Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Eylül 2023

​Bylock, mylock… Neler oluyor?

AİHM’in “Bylock” kararı ne anlama geliyor?

Bakalım:

Anayasa’nın 90. Maddesi’nde, uluslararası sözleşmelerin iç hukukun bir parçası olduğu ve kanunlar ile uluslararası sözleşmeler arasında bir aykırılık olursa, uluslararası sözleşmelerin uygulanacağı kaydediliyor.

Yani bu madde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni Türk kanunlarından daha üstün bir noktaya yerleştiriyor.

FETÖ’cüler, Türkiye’nin kendisini bağladığı bu maddeye yaslanarak, devamının çorap söküğü gibi gelmesini bekliyorlar.

Bekliyorlar da, Türkiye, AİHM karar verdi diye yelkenleri suya indirecek değil.

(“Otorite” olarak gördükleri İsrail, BM’nin hangi kararına uymuş mesela!..)

AİHM’i biliyorsunuz, başörtülülerin eğitim özgürlüğüne “hayır” demişti, “Laikliği korumak için başörtüsü yasaklanabilir icabında” kafasıyla!

AİHM böyle.

Zulüm aygıtı!..

Türkiye, haklı olarak, AİHM’in aldığı “bylock” kararının hukuka aykırı olduğunu savunuyor.

Karara bir açıklamayla tepki gösteren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AİHM, Türk mahkemeleri tarafından yapılan yargılama sonucunda FETÖ terör örgütü üyesi olduğu tespit edilen bir kişinin yaptığı başvuruya ilişkin ihlal kararı vermiştir. AİHM kendi içtihatlarında defalarca delilleri değerlendirme yetkisi olmadığını belirttiği halde, konu FETÖ yargılamaları olunca delil değerlendirme yoluna gitmiştir.” diyor.

Karar hukuka aykırı, AİHM’in içtihatlarına aykırı, amma velâkin, Anayasamız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni Türk kanunlarından üstün bir noktaya yerleştirmiş durumda.

Avukat Ertuğrul Akar, ara sıra “Bu 90. Madde olmamalı. Egemenlik hakkımız asla sınırlandırılmamalı!” der.

Öyle ama, o iş biraz zor.

Her ne olursa olsun, kararın pratikte bir hükmü yok!..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AİHM’in, Selahattin Demirtaş’la ilgili kararı hakkında,

“Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz.” demişti.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da, “bylock” kararına tepki gösterdiği açıklamasının sonunda

“Ülkemiz ulusal mevzuata ve uluslararası yükümlülüklere uygun olarak yaptığı terörle mücadelesinde kararlılığını sürdürecektir” cümlesine yer verdi.

Yani, “Siz ne yaparsanız yapın, bu bizim beka meselemizdir, mücadeleye aynen devam edeceğiz.”

Biz, AİHM kararına tepkileri takip ederken, Sabah Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek’ten bir haber geldi:

“MİT'in 6 yılda şifrelerini kırdığı 'Garson' kod adlı mahrem sorumluya ait SD kartlarla ilgili yeni bilgilere ulaştık. Verilerde yapılan çalışmalarda, bugüne kadar FETÖ'den herhangi bir işlem görmemiş yaklaşık 3 bin kripto emniyet personelinin deşifre edildiği öğrenildi.”

Bugüne kadar herhangi bir işlem görmemiş yaklaşık 3 bin kripto emniyet personeli?

Aradan bunca yıl geçmiş, onca “mücadele” verilmiş ve bugüne kadar işlem görmemiş 3 bin kripto emniyet personelinden bahsediliyor.

Bu da haliyle, “Acaba geride kaç kişi var?” sorularını gündeme getiriyor.

X

İşte efendim, gündemde böylesine yaman tartışmalar…

Bir şeyler oluyor…

Bir yandan ABD, diğer taraftan AB sıkıştırıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi çocuk asker kullanmakla(!) suçlamış daha doğrusu iftira atmıştı!

Eş zamanlı olarak,

Avrupa Parlamentosu’nun“Türkiye’nin Avrupa’da işi yok!” özetli raporu düştü gündeme…

Sayın Cumhurbaşkanı da, “Gerekirse AB ile yolları ayırabiliriz!” çıkışıyla dikkat çekti!..

Çok net, ABD Türkiye’yi her yönden sıkıştırarak, “Eski Türkiye”ye döndürmek” istiyor.

Bunun için elindeki bütün kartları; AB, FETÖ, PKK, DAEŞ, Mezhepçi Yapılar, Kuran ve Sünnet karşıtı akımlar, içerideki bazı provokatör ırkçı unsurlar, sapkın akımlar lobisi, tarikatlara sızdırılanlar…

Bütün kartları öne sürüyor.

Aksi gibi ekonomi de sıkışık durumda ve bu sıkışıklığı aşmanın yolu olarak “dış yatırımları” özellikle batıdan gelecek yatırımları çekmek, olmazsa olmaz gibi görünüyor.

Kendisinin tek çıkış yolu olduğumuz halde, Putin’in de ayak oyunları yaptığını, sığınmacıları geri gönderme yolumuzu açacak olan Esat üzerindeki tesirini kullanmadığını daha doğrusu işimizi zorlaştıracak biçimde kullandığını görüyoruz.

Öte yandan, Ermenistan’ın serseriliklerine sahip çıkan İran’dan nasıl bir “iyilik” (!) geleceği de belli olmaz!..

Unutmadan;

Sayın Cumhurbaşkanı, BM’de ilk defa “Ailemize yönelik tehditler” meselesini de gündeme getirmişti.

Siz düşünün “Toplumsal İklim Değişikliği ile Cinsiyet Eşitliği” arasında nasıl bir bağ, bağlantı var ve Türkiye nelere mecbur edilmek isteniyor.

İstanbul Sözleşmesi neydi ve niçin kaldırıldı?

Hindistan’daki G-20 Zirvesi’nin teması malûm:

“Tek Yeryüzü, Tek Aile Tek Gelecek”.

Bu da, elbette önümüze gelecek!

X

Günler geçtikçe, “hassasiyet sahibi aydınlarımızın” yönetime “dost ikazları”nda bulunmasına çok daha fazla ihtiyaç olacak.

Öyle görünüyor.