Büyüyoruz Ama Nasıl?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz hafta 2015 yılının 3. Çeyrek büyüme oranlarını açıkladı. Üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla tahmininde, 2015 yılının üçüncü çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla %4'lük artışla 34 milyar 934 milyon TL oldu.
Peki büyümenin temelinde neler var?
Hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, bu yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, sabit fiyatlarla %3,4'lük bir artış gösterirken devletin nihai tüketim harcamasının sabit fiyatlarla %7,8 arttığını görüyoruz. Yine bu dönemde siyasi belirsizliğin de büyük etkisiyle özel yatırımlarda %0,5'lik bir azalma görülmektedir. Mal ve hizmet ihracatı %0,6 azalma gösterirken ithalatta da düşen enerji fiyatlarının büyük etkisiyle %1'lik bir azalma gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Geçtiğimiz hafta büyüme rakamlarının açıklandığı gün TCMB'de cari açık rakamlarını açıkladı. TCMB verilerinden derlenen bilgiye göre, cari işlemler açığı, ekimde geçen yılın aynı ayına göre 2 milyar 176 milyon dolar azalışla 133 milyon dolar oldu. Oniki aylık cari işlemler açığı ise 40 milyar 286 milyon dolardan 38 milyar 109 milyon dolara gerileyerek, 2010 Ekim'den bu yana gördüğü en düşük düzeye indi. Cari açık, petrol fiyatlarındaki düşük seyrin enerji faturasını aşağı çekmesiyle ekim ayında da iyileşmesini sürdürerek beklentilerin altında kaldı.
Bu büyüme rakamları bizim 2023 hedeflerine ulaşmamız için son derece yetersiz olsa da dünya genelinde özellikle de ilgili üçüncü çeyrekte (Temmuz, Ağustos, Eylül) Türkiye için siyasiz belirsizliğin en üst seviyede olduğu puslu ortamı göz önünde bulundurursak hiç de fena bir büyüme olmadığını söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz haftalarda uluslararası sistemin kabuk değiştirdiğini ve bu bağlamda belirsizliğin en üst seviyelerde yaşandığı bir dönemde olduğumuzdan bahsetmiştik. Son dönemde petrol, OPEC'in üretim tavanı uygulamasını kaldırmasının ardından piyasada arz fazlasının devam edeceği yönündeki tahminler ile Londra'da 2008 küresel finans krizinden bu yana görülmeyen seviyelere indi.
Bir yandan bu gelişme yaşanırken diğer yandan ABD Merkez Bankası FED'in 16 Aralık'ta açıklaması beklenen ve neredeyse kesin gözüyle bakılan faiz artış kararı öncesindeki piyasa gerginliği yaşanıyor. Bu gelişmeler doğrultusunda TL doğal olarak Dolar karşısında bir değer kaybına uğramaktadır.
Yazımın başında değindiğim üzere dünyada bu kadar kaos ve stres dönemi yaşanırken Türkiye ekonomisinin 7 Haziran u2013 1 Kasım dönemini de içerisine alan siyasi belirsizlik döneminde beklentilerin üzerinde bir performans göstererek %4 oranında büyümesi 2015 yılının ilk 3 çeyreğine göre tüm uluslararası finans kurumları, kredi derecelendirme kuruluşları, hatta IMF'yi bile ters köşe yaptı diyebiliriz.
Mümkün mertebe çuvaldızı kendimize batırma taraftarıyım. Büyümemizin beklentilerin üzerinde olması güzel ancak özel tüketim ve devlet harcamaları ile büyümekten çok özel yatırımların artış göstermesi, büyümesi gerekmektedir. Bunun için meclisin bir an önce gerekli hamleleri yapması ve hayata geçirmesi elzemdir.