.
Çalışmak, üretmek, kazanmak bir
yönüyle de farzdır. Çünkü dünya düzeni çalışmaya bağlıdır. Allah, insanları
çeşitli yeteneklerle donatıp farklı maddî imkânlara sahip kılmak suretiyle
hayatın çok yönlü gelişmesine imkân vermiştir. Bu imkânları ilâhî düzene hizmet
için kullanmak ise insanın ilahi görevidir. Her varlığın kendi türüne özgü
başlıca işlevlerinden biri dünyanın imarı ise bunu yerine getirmek
mecburiyetindedir. Yeryüzünün halifesi olarak görevlendirilen insanın yeryüzünü
imar etmek ve uygarlığın geliştirilmesi yükümlülüğünü yerine getirmek bu görevi
içindedir. Çünkü dünyanın imarı ve insanlığın huzuru için yapılan her iş bir
yönüyle Allah’a haleflik sayılmaktadır. “Devler gibi eserler bırakmak için,
karıncalar gibi çalışmak gerekir.” Diyen merhum üstat Necip Fazıl bu
gerçeklerden yola çıkmıştır. Hz. Ömer “Çalışmak, en hayırlı sermayedir.”
demiştir.
Çalışmak; sıkıntıyı, kötülüğü ve
yoksulluğu uzaklaştırır. Başarının temelinde de çalışmak yatar. Çalışanlar hem
can sıkıntısından arınız, hem kötü alışkanlıklardan uzak kalır, hem de
yoksulluktan kurtulur. Hiçbir başarı tesadüfi değildir, temelinde azim ve
çalışma vardır. “Çalışanlar kötülük etmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar
ise kendilerini kötülüklerden kurtaramazlar.” der Hz. Ali.
Allah’ım! Bizlere sağlık ve
afiyetle çalışmayı nasip eyle.