Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3010.30
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Eylül 2020

Buyur buradan yak…

Ana Muhalefetin Olağan Kurultayı, geçtiğimiz aylarda yapıldı malumunuz. Genel Başkanın Kurultayda, iç ve dış siyasete dair yaptığı konuşma, bana göre en dikkat çekici bölümüydü… Özellikle araştırmalarımla da ilgili İKİ HUSUS vardı ki, duyduğumda hayretler içerisinde kalmaktan kendimi alamadım. Neydi onlar derseniz? Genel Başkanın; “İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin olacağı ve bölgemizde huzur, barış, istikrar, oluşturmayı hedefleyen, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulacak... Ortadoğu’ya barışı, huzuru getireceğiz…” sözleriyle başlayalım o halde. Evvela şunu belirtmeliyiz ki, bölgeyi tam olarak çözemeyen, büyük resmi göremeyen yahut günlük yaşayıp bu tür konuları düşünmeyenler için, güzel bir proje olduğunu söyleyebiliriz. Haklarını yemeyelim! Sonuçta bu da bir FİKİRDİR ve saygı duyulmalıdır.

Ama gelin görün ki KAZIN AYAĞI, hiçte öyle değil maalesef… Çünkü neredeyse 10. senesine girecek Suriye savaşında, KAÇ DEĞİŞİK AKTÖRÜN bulunduğunu zikretmeye gerek yok sanırım. Amerika’sından, Fransa’sına, Rusya’sından, Körfez Ülkelerine kadar, yedi düvelin boy gösterdiği şüphesiz. Yine aynı aktörlerce DESTEKLENEN DEAŞ, PKK/YPG ve HTŞ… gibi irili ufaklı örgütler de cabası. İlaveten Suriye’nin KAÇ STRATEJİK BÖLGEYLE (Akdeniz, Afrika, Ortadoğu… vb.) bağlantılı olduğunu ve buralarda ÇIKARI BULUNAN KAÇ ÜLKE bulunduğunu da eklemekte yarar var. Benzer durum Irak içinde geçerli... Keza emperyalist çetenin, elini on yıllardır üzerinden çekmediği ve herkesin “bölünme ihtimalini” açıkça seslendirdiği bir ülkeden bahsediyoruz. Tabi bir de İran söz konusu. Küresel elitlere göz kırpan, “PERS İDEOLOJİSİ” peşinde koşturan, “Şİİ HİLALİ” adına ise kimseyi sallamayan bir devlet profili…

Şimdi soruyoruz….! Adı geçen ülkelerde, çıkarları bulunan onlarca unsura, istediğini vermeden nasıl sulh sağlayacaksınız? Yoksa bu devletler sizi çok mu seviyorlar ki, çıkarlarını bir tarafa bırakıp buraları terk edecekler? Peki, bırakınız şimdiyi, Suriye, İran ve Irak’la ilişkilerimiz iyiyken bile, PKK’yı desteklemekten niçin hiç geri durmamışlardı…? Yapmayın! Eğri oturup doğru konuşalım… Sorunun; dış etkilere kapalı veya tek çıkar merkezli seyretmediği, bugün çocukların dahi idrakinde. Türkiye dışında bölgede ayakta duran, samimi ve ilkeli, bir devlet mi kaldı sanki? Şayet öyle olursa, hemen bölgesel, MUKAVEMETLİ bir birliktelik sağlanmalıdır elbette. Lakin değil ne yazık ki... O yüzden tüm bunları göz ardı edip yine de OBİT’i yapacağınızı sanıyorsanız, “DOSTLAR ALIŞ VERİŞTE GÖRSÜN” misali bir sonucu olacağını söylemek çokta ütopik sayılmaz.

***

Bir diğer husus da Genel Başkanın; "Kürt sorununu çözeceğiz" vaadi temelinde biçimleniyor tabi ki. “Ne var bunda” demeyin sakın. Ülkemizde Kürt sorunumu kaldı Allah aşkına…! Nitekim herkes gibi Kürt kardeşlerimizde istedikleri kamu kuruluşunda görev alabiliyor, ticari faaliyette bulunabiliyor, dillerini serbestçe kullanabiliyor, kültürlerini yaşayabiliyor ve ayrım yapılmaksızın Devletin tüm hizmetlerinden faydalanabiliyorlar. Hatta kendi dillerine özel, televizyon kanalları bile mevcut. Eğer burada kast edilen başka bir şeyse, “GEREKİRSE BALDIRAN ZEHİRİ İÇERİM” diyen bir Başkan’a, o dönem neler söyledikleri hala zihinlerimizdeki tazeliğini koruyor. Kaldı ki “silah bırakmak ve bıraktıkları silahları gömmek” koşuluyla başlatılan “Barış Sürecinde”, PARTİLERİNİN TAKINDIĞI TAVIR ayan beyan ortada…

Hal böyle olunca kafamıza DELİ SORULAR takılmıyor değil. Mesela 2018’de ki Seçim Beyannamelerindeki gibi, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını hayata geçirmeyi mi düşünüyorlar” diye sormadan edemiyor insan. Zira K. Irak’ta ki bir televizyona konuşan ESKİ VEKİLLERİNİN, “Kürt sorunu ile ilgili bir rapor hazırladığını, raporda Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartnamesi'ndeki ŞERHLERİN KALDIRILMASININ da bulunduğunu” söylemesi manidar. Yanlış anlaşılmasın sakın! Biz sadece konuştuklarından ve Seçim Beyannamelerine girenlerden, bir AKIL YÜRÜTÜYORUZ. Ama şayet öyleyse bunun çok tehlikeli bir yola evirilmeyeceğini kimse iddia edemez. Yoksa Türkiye’nin, Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartnamesi’ndeki bazı maddeleri, ÜNİTER YAPISINA uygun görülmeği için ŞERH koyduğu aşikâr. Tıpkı bir takım Avrupa Konseyi Üyesi ülkenin yaptığı gibi yani. Çünkü söz konusu ülkeler; “özerklik” meselesinin, ileride TOPLUMSAL BÜTÜNLÜĞÜ zedeleyeceğinde hemfikirler. Nasıl mı? Örneğin eski Diyarbakır Belediye Başkanı Kışanak’ın; “demokratik özerklikle, bölgede üretilen enerjiden, yerel yönetimlere pay verilmesi” söylemini ne çabuk unuttunuz… Unutmadınız mı? O zaman tüm Solcu Vatanseverler, Milliyetçiler, Muhafazakârlar… buna ne diyecek, çok merak ediyorum… Ses verin hadi…