Büyük mücadele
Uzmanların değimiyle; “ASRIN FELAKETİNİ” yaşadık hepimiz. Yanlış anlaşılmasın sadece Türkiye’dekiler değil, yabancı uzmanlar da aynı görüşe sahipler. Bazıları hala “büyütmeye gerek yok” deseler de, aynı uluslararası uzmanlar; “bu kadar çabuk bir toparlanma inanılmaz” itirafında bile bulundular. Evet. Sn. Erdoğan’ın da zikrettiği gibi; “6 ŞUBAT BİR MİLAT OLACAK” gerçekten de. Öyle ki kentsel dönüşümden tutunda, denetim mekanizmalarına ve hatta vicdani muhakemeye, bunun etkilerini hissetmeye şimdiden başladık. Bu minvalde artık kimsenin, kentsel dönüşüme ket vurmaya cesaret edemeyeceği, imar izni verirken dikkatli davranacağı, daha ciddi bir denetim sağlanarak, yapıların tekniğine uygun inşa edileceği, kuvvetle muhtemel görülüyor. Ne diyelim! “ALLAH Devletimizi ve Milletimizi payidar kılsın, birlik ve beraberliğimizi daim eylesin” diye, dua etmekten başkası gelmiyor elimizden. Aslında işin özü de, tam burası. Kaldı ki bu felaketin, bir ve beraber olduğumuzda, nelerin ÜSTESİNDEN GELEBİLECEĞİMİZİ bir kes daha ispatladığı muhakkak. Keza tarihte, bütünlüğümüzü kaybettiğimiz ve birbirimize düştüğümüzde, hep büyük acılar çektiğimiz de ortada. O yüzden bunun HAYATİ BİR ÖNEM teşkil ettiği, kati surette yadsınamaz.
Niye mi? Baksanıza, bizler deprem ile uğraşırken, DIŞARISI
TOZ DUMAN vaziyette adeta. En basiti Rusya ile Ukrayna’yı yatıştırmak varken, Batı’nın
yangını alevlendirme çabası hiç normal değil maalesef. Dilim varmıyor ama bunun,
3. Dünya savaşını tetikleme ihtimali ise oldukça kuvvetli görülüyor. Sadece bu
kadar da değil elbette. Bir taraftan Yunanistan’ın, Türkiye için hazır kıta
bekletilmesi; bir taraftan Ermenistan’a, yürek yedirilmesi; bir taraftan da
PKK/YPG’yi silahlandırmayı sürdürmelerinin, hiçte hayra alamet gelişmediği açık.
Önce ABD Genel Kurmayının, geçenlerde de CENTCOM Komutanının, Suriye’de ki PKK/YPG
kamplarını ziyaret etmesi de cabası. Sykes-Picot’un 100. Yıldönümü ayağına,
Osmanlı topraklarının 7 parçaya bölündüğü ve Türkiye’nin, Anadolu’ya
hapsedilmiş şekilde çizildiği haritayı, NEW YORK TİMES YENİDEN YAYINLAMASINI ise
zamanlaması açısından takdirlerinize bırakıyorum.
Bitti mi? Keşke bitse… Zira seçimlere gidilen bir süreçte,
tüm SİNİR UÇLARIMIZLA oynadıklarını nasıl inkâr edebiliriz ki? Sosyal medya da
nefret kusanlar kadar, statlardan sokaklara KAOS peşinde koşanlar zaten fazla
söze hacet bırakmıyor. Tek dertleriyse ülkemiz adına her alanda BAĞIMSIZLIK
MÜCADELESİ veren, SN. ERDOĞAN malumunuz üzere. Tamam, muhalefet batı ile iyi
ilişkiler kurarak, bir dış politika güdüyor olabilir pek tabi. Ancak muhalefet
adayının deprem bölgesini gezerken; "çok daha uygun koşullarda kredi
alabiliriz" sözleriyle, IMF'ye GÖZ KIRPMASI da can sıkmıyor sayılmaz.
Ondan da öte Muhalefetin Ortak Mutabakatında geçen; “Terörle mücadelede, BM,
AGİT ve Avrupa Konseyi gibi kuruluşların, kabul ettiği belgeleri ve alınan
kararlarını dikkate alacağız” maddesi var ki, bir o kadar manidar. Çünkü
sayılan bu kuruluşların YPG/PYD, FETÖ… yapılanmaları TANIMADIĞI DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE,
bu maddenin çok su göreceği tartışılmaz konumda seyrediyor.
Hülasa “BİRLİK VE BERABERLİK” deyip, geçmemek elzem
yaşadığımız demde. Tıpkı Ertuğrul Gazinin; “etrafımız cehenneme dönmüşken, bize
bu topraklarda cenneti yaşatırlar mı sanırsın” dediği gibi bir durum söz
konusu. Türkiye dışarıdan hedef alınırken, İçeriden de operasyon yapan,
toplumsal çatışmayı körükleyen, değerlerimize saldıran tiplerin peyda olması bu
demek değil mi zaten. Madem öyleyse BİR BÜTÜN OLMAKTAN ve DEVLETİMİZE OMUZ
VERMEKTEN başka bir çıkar yolumuzun bulunmadığı şüphesiz. Yani BÜTÜN
VATANSEVERLERİN, tüm siyasi hesapların üstendeki bu BÜYÜK MÜCADELEYE göre
kenetlenmesi şart. Böylece hayasızca akınları durdurmak, işten olmamaktır
kesinlikle. Yoksa boyun eğmek, Türkiye’nin 21. yüzyılı kaybetmesiyle
sonuçlanır. İŞTE VERİLEN MÜCADELE, O KADAR BÜYÜK… Bilin istedim sadece…