Buyur buradan yak…
Ana Muhalefetin Olağan Kurultayı, geçtiğimiz aylarda yapıldı malumunuz. Genel Başkanın Kurultayda, iç ve dış siyasete dair yaptığı konuşma, bana göre en dikkat çekici bölümüydü… Özellikle araştırmalarımla da ilgili İKİ HUSUS vardı ki, duyduğumda hayretler içerisinde kalmaktan kendimi alamadım. Neydi onlar derseniz? Genel Başkanın; “İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin olacağı ve bölgemizde huzur, barış, istikrar, oluşturmayı hedefleyen, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulacak... Ortadoğu’ya barışı, huzuru getireceğiz…” sözleriyle başlayalım o halde. Evvela şunu belirtmeliyiz ki, bölgeyi tam olarak çözemeyen, büyük resmi göremeyen yahut günlük yaşayıp bu tür konuları düşünmeyenler için, güzel bir proje olduğunu söyleyebiliriz. Haklarını yemeyelim! Sonuçta bu da bir FİKİRDİR ve saygı duyulmalıdır.
Ama gelin görün ki KAZIN AYAĞI, hiçte öyle değil maalesef…
Çünkü neredeyse 10. senesine girecek Suriye savaşında, KAÇ DEĞİŞİK AKTÖRÜN
bulunduğunu zikretmeye gerek yok sanırım. Amerika’sından, Fransa’sına,
Rusya’sından, Körfez Ülkelerine kadar, yedi düvelin boy gösterdiği şüphesiz.
Yine aynı aktörlerce DESTEKLENEN DEAŞ, PKK/YPG ve HTŞ… gibi irili ufaklı
örgütler de cabası. İlaveten Suriye’nin KAÇ STRATEJİK BÖLGEYLE (Akdeniz,
Afrika, Ortadoğu… vb.) bağlantılı olduğunu ve buralarda ÇIKARI BULUNAN KAÇ ÜLKE
bulunduğunu da eklemekte yarar var. Benzer durum Irak içinde geçerli... Keza
emperyalist çetenin, elini on yıllardır üzerinden çekmediği ve herkesin
“bölünme ihtimalini” açıkça seslendirdiği bir ülkeden bahsediyoruz. Tabi bir de
İran söz konusu. Küresel elitlere göz kırpan, “PERS İDEOLOJİSİ” peşinde
koşturan, “Şİİ HİLALİ” adına ise kimseyi sallamayan bir devlet profili…
Şimdi soruyoruz….! Adı geçen ülkelerde, çıkarları bulunan
onlarca unsura, istediğini vermeden nasıl sulh sağlayacaksınız? Yoksa bu
devletler sizi çok mu seviyorlar ki, çıkarlarını bir tarafa bırakıp buraları
terk edecekler? Peki, bırakınız şimdiyi, Suriye, İran ve Irak’la ilişkilerimiz
iyiyken bile, PKK’yı desteklemekten niçin hiç geri durmamışlardı…? Yapmayın!
Eğri oturup doğru konuşalım… Sorunun; dış etkilere kapalı veya tek çıkar
merkezli seyretmediği, bugün çocukların dahi idrakinde. Türkiye dışında bölgede
ayakta duran, samimi ve ilkeli, bir devlet mi kaldı sanki? Şayet öyle olursa,
hemen bölgesel, MUKAVEMETLİ bir birliktelik sağlanmalıdır elbette. Lakin değil
ne yazık ki... O yüzden tüm bunları göz ardı edip yine de OBİT’i yapacağınızı
sanıyorsanız, “DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE
GÖRSÜN” misali bir sonucu olacağını söylemek çokta ütopik sayılmaz.
***
Bir diğer husus da Genel Başkanın; "Kürt sorununu
çözeceğiz" vaadi temelinde biçimleniyor tabi ki. “Ne var bunda” demeyin
sakın. Ülkemizde Kürt sorunumu kaldı Allah aşkına…! Nitekim herkes gibi Kürt
kardeşlerimizde istedikleri kamu kuruluşunda görev alabiliyor, ticari
faaliyette bulunabiliyor, dillerini serbestçe kullanabiliyor, kültürlerini
yaşayabiliyor ve ayrım yapılmaksızın Devletin tüm hizmetlerinden
faydalanabiliyorlar. Hatta kendi dillerine özel, televizyon kanalları bile
mevcut. Eğer burada kast edilen başka bir şeyse, “GEREKİRSE BALDIRAN ZEHİRİ
İÇERİM” diyen bir Başkan’a, o dönem neler söyledikleri hala zihinlerimizdeki
tazeliğini koruyor. Kaldı ki “silah bırakmak ve bıraktıkları silahları gömmek”
koşuluyla başlatılan “Barış Sürecinde”, PARTİLERİNİN TAKINDIĞI TAVIR ayan beyan
ortada…
Hal böyle olunca kafamıza DELİ SORULAR takılmıyor değil.
Mesela 2018’de ki Seçim Beyannamelerindeki gibi, “Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartını hayata geçirmeyi mi düşünüyorlar” diye sormadan edemiyor
insan. Zira K. Irak’ta ki bir televizyona konuşan ESKİ VEKİLLERİNİN, “Kürt
sorunu ile ilgili bir rapor hazırladığını, raporda Avrupa Yerel Yönetim
Özerklik Şartnamesi'ndeki ŞERHLERİN KALDIRILMASININ da bulunduğunu” söylemesi
manidar. Yanlış anlaşılmasın sakın! Biz sadece konuştuklarından ve Seçim
Beyannamelerine girenlerden, bir AKIL YÜRÜTÜYORUZ. Ama şayet öyleyse bunun çok tehlikeli bir
yola evirilmeyeceğini kimse iddia edemez. Yoksa Türkiye’nin, Avrupa Yerel
Yönetim Özerklik Şartnamesi’ndeki bazı maddeleri, ÜNİTER YAPISINA uygun
görülmeği için ŞERH koyduğu aşikâr. Tıpkı bir takım Avrupa Konseyi Üyesi
ülkenin yaptığı gibi yani. Çünkü söz konusu ülkeler; “özerklik” meselesinin,
ileride TOPLUMSAL BÜTÜNLÜĞÜ zedeleyeceğinde hemfikirler. Nasıl mı? Örneğin eski
Diyarbakır Belediye Başkanı Kışanak’ın; “demokratik özerklikle, bölgede üretilen
enerjiden, yerel yönetimlere pay verilmesi” söylemini ne çabuk unuttunuz…
Unutmadınız mı? O zaman tüm Solcu Vatanseverler, Milliyetçiler, Muhafazakârlar…
buna ne diyecek, çok merak ediyorum… Ses verin hadi…