Büyük sıfırlamacı elitler Trump'tan rahatsız
Amerika’daki seçimlerin çoğu ülkedeki küreselci tayfayı üzdüğü bir
gerçek. Küreselci Kamala Harris’in kaybetmesi onlarda soğuk duş etkisi yaptı.
Bilindiği gibi Trump, bu kesimin medya organlarında sürekli aşağılanır
ve ona neredeyse deli muamelesi yapılırdı.
Örneğin Kovid döneminde tüm dünya halkları DSÖ’nün totaliter
uygulamalarına maruz bırakılırken ve Gates’in aşı deneyine tabi tutulurken
Trump; “Okullarımızı kapatmıyoruz. Kısıtlamalarınızı kabul etmeyeceğiz. Maske
düzenlemelerinize uymayacağız ve aşı düzenlemelerinize tolerans göstermeyeceğiz”
diyordu.
Ayrıca sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlayan küresel
anlaşmalardan da çekilmişti. Hatta seçim öncesi kendisine sorulan bir soru
üzerine tekrar bunu yapacağını dile getirmişti.
Anlayacağınız, Tavistock Enstitüsü’ün ürettiği ana akım algının ve
düşüncenin aksinde hareket edenlere ya deli muamelesi yapılır ya da hain.
Kendimden biliyorum. Kovid döneminde aksi düşündüğüm için AK Partili yazarlar
beni hain ilan etmişlerdi.
Açıkçası Trump güzellemesi yapacak değilim.
Ancak şu da var ki; küreselci Biden yönetiminin Ukrayna üzerinden Rusya’yı,
İsrail üzerinden de bölgeyi hükmetme planları Trump döneminde aynı şiddet
seviyesinde ilerlemeyecektir.
Netanyahu, Trump’ı Çarşamba günü gece saat 2'de telefonla arayıp tebrik
eden ilk yabancı liderdi. Bakalım Biden
döneminde olduğu gibi ilişkiler silah yardımı üzerinden mi ilerleyecek?
Zira Trump’ın bölge politikası kan üzerine kurulu değil
Diğer taraftan bazı kurumlar, Donald Trump’ın ikinci kez ABD
Başkanı seçilmesini, iklim krizi ile mücadele adına endişe verici bir gelişme
olarak görüyor.
Örneğin Climate Analytics CEO'su, eski IPCC yazarı Bill
Hare; “ABD Başkanlığına iklim inkârcısı birinin seçilmesi dünya için son derece
tehlikelidir” diyor.
“İnsan kaynaklı(!) 1.3°C'lik ısınma nedeniyle hâlihazırda
dünya genelinde aşırı hasarlar ve can kayıpları görüyoruz. Başkan Trump fizik
kurallarının üzerinde olmayacağı gibi, yönettiği ülke de fizik kurallarının
üzerinde olmayacaktır. Eğer Trump Paris Anlaşmasından çekilme tehdidini yerine
getirirse, en büyük kaybeden ABD olacaktır" diyorlar.
İngiltere’de çevre örgütü aktivistleri, ABD Başkanı Donald
Trump’ın başkanlık seçimlerden zaferle ayrılmasının ardından ABD'nin Londra
Büyükelçiliği girişine turuncu boya sıkarak bir eylem düzenledi.
Avrupa İklim Vakfı da “ABD seçim sonuçları küresel iklim
eylemi için bir gerilemedir, ancak Paris Anlaşması herhangi bir ülkenin
politikalarından daha güçlüdür” diyor.
Brezilya'nın eski çevre bakanı: “İklim acil durumu
bağlamında iklim inkârcılığına yer yoktur. Amerikan toplumu küresel ısınmanın
ortak sorumlusudur ve Trump'ın zaferine rağmen iklim krizinin çözümünde de
şüphesiz ortak sorumlu olacaktır.”
Bu itirazlar ve eylemler yeni dönemde devam edecektir.
Trump, WEF’in karbon ayak izi palavrasını yutmayan bir lider. Kaldı ki onlar da
karbonu halkları dolandırmak için piyasaya sürdüler.
Ülkemiz de maalesef WEF’in yalanlarına inanarak karbonu
hedef haline getiren çok sayıda uygulamanın altına imza atmaya başladı ve hatta
iklim kanununu çıkarmayı planlıyor.
Kısacası BM ve WEF gibi “büyük sıfırlamacı” elitler sırf
öyle diyor diye ülkeler iklim kanunu çıkarmaya zorlanıyor. Çünkü iklim meselesi
politik ve ekonomik bir çerçevede ilerliyor.
Trump, bunun farkında. Ben, bu konuda Trump’ı destekliyorum.
İklim, karbon, akıllı şehirler gibi projelerin altında küreselci elitin vurgun
yapma hedefi vardır. İşte buna alet olmamalıyız.
Bakalım Kovid dönemindeki faşist uygulamalar ve zorla
aşılama çalışmaları Trump döneminde yeniden gündeme gelecek mi? Ve sorumlular
yargı önüne çıkıp hesap verecek mi?