Büyük Türkiye'nin Manevi Önderlerini Unutmayacağız
Onlar zor zamanların, çileli yılların, kahırlı devirlerin insanlarıydı. İnançlarından dolayı acılar çektiler, sürgünlere gittiler, hapislere atıldılar, zindanlarda yattılar, türlü eziyetlere, akla hayale gelmedik işkencelere tabi tutuldular. Yine de hiç biri devletine isyan etmedi, bazı icraatlarına katılmasalar da hüküm sürenlere kafa tutmadı. Hep müspet hareket ettiler, asayişi ihlal etmediler, sevenlerine de devamlı olarak sükuneti ve itidali tavsiye ettiler. Tevekküle sarıldılar ömür boyu, kadere boyun eğdiler. Gece gündüz çalışarak hayırlı nesiller yetiştirdiler. Ve sonunda ahlaklı, faziletli inançlı gençleri hazırlayıp vatan sathına yolladılar. Bugün hepimizin iftihar ettiği kutlu gençlik, işte bu maneviyat önderlerinin ve inanç rehberlerinin yetiştirdiği nesillerdir. Bugün kimilerinin güvenmediği bu gençler, 15 Temmuz 2016'da vatanına sahip çıkan, dışarıdaki düşman devletlerine ve içerideki ihanet örgütlerine karşı koyan yiğit alperenlerdir. Aziz vatanı için, kutsal bayrağı için, mübarek ezanı için kanını döken, şehit düşen ve gazi olan gençliktir. Bu gençliğin hocalarını yetiştiren abide şahsiyetler arasında her zaman rahmetle andığımız, şükranla yad ettiğimiz Abdülaziz Bekkine, Abdülhakim Arvasi, Alvarlı Efe Hazretleri, Bediüzzaman Said Nursi, Hacı Hasan Efendi, Hüseyin Hilmi Işık, Kenan Rifau00ee, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Mehmed Zahid Kotku, Muhammed Raşid Erol, Osman Hulusi Efendi, Süleyman Hilmi Tunahan ve Muzaffer Özak gibi abide şahsiyetleri unutmak mümkün mü? Bugün yürünen aydınlık yollarda görünen nuranu00ee izler, her zaman doğru istikametlere doğru olmuştur.
Herbiri birer ışıldak olup yol gösterdiler, kutlu hedefleri işaret ettiler, gelecek güzel günlere hazırladılar ve bugünkü Türkiye'yi birlikte inşa ettiler. Yolları, tarzları, üslupları farklıydı ama hepsi de İslam'ın birer bendesi olup hakikatleri bıkmadan usanmadan anlattılar. Bugün ülkemizde yaşanan bunca güzellikte emekleri çoktur. Vicdanların hür olmasında gayretleri, göz kamaştıran ülkemizin, büyüyüp gelişmesinde alın terleri ve göz nurları vardır.
MÜTEFEKKİRLER DE UNUTULAMAZ
Türkiye'nin bugün bir dünya gücü olmasında, manevi kalkınma kadar maddi refahın da artmasında geniş ufuklu mütefekkirlerin de hakkı ödenemez. Onlar da hocalarından devşirdikleri hikmetleri talebelerine birer fikir, sanat, edebiyat ve kültür sofrası kurarak anlattılar. Büyük medeniyetin kutlu öncüleri, ulu davanın taşıyıcıları ve irfan köprüleri oldular. Yaptıkları konuşmalar ile, yazdıkları eserler ile dünyaya nizam getiren aziz milletin sözcülüğünü üstlendiler. Ruh dünyamızın, fikir ve inanç alemimizin işaretçileri oldular. Ecdadımızın büyüklüğünü hallerinden öğrendik, eserlerinden belledik. Bu mütefekkirler, alimler, sanatkarlar, kalem erbabı ve gönül insanları arasında Ahmed Arvasi, Ahmet Kabaklı, Ali Fuad Başgil, Ali Ulvi Kurucu, Arif Nihat Asya, Cemil Meriç, Erol Güngör, Fethi Gemuhluoğlu, Kemal Tahir, Mahir İz, Mehmed u00c2kif Ersoy, Münevver Ayaşlı, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Osman Yüksel Serdengeçti, Samiha Ayverdi, Süheyl Ünver, Şefik Can, Yahya Kemal Beyatlı, Ziya Nur Aksun da vardı. Dünya zevklerini öteleyen, alınları her zaman terli, düşünceleri ışıltılı bu ruh mimarları, büyüyen ve yükselen Türkiye'nin önünü açıp gençliğe ümit oldular, halka moral verdiler. Çalışıp çabaladılar ve gelecek nesiller için yol açtılar. Bakmayın ezelu00ee bedbinlere, ebedu00ee karamsarlara, her zaman ümitsiz ve moralsiz duranlara! Türkiye çift kanatlı bir kuş gibi semaya doğru süzülüyor. Yollar, köprüler, tüneller ve havaalanlarıyla maddi kalkınmayı şahlandırarak dünyanın gözlerini kamaştırırken, kıskançlık damarlarını da kabartıyor. Öte yandan geleceğe ümitle bakan, aşkla şevkle çalışıp kendisini iyi yetiştiren pırıl pırıl bir gençlik geliyor. Bazı çevrelerin hiç güvenmediği ama milletimizin büyük ekseriyetinin itimadını kazanmış olan bu asu00eel ve olgun gençlik, inançlı yürekleriyle, azimli duruşlarıyla büyüklerinden dua ve destek alıp mukaddes yürüyüşlerine devam ediyorlar.
Türkiye, çetin kışlarını geçirdi. Amansız fırtınalar, korkunç rüzgarlar, zemheri soğukları artık gerilerde kaldı. Milletimizin gönül tahtında ve yürek bahtında bir bahar doğuyor. İslam alemine, mazlum milletlere ümit olan büyük Türkiye'mizin arkasında ulu maneviyat önderleri, mefkure sahibi mütefekkirler var. Önde ise kararlı, gözünü budaktan sakınmayan, cesur bir nesil bekliyor. İsimleri saygıyla anılan bu gönül sultanlarını samimiyetle sevenler, onların açtığı doğru yollarda yürümek isteyenler, şüphelerini itip, tereddütlerini atıp, korkularını yenip yeni ve büyük Türkiye'nin mensubu olmakla iftihar etmeliler.
Ben ümidimi hiç yitirmedim. Ekilen tohumların meyveye durduğunu görenlerdenim. Büyük medeniyet yolculuğunun coşkuyla devam ettiğine şahit olanlardanım. Kutlu Nebi'nin, Yüce Peygamberin bize gösterdiği yolun giderek genişlediği aşikar. Doğu Türkistan'dan Filistin'e, Bosna'dan Şam'a, Kırım'dan Kerkük'e, Bağdat'tan Arakan'a kadar büyük gönül coğrafyamızın büyüdüğüne inanıyorum. Yeryüzündeki bütün mazlum, mağdur ve masum insanların gözü bizde. Güvendikleri ülke Türkiye'dir. Öyleyse gam da yok, kasavet de. "Kökü mazide olan", geçmişinden güç ve işaret alan kutlu bir nesil geliyor ve dünyaya haykırıyor: "Ümitvar olunuz! En yüksek gür sada İslam'ın sadası olacaktır."