Büyüme Oranlarına Bir de Böyle Bakalım
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi 2020 yılında bir önceki yılın aynı ayında göre %1,8 büyüdü.
Büyümenin altında yatan sebeplere bakıldığında finans
ve sigorta faaliyetleri toplam katma değerinin %21,4; bilgi ve iletişim
faaliyetlerinin %13,7; tarım sektörünün %4,8; kamu yönetimi, eğitim, insan
sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetlerinin %2,8, gayrimenkul faaliyetlerinin
%2,6, diğer hizmet faaliyetlerinin %2,5 ve sanayi sektörünün ise %2,0
büyüdüğünü görüyoruz. Bununla birlikte mesleki, idari ve destek hizmet
faaliyetlerinin %5,2, hizmetler sektörünün %4,3, inşaat sektörünün ise %3,5
küçüldüğünü görüyoruz.
2020 yılının son çeyreğinde Türkiye ekonomisi
uygulanan birçok kısıtlamaya göre bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %5,9 bir
önceki çeyreğe göre ise %1,7 oranında büyüdü. 2020 yılının üçüncü çeyreğini
içeren temmuz, ağustos ve eylül aylarında kısıtlamaların uygulanmadığı ve yılın
son çeyreğinde kasım ve aralık aylarında kısıtlamaların uygulandığını
düşünürsek Türkiye’nin kendine has dinamiklerinin olduğunu söyleyebiliriz.
2020 yılında birçok kısıtlamaya rağmen tüketim
harcamalarının %3,2 oranında arttığını görüyoruz. Burada özellikle belirtilmesi
gereken bir husus var ki o da büyüme oranlarının fiyat artışlarından
arındırıldığı hususudur. Yani fiyatların hiç değişmediği bir ortamda
gerçekleşen büyümedir. Mevcut fiyatların değiştiği yani cari fiyatlarla büyüme
oranlarına bakıldığında ise Türkiye ekonomisinin 2020 yılında bir önceki yıla
göre %16,8 büyüdüğü görülmektedir.
Küresel salgın 2019 yılında Çin’de başlamış olsa da
özellikle 2020 yılının ilk aylarında salgının merkezi Avrupa ülkeleri olmuştu.
Bu ülkeler Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olması dolayısıyla Türkiye’nin
ihracatını olumsuz etkiledi. 2020 yılında mal ve hizmet ihracatı %15,4 oranında
azalırken özellikle altın ithalatı sebebiyle genel ithalatın %7,4 oranında
arttığını görüyoruz.
Türkiye ekonomisi salgın yılında büyüme gösteren iki
ülkeden biri oldu. 2018 yılında yaşanan kur operasyonu sonrasında 2019 yılında
çok fazla büyüme gösterilememesi sebebiyle baz etkisinin de bunda katkısı oldu.
Ancak Türkiye ekonomisinde son dönemde sanayi büyümesi oldukça ön plana
çıkıyor. Kısıtlamaların büyük oranda azaltıldığı haziran ayı sonrasında sanayi
üretim endeksinin hızlı bir büyüme gösterdiğini görebiliyoruz.
Sanayi üretimi haziran ayında yıllık %0,1 oranında
büyürken temmuz ayında %4,5, ağustos ayında %10,4, eylül ayında %8,1, ekim
ayında %10,2, kasım ayında %11 ve aralık ayında %9 oranında büyüme gösterdi.
Sanayi üretim endeksi için belirtilmesinde fayda olan bir husus da Aylık Sanayi
Üretim Soru Formu işyerleri tarafından web tabanlı uygulama üzerinden
girilmektedir. Anket kapsamında olmayan işyerleri için Gelir İdaresi Başkanlığı
verilerinden hesaplanan ciro bilgileri kullanılmaktadır. Yani örneklem sanayi
işletmelerinden alınan verilerle birlikte örneklem dışı veriler birlikte
değerlendirilmektedir ve neredeyse tam sayıma yakın bir sonuca ulaşılmaktadır.
Tüm bunlara paralel olarak perakende satış
endekslerine baktığımızda haziran ayında perakende satış hacmi bir önceki yılın
aynı ayında göre %0,8 oranında azalırken temmuz ayında %11,9, ağustos ayında
%5,8, eylül ayında %7,8, ekim ayında %12, kasıma ayında %11,9 ve aralık ayında
%0,6 oranında arttığını görüyoruz. Yine aynı şekilde perakende satış endeksi
verilerinde de belirtmek gerekir ki hacim ölçümü, fiyat etkilerinden
arındırılarak elde edilmektedir. Yani fiyat artışlarının olmadığı, fiyatların
değişmediği varsayımı ile gerçekleşen büyüme oranlarıdır. Bununla birlikte
perakende satış endeksi verilerinde örneklem değil tam sayım kullanılmaktadır.
Yani perakende sektörünün tamamında yaşanan büyüme veya küçülmeyi net bir
şekilde göstermektedir.
2020 yılında yaşanan ve küresel çaplı kapanmaların
olduğu salgın sebebiyle ekonomi de büyük ölçüde etkilendi. Özellikle küçük
esnaf diye tabir edilen ve hizmet sektörünün önemli derecede etkilendiğini
söylemek mümkündür. Ancak bununla birlikte sanayi ve market kesiminin de bu
süreçte olumlu etkilendiğini görebiliyoruz.
Veriler bize genel ile ilgili bilgiler verir. Ayrıntılarda neler olduğunu görebilmek için daha yakından bakmak gerekir. Genele baktığımız zaman olumlu verilerin olduğunu görebiliyoruz. Ancak yaşanan olumsuzlukları da görmezden gelemeyiz. 1 Mart itibariyle geçilen kısmi normalleşme süreciyle birlikte biraz daha toparlanma yaşanabileceğini söylemek mümkün. En kısa zamanda tamamen normalleşmek ümidiyle...