Dolar (USD)
34.73
Euro (EUR)
36.56
Gram Altın
2953.83
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
14 Kasım 2024

Büyük Türkiye

Sovyetler Birliği’nin 1946’da askerlerini İran’dan çekmesi, bölgedeki ateşi biraz düşürdü. Batı ilk etapta buna bir anlam veremese de, ilerleyen zamanda bunun altında, “Sovyetler ile İran arasında varılan petrol mutabakatı” olduğunu anladılar. Ama Sovyetler, İran Şahının aynı anda, ABD ile de anlaşacağını hesap edemedi. Nitekim Sovyetler çekilince, ABD’nin fiili yardım ve desteği İran’a akmaya başladı. Sovyetler ise gerilimi daha da tırmandırmamak adına, İran’a geri dönmeyi tercih etmedi. Zira geride zaten bir İZ BIRAKMIŞTI. Öyle ki 1946’da İran’ın kuzeybatısında kurulan “Mahabad Kürt Cumhuriyeti”, SOVYET DESTEKLİYDİ malumunuz üzere. Belki de Batılı devletlerin bundan rahatsızlığından sebep, Mahabad Cumhuriyeti “Sovyetler Birliği’nin uydusu” olma suçlamasından hiç kurtulamadı. Zaten içindeki Kürt grupların, birbirlerine düşmanlık beslemesi de AYNI ODAKLARIN işiydi. Çünkü Batılılar petrol ve bölgenin jeopolitik konumunu, Sovyetlere kaptırma niyetinde değildi. Öyle de oldu. Keza Şah Rıza Pehlevi’nin emrindeki İran ordusunun, Mahabad’a operasyon düzenleyebileceği haber alan Mahabad Yönetimi, çareyi teslim olmakta seçti. Ve BİR SENE BİLE SÜRMEYEN bu serüven, nihayetinde sona erdi.

Tarihte yaşanan bu hadise, GÖRENE çök şey anlatıyor aslında. Günümüz itibarıyla düşünürsek, ders almamak da imkânsız. Neticede bu durum; “ister ABD olsun İster Rusya yahut İsrail’in, kendi ÇIKARLARI UĞRUNA HARCAYAMAYACAKLARI hiçbir kurum, kuruluş, isim yâda millet yoktur”un, yansımasından başka bir şey değil. O yüzden emperyalist küreselcilerin, “BU STRATEJİK TOPRAKLARI PYD’ye de BIRAKMAYACAKLARINI” dile getiriyoruz sürekli. Kaldı ki K. Irak ve K. Suriye’de hem yeraltı kaynakları, hem ticaret yolları, hem de İsrail’in Arzı Mevut safsatası nedeniyle, iştahlarının kabardığı şüphesiz. Bölgeyi yekten işgal edemedikleri için de terörize ettiklerini destekleyip, belli kimliklerin ağzına bir parmak bal sürmek suretiyle, İLERİDE EL KOYACAKLARI bir devlet vaat ettikleri aşikâr. Sonuçta tırlarca silah gönderdikleri ve ekonomik olarak kolladıkları YPG/YPG’ye, karakaşı kara gözleri için sahip çıkmadıkları açık. Fakat her hangi bir olumsuzlukta, SIRTLARINI DÖNECEKLERİYSE kati surette yadsınamaz. Hatta Rusya, ABD, İsrail ve Avrupa’nın, yarın kurmayı planladıkları yapıda söz sahibi olmak için, yine buradaki insanları BİRBİRLERİNE KIRDIRMA ihtimali de cabası.

Kısacası birileri bölgemizde PKK/PYD’yi kullanarak, yeni bir dizayn peşinde bildiğiniz üzere. İleride başarabilirlerse “Türkiye’nin doğusunu, kurmayı planladıkları terör koridoruna katarak”, sinsi emellerine alet etme arzuları da sır değil. Bu güne dek Devletimizin yaptığı sınır ötesi harekâtlar sayesinde, bu oyun buzuldu çok şükür. İçeride de uygulanan yerinde politikalarla, Kürt kardeşlerimizin Devletimize olan AİDİYET DUYGUSUNUN GÜÇLENDİĞİYSE tartışılmaz konumda. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Devletini Mill Mücadele zamanında beraber savaştığımız, şehitliklerde yan yana yattığımız, bürokrasiden ticarete, sosyal hayattan devlet yönetimine et tırnak olarak, inşa ettiğimizi de kimse inkâr edilemez. Lakin gelinen aşamada özellikle Kürt kardeşlerimizin; HASSASİYETLERİNİ SÖMÜREN ve PİS ÇIKARLARI İÇİN KULLANAN örgüt, yapı, terör destekçisi tiplerden KURTULMALARI şart. O yüzden Sn. Bahçeli’nin malum çıkışı, bu noktada önem teşkil ediyor. Sn. Cumhurbaşkanımızın "terör örgütüne yönelik verdiği, yeni operasyon” sinyali de elbette. Tabi son kertede Kürt kardeşlerimizin kahir ekseninin, Devletimizden yana duruşu oldukça elzem. Zira onları tahrik ederek, kandırmayı deneyecek sürüsüyle “KUKLA” mevcut günümüzde. Ama bunlara göğüs gerip, Devletimize sahip çıktığımız takdirde, HAYAL DAHİ EDEMEYECEĞİMİZ BİR DÖNEME adım atacağımız da kesin. Ve inşallah bu sağlanacak..! Sonra mı? Sonrasını emperyalist yamyamlar düşünsün! Yoksa siz “BÜYÜK TÜRKİYE CUMHURİYETİ” mottosunun, öylesine mi dile getirildiğini sanıyorsunuz?