Çağın felaketi İSRAF (2)
Anadolu Ajansının haber yaptığı Prof. Dr. Aziz Akgül’ün şu açıklamasıyla başlayalım.
"Dünyada gıda israfının büyüklüğü yaklaşık 1,3 milyar ton.
Dünyada 821 milyon insan ise açlık sınırında yaşıyor. 1,3 milyar ton israf
edilen gıda, 821 milyon insanı 3 defa doyurabilir. Dünya çok
büyük çelişkiler yaşıyor. Bir tarafta israf var bir tarafta ise açlık var.
İsrafın en büyük olduğu yerlerin zengin ülkeler olduğunu görüyoruz. Sadece
Avrupa ve ABD’de yapılan israf ile, yaşayan tüm aç insanlar doyabilir. Sadece
büyüklere yönelik değil, çocuklara yönelik de büyük reklam ve pazarlama
stratejileri kurgulanıyor. Bunlar ayrıca geleceğimizi de ipotek altına almak
istiyorlar. Bugün geldiğimiz noktada e-ticaret siteleri vasıtasıyla büyük bir
tüketim çılgınlığı söz konusu. İnsanlar ihtiyacı olmayan ürünleri dahi alıp
evlerinde depolamayı tercih ediyorlar.
Türkiye’de gıda israfı ile ilgili çok ciddi bir kriz yaşadığını
vurgulayan Akgül, "Serpme kahvaltı” “Açık büfe” diye bir kültür gelişti.
Ben buna görgüsüzlük kültürü diyorum. Sadece görüntüsü güzel olsun diye
masalara hiç dokunulmadan kaldırılacak ve sonrasında çöpe atılacak yiyecekler
getiriliyor. Sadece serpme kahvaltı kültüründen dolayı sadece Türkiye’de 100
milyar lira civarında bir israfa sebep olunuyor. Toplam gıda israfı ise 214
milyar liraya tekabül ediyor. Gereksiz, amaçsız, yararsız yere iş, işlem,
harcama yapmamamız lazım. Bugün evlerimizde kullandığımız; su, doğal gaz,
elektrik ile ilgili masraflarımızı yüzde 35 azaltabiliriz. Lüzumsuz bir biçimde
faturalarımızın yüksek gelmesine sebep oluyoruz." (Açık büfe kültürünün
dünyada sebep olduğu israfı, varın siz düşünün…)
Peki, insan bu dünya nimetlerinden faydalanmasın mı? Elbette
faydalansın… Ancak faydalanmanın da bir ölçü ve sınırı olmalı değimli?
Faydalanmak ayrı, boş yere sarf etmek ayrı. Faydalanırken saçıp savurmak da
cabası. Örneğin 40-50 liraya bir elbise alabilecekken, sadece marka olsun diye beş
yüz-bin liralık olanından almak. 50-60 liraya bir ayakkabı alabilecekken, marka
diye 500-1500 liralık ayakkabı tercih etmek. 50 000- 100 000 liralık otomobil
yerine yüz binlerce liralık olanını tercih etmek vs.…. Necip fazıl ne güzel
demiş:
Allah'ın on pulunu bekleyedursun on kul,
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul…
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa
Nefislerini ilah kapitalizmi din edinen Avrupalı, bizim tüketim
çılgınlığımızı körüklemek için denemedik yol bırakmıyor. Bu yollardan birisi de
uydurup moda haline getirdiği günler. Anneler günü, babalar günü, öğretmenler
günü, yaşlılar günü, engelliler günü, sevgililer günü, doğum günü vs. Şimdi bu
gibi günler nedeniyle her yıl, dünyada kaç milyar insan, kaç milyar dolarlık
cıncık-boncuk vb. hediyeler alıyor. Ki bunların çoğu faydasız ve fuzulidir.
Para babaları, bu ve benzeri yollarla, dar gelirli garibanlardan ne paralar
söğüşlemektedirler, hesabını ve takdirini siz değerli okuyuculara bırakıyorum.
Şu nasları derinlemesine bir düşünelim…
“Yiyin,
için, fakat israf etmeyin! Muhakkak ki Allah-u Teâlâ israf edenleri sevmez.” (Araf 31)
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya
haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü
saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok
nankörlük etmiştir.” (İsra 17/26-27)
“Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden
sakının!”(Buhari)
“İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.”(Bezzar)
“Resulullah
(sav) abdest alırken her bir organı üçer kere yıkadı ve: “bundan fazlası
israftır. İsraf ise şeytandandır” buyurdu.” (Zehebi, Mizanul imtihan 2/216, İbn Mace
419)
“Kıyamette herkes, şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamaz:
1- Ömrünü nasıl geçirdi?
2- İlmi ile nasıl amel etti?
3- Malını nereden, nasıl kazandı ve nerelere harcadı?
4- Cismini, bedenini nerede yordu, hırpaladı?” [Tirmizi]
Siz yemek için yaşayanlardan mısınız, yaşamak için yiyenlerden misiniz???!!!... Subheneke... Bihamdike... Esteğfiruke...