Büyüme ve Enflasyon
Türkiye ekonomisi 2022 yılının ilk çeyreğinde (ocak, şubat, mart ayları) bir önceki yılın aynı dönemine göre %7,3 oranında büyüdü.
Detaylara
bakıldığı zaman inşaat sektörü hariç tüm sektörlerde önemli büyüme oranları
göze çarpıyor.
İnşaat
sektöründe maliyet artışının etkisiyle küçük ölçekli müteahhitlerin, yani bir
dönem inşaatın yüksek kazanç getirmesi sebebiyle asıl işlerini bırakıp inşaat
sektörüne yönelenlerin piyasadan çekilmesiyle beraber üretimin azaldığını
söylemek mümkün. Bunun yanında tedarik zincirinin bozulması sebebiyle yurt dışı
talebin arttığı bu dönemde hükümetin politikasıyla beraber bir dönem inşaatta
olduğu gibi sanayiye yönelimin artması da etkili elbette.
Büyüme
verisini biraz daha yakından incelediğimizde hanehalkı tüketim harcamalarının
yüksek olduğunu görebiliyoruz. Hanehalkı tüketimi (fiyatların artmadığı
varsayımıyla) bir önceki yılın aynı dönemine göre %19,5 oranında artmış
görünüyor.
Bunun
dışında ihracattaki artışın büyümeye önemli katkı sağladığını da görüyoruz.
Aynı zamanda yatırımlarda az da olsa bir artış yaşandığı görülmekte.
İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi
Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın birinci çeyreğinde %35,5 iken bu oran
2022 yılında %31,5 oldu. Bu da sabit gelirlilerin büyüme içindeki payının
azaldığını gösteriyor. Yani işletmeler kârını artırırken çalışanlar bu
büyümeden payını alamıyor.
Büyüme verilerinde de görüldüğü üzere Türkiye’de
hanehalkı tüketimi oldukça yüksek seviyelerde. İç piyasadaki bu yüksek talep,
enflasyonun en önemli nedenlerinden biri olarak söylenebilir. Çünkü literatüre
göre enflasyonun en önemli iki nedeni vardır. Biri maliyet diğeriyse taleptir.
Maliyet enflasyonu herkesçe malum. Bir malın maliyeti arttığı zaman bu fiyata
yansıtılır ve fiyatlarda artış meydana gelir. Aynı şekilde piyasada talep arzın
üzerindeyse bu da piyasada fiyatların yükselmesine neden olur. Nitekim herkes
bilir ki satılamayan malın fiyatını düşürülür. Maliyetlerinin artması
durumundaysa en kötü ihtimalle fiyat artışı yapmaz veya çok mecbur kalırsa
asgari düzeyde artırır. Ancak iç piyasada talep oldukça yüksek. Hanehalkı
tasarruf etmeyi azaltıp paranın döviz, altın, faiz/kâr payı gibi finansal
yatırım araçlarıyla enflasyon karşısında reel anlamda değer kaybetmesindense harcamayı
tercih ettiğini görüyoruz.
TÜİK enflasyon oranı tüm Türkiye’yi ve yüzlerce
ürünü içine alan bir sepetten oluşuyor. Ürün bazlı bakıldığında bazı ürünlerde fiyat
artışları TÜFE’nin çok daha üzerinde gerçekleşiyor. Hanehalkı da işletmeler de
paralarını mal almaya yönlendiriyor. Özellikle işletmelerin hammadde stoklarını
artırdıklarını görebiliyoruz. Tedarik zincirinin bozulması ve yüksek enflasyon
sebebiyle hammadde stoklamalarına yönelim ithalatın da artmasına neden oluyor.
Geçen hafta açıklanan bir diğer önemli veri de
enflasyon... Mayıs ayında TÜFE bir önceki yılın aynı ayına göre %73,50 oranında
artarken aylık bazda %2,98 seviyesinde arttığını görüyoruz.
Döviz kurundaki artışla beraber fiyatların hızla
arttığı aralık ayında %13,58 seviyesinde olan aylık TÜFE ocak ayında %11,10
seviyesine gerilemişti. Döviz kurundaki görece dengelenmeyle beraber şubat
ayında %4,81 seviyesine kadar gerileyen aylık enflasyon 24 Şubatta Rusya’nın
Ukrayna’yı işgal girişimi sebebiyle artan enerji fiyatlarına paralel olarak mart
ayında önce %5,46’ya nisan ayında da %7,25’e yükseldi. Havaların ısınması, yaz mevsiminin
yaklaşması, kışın yağışların bol olmasıyla beraber rekoltenin yüksek olması
nedeniyle özellikle sebze ve meyve fiyatlarındaki azalış ve gıdanın sepet
içindeki ağırlığının yüksek olması, mayıs ayında aylık bazda enflasyonu %2,98
seviyesine düşürdü.
1 Haziran itibariyle geçerli olan doğalgaz ve
elektrik zamlarının aylık enflasyonda %0,8 puanlık etkisi olacağı hesaplanıyor.
Benzin, mazot, lpg, elektrik, doğalgaz gibi enerji girdilerindeki fiyat artışı
enflasyonun yükselmesine neden olacaktır. Ancak yaz mevsimi sürecinde meyve
sebze gibi ağırlığı yüksek olan maddelerin fiyatlarındaki düşüş eğilimi devam
ederse enflasyonda aylık bazda düşüşler görülebilir. Bu da yıllık enflasyonu
aşağı çekmeye başlayacaktır.
Fiyatların artışından en çok sabit gelirliler
olumsuz etkileniyor. Ciro verilerine ve sektörel güven endeksine bakıldığında
iş dünyasının enflasyonist dönemden olumlu etkilendiklerini görebiliyoruz.
Fiyat artışlarıyla beraber kâr artışları iş dünyasının lehine bir şekilde
işliyor. Toplumsal refahı artıracak olan iş dünyasındaki kâr artışının
çalışanlarla paylaşılmasıdır.