Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.03
Gram Altın
2999.94
BIST 100
9440.18
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Nisan 2020

Büyük Stratejinin Sonu

ABD’nin düşünce ve yayın kuruluşlarından biri olan Foreign Affairs ‘’Büyük Stratejinin Sonu’’ başlığı altında bir yazı yayınlamış. Trump’ın NATO’nun önemini sorgulamasından, kendisinden önce yapılmış ticari anlaşmaları iptal etmesine kadar uzanan bir dizi eleştiri sıralanmış. Ayrıca, ABD’nin dünyayı Pazar haline getiren liberal politikalara zarar verdiğini yazmış.

Bu bağlamda George Friedman ‘’Gelecek Yüzyıl’’ kitabında: ‘’Birleşik Devletler kendisiyle mücadele edebilecek güçler arasında karmaşa çıkartarak potansiyel güçlerin oluşmasına fırsat vermeyecektir.’’ Dünyayı bir Pazar yeri olarak düşünen bir zihin o pazara sahip olmak ister. Friedman bu ifadelerle, Batı âleminin pazarı durumunda olan ülkelerde çatışmaların bitmemesinin tesadüf olmadığını itiraf etmiş oluyor.

Yeryüzünü Pazar olarak gören anlayış insanı da üretim ve tüketimin nesnesi olarak görüyor. Virüsün ilk günlerinde bu gerçeği İngiliz Başbakanın şu ifadeleri çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştu: ‘’Yaşlılar ve zayıflar ölür sağlamlarla yolumuza devam ederiz’’

Üretim-tüketim-Pazar üçlüsüne sahip liberalizm tabiatı da mahvetti. İnsan, doğal çevresiyle sürekli bir etkileşim halindedir. Dolaysıyla insanın doğal çevreye olumsuz etkileri neticesinde hava, su, toprak ve ses kirliliğinin artmasına neden oluyor. Mevcut dünya sisteminde insanoğlunun fiziksel ve ruhsal sağlığı büyük bir tehdit altındadır.

Liberalizmin merkezi olan ABD’de halkın %12’si sokakta, %75’i asgari standartların altında yaşarken, %11’i orta %2’si çok yüksek gelire sahip.(Şikago Üniversitesi) Görüldüğü gibi halkın %88’zi sefalet içinde yaşıyor.

Bütün bu somut örnekler bize gösteriyor ki, ‘’Büyük strateji’’ olarak takdim edilen liberalizm anlayışı şu veya bu bölgenin, sorunu değil, insanlığın sorunudur. Bu anlayışın sonucunda ABD ve Avrupa toplumlarında zengin ile fakir arasındaki uçurum derinleşti. İnsanlar büyük bir ekonomik yükün altında eziliyor. Latin Amerika, Afrika ve Asya’da ise, zengin kaynaklara rağmen çatışmalarla halklar fakirleştiriliyor. Kısacası küçük bir azınlığın dışında kimse mutlu değil.

Elbette liberalizmin karşıtı ulusçuluk veya diktatörlük değildir. Bütün ulusların haklarına saygı gösteren, ama ulusçuluğu aşıp, insanı merkeze alan adalet ve barış temelinde ortak iyilikte yardımlaşarak yeni bir tasavvura insanoğlunun ihtiyacı var.

Üretim ve tüketim hiyerarşisi ihtiyaçlara göre belirlenmelidir. İnsanın tabiatla ilişkisi emanet kavramı üzerinde yeniden inşa edilmelidir.

Siyasete erdemi, hukuka adaleti, eğitime sorgulamayı, sosyal ilişkilerde sevgi ve dayanışmayı, sorumluluk verirken liyakati, tabiat ve eşya ilişkisinde emaneti esas alacak yeni bir anlayış lazım. Dünyanın robotlardan çok, ahlaka ve vicdana ihtiyacı var.

Toparlayacak olursak esas ‘’Büyük Strateji’’ Âdemin bütün çocuklarıyla iyi ve güzel işlerde buluşmayı mümkün kılacak alternatif bir gelecek düşünmektir. Kötülerin stratejisi sona doğru giderken, iyiler stratejisini arıyor.

Not: Herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum. Eleştiri, öneri ve katkı yapmak isteyen dostlarımız için: [email protected] adresinden ulaşabilirler.