Büyük meydan okuma: İnsan olmak
İnsan olmak, insanın önündeki en büyük meydan okumadır. Biyolojik olarak insan doğarız. Psikolojik, manevi, sosyal, sanatsal, ahlaki ve düşünsel açılardan insan olmak ve insan kalmayı başarmak, insanın önündeki en zor sorudur. İnsan olarak doğmasına insan olmak şeklindeki meydan okumaya cevap vermek, insanın omuzundaki en ağır yüktür. Kişinin insan olmayı nasıl başaracağı, insan olmanın ne demek olduğu sorularına kolay cevaplar vermek mümkün değildir. İnsandan söz ettiğimiz zaman, aslında kompleks ve karmaşık zıtlıklarla ve gizemlerle dolu bir varlıktan söz ediyoruz. İnsanın kendisi insana gizemdir. Kişi, içindeki gizemlere ve zıtlıklara rağmen insan olmayı gerçekleştirmek ve başarmak zorundadır.
İnsan, ihata edilemeyen geniş bir
okyanustur. İnsanın küçük âlem olarak nitelenmesi yerinde bir nitelemedir.
Felsefe, edebiyat, bilim, müzik, sanat, siyaset, ilahiyat, mitoloji ve şiir,
binlerce yıldır insan olmanın ne olduğu sorusuna cevaplar aramışlar ve
insanlığın tecrübesiyle oluşturduğu insanlık destanını anlatmaya
çalışmışlardır. İnsanlığın destanı, insanlık tecrübesidir. İnsanlık
tecrübesini, tek bir anlatıya, ideolojiye, dine, kültüre, coğrafyaya, mezhebe,
kimliğe veya disipline sığdırmak mümkün değildir. İnsanlık tecrübesi, ucu
bucağı olmayan sınırsız bir okyanustur. İnsanlık tecrübesinin derinliğini ve
genişliğini sınırlamak ve dar kalıplara sığdırmak mümkün değildir.
İnsan olmanın tek bir milliyeti,
dini, mezhebi veya kimliği yoktur. Sadece tek bir kimliğin, milliyetin,
cinsiyetin, dilin, rengin veya dinin insan olmak anlamına geldiğini iddia
etmek, aslında insan olmamayı ifade etmektedir. Hiçbir grup, insan olmayı
tekeline alamaz. İnsan olmayı renk, cinsiyet, milliyet ve din adına tekellerine
almaya kalkanlar faşizm, etnosentrizm, cinsiyetçilik ve ırkçılık başta olmak
üzere bütün insanlık dışı kötülükleri üretmişlerdir.
İnsan olmak, özgür olmaktır.
İnsanı insan yapan en asli değer ve durum, özgürlüktür. Özgürlüğün ortadan kalkması,
insan olmanın bütün değerlerinin ve durumlarının ortadan kalkması demektir. Özgürlük
sayesinde nasıl bir insan olmak istediğimizi seçiyor ve gerçekleştiriyoruz.
Başkalarının yaragılamalarından bağımsız olarak kendimizi özgür bir birey
olarak keşfetme ve gerçekleştirme imkânına özgürlük sayesinde sahibiz. Özgürlük
ve birey olmak bir bütündür. Özgürlük olmadan birey olmak mümkün değildir. Yaşadığımız hayatı ve kendimizi olduğu gibi
kabul ederek yaşamak, insan olmanın gerekliliğidir. Korkularla, endişelerle ve
sınırlamalarla yaşamak, insan olarak yaşamak demek değildir. Başımıza bir şey
gelmeyeceğinden emin olarak hukuka, özgürlüğe ve barışa uygun şekilde yaşamak,
insan olmayı gerçekleştirmek demektir.
İnsan olmak, duygulu olmak
demektir. İnsanın ruhundan akıp gelen duygularını göstermesi ve yaşaması
gerekmektedir. Duygularını bastıranlar veya inkâr edenler, aslında insan
olduklarını bastırmakta ve inkâr etmektedirler.
İnsan olmak, duygularımızı özgürce yaşamaya cesaret etmek demektir. Doyasıya
gülmek, pınar gibi gözyaşı dökmek ve
çılgınca sevmek, bizi insan yapan en temel özelliklerimizdir. Gülmeyi, ağlamayı
ve sevmeyi bilmeyenler, aslında insan olmayı bilmeyenler veya unutanlardır.
Gülmek, ağlamak ve sevmek, en yüce insani erdemlerdir.
İnsan olmak, mükemmel, kutsal,
kusursuz ve hatasız olmak demek değildir. Hiçbiir insan yanılmaz, hatasız ve
eksiksiz değildir. Bütün insanlar hatalı, yanılan ve kusurlu varlıklardır.
İnsanı insan yapan şey, kusursuzluğu değil, hataları, eksiklikleri, yanlışları,
yanılgıları ve hayal kırıklıklarıdır. İnsan, iyi veya kötü giden ilişkileriyle
insandır. Hiçbir insani ilişki mükemmel değildir. Bedenimiz gibi ilişkilerimiz
de ve tecrübelerimiz de mükemmel değildir. Aşklarımız, ayrılıklarımız,
sağlığımız, hastalıklarımız, yalanlarımız, doğrularımız, çıkarlarımız, fedakârlıklarımız,
cinselliğimiz, küçük hesaplarımız,
ideallerimiz, değerlerimiz, tutarsızlıklarımız, kısacası her şeyimizle insanız.
İdeolojiler, inançlar ve kimlikler adına hayali karizmatik ve kutsallaştırılan
kurgularla kişileri insani gerçeklikten kopartmak, insan olmanın yolunu
kapatmak, insanları köreltmek ve körleştirmek demektir. Önümüzde açık ve gizli
taraflarımızla insan olmanın ne olduğu sorusuna cevaplar arama, kendimizi
aydınlatma ve kendi gerçeğimizle yüzleşme şeklinde bir meydan okuma
bulunmaktadır.