Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2993.90
BIST 100
9394.32
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Aralık 2022

Büyüme, enflasyon, asgari Ücret

Seçim süreci yaklaştıkça ekonomi üzerinden yapılan yorumlar da giderek artıyor.

Ekonomiyi sadece ekonomik meseleler perspektifinden değerlendirmek eksik kalır. Bu eksiklik de yanlış sonuçlara ulaşılmasına neden olur.

Ekonomiyle ilgili günümüzde en çok konuşulan ve bizi doğrudan etkileyen konulardan biri şüphesiz ki enflasyon meselesi. Bu sorunun çözülmesi biraz zaman alacak. Mesele küresel bir hâldeyken çözümü sadece yerel politikalarla olamaz.

Enflasyon, faiz, döviz kuru ilişkisi üzerine birçok makale ve tez yazılmıştır. Ancak bu çalışmaların genellikle liberal iktisadi doktrinler çerçevesinde yapıldığını unutmamak gerekir. Günümüzde liberalizmden giderek uzaklaşan bir dünya olduğunu, yeni bir sistem arayışı içinde olunduğunun farkında olunmalı.

ABD ve Avrupa özelinde yapılan bilimsel araştırmalar o ülkeleri rahatlıkla temsil edebilirken diğer ülkeler için aynı durum geçerli olmayabilir. Çünkü aynı olaya farklı toplumlar farklı tepkiler gösterebilir. Bu nedenle Türkiye günümüzde birçok ülkeden ayrı politikalar izleyerek hedefe ulaşma yöntemi izliyor.

Uygulanan belki de en önemli politikalardan biri şüphesiz ki üretimin artırılması konusunda atılan adımlar olmuştur. Özellikle Organize Sanayi Bölgesi (OSB) sayısındaki artış ve içindeki işletme sayısındaki artış istihdam artışını destekleyen belki de en önemli adımlardan biri olmuştur. Altyapı yatırımları, ihracatı destekleyici dış politika ve ekonomi politikaları olmasa fabrika sayısı da artmaz, üretim de yatırım da artmaz.

2002 yılında 140 OSB'nin olduğu Türkiye'de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından kuruluş onayı verilen OSB sayısı 345, Tarım ve Orman Bakanlığının kuruluş onayı verdiği 34 tarım ihtisas OSB de dâhil edildiğinde toplam OSB sayısı 379'a yükseldi. Artan OSB demek yeni yatırım alanları, istihdam artışı, üretim artışı anlamına gelir.

Üretim artışı büyümenin artması anlamına gelir. Ancak günümüzde büyüme konusunda bazı problemler yaşadığımız da görmezden gelinmemeli. TÜİK’in açıkladığı 2022 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerine göre Türkiye ekonomisi bir önceki çeyreğe göre %0,1 oranında küçülürken bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,9 oranında büyüdü.

Çeyreklik bazda küçülmemizin en önemli nedenlerinden biri yaşanan küresel enflasyon sebebiyle Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan ABD ve AB ülkelerinin faiz artırmak suretiyle talep daraltma politikası uygulaması. Bir diğeri de Türkiye’de her ne kadar faizler indirilse de kredi musluklarının kısılması. Çünkü bankalardan TL kredisi alarak dövize talebi artıran işletmeler sebebiyle kredi verilme yöntemi değiştirilmiş, proje bazlı kredi verilmeye başlanmıştı.

Büyümeyle ilgili bir diğer önemli problem de GSYİH içindeki iş gücü ödemelerinin payındaki azalmanın devam etmesi. İşletmeler büyürken kârlılıkları artmakta ancak çalışanlarıyla bölüşmeye yanaşmadıklarına şahit oluyoruz. Kârlılıkların yeni yatırımlara da yönelmediği yatırımların artmadığı gibi azalmasından anlaşılıyor.

Büyümenin kaynakları enflasyonun artış nedenlerinden birini de açık bir şekilde ortaya koyuyor. Büyümeyi destekleyen en önemli faktör hanehalkı tüketiminin artarak devam etmesi. Talep azalmayıp arttıkça fiyat artış hızı yavaşlamaz. Enflasyon verilerinde de görülüyor.

Önümüzdeki aylarda yıllık enflasyonda azalma görülmesi beklenirken bu beklentinin en büyük nedeni güçlü bir baz etkisi olacak olmasıdır. Yani, enflasyon verilerine bakıldığında bir önceki yılın aynı ayına göre ve bir önceki aya göre açıklandığı için bir önceki yılın aynı ayında bu aylara göre görece daha yüksek fiyatlarla kıyaslanacak. Örnek vermek gerekirse; 2021 yılı Ekim ayında 100 TL olan ürünün fiyatı Kasım ayında 120 TL, Aralık ayında 150 TL’ye yükselmiş olsun. Aynı ürünün 2022 yılının Ekim ayında fiyatı 190 TL, Kasım ayında 195 TL, Aralık ayında da 200 TL olmuş olsun. Ekim ayında %90 seviyesinde yıllık bir artış görünürken Kasım ayında %62,5 Aralık ayında ise %33,3’lük bir yıllık enflasyon artışı olduğunu görürüz. 2022 yılının aynı aylarında da aylık olarak fiyatlar artsa da bir önceki yılın aynı aylarında göre daha az artış olduğu da söylenebilir.

Fiyat artışları devam ederken sabit gelirlilerin büyüme içindeki payı azalıyor. İşletmeler kârlılıklarını artırırken sabit gelirliler enflasyon sebebiyle ekonomik problemler yaşıyor. Asgari ücret artışı konusunun tartışıldığı bugünlerde asgari ücret artışının fiyat artışlarına yansıtılmasının önüne geçilecek politikaların faaliyete geçirilmesi gerektiği daha önemli bir hâle gelmelidir.