Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2962.20
BIST 100
9674.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Haziran 2020

Büyük hikâyenin sonu

Göbek bağımız toprağa gömüldüğünde, anne eşiğinden dünyaya -bir zahmet- atladığımız sırada tabiat bizim düştüğümüz ikinci rahmimizdi. Yaratılmışlığın ve her an yeniden yaratılıyor oluşun karşıladığı daima taze, daima tazelenen bahçe…

Uçsuz bucaksız merhamet ocağı…

Dağına yaslandık. Ağacına tırmandık. Hele bahar, hele erik dalına… Göğü çattık, kanadına kanadına. Güneşinde ısındık, çalıştık, terledik. Denizinde serinledik. Geceleri ayı yaktık. Efkarlandık yazdık çizdik.

Tabi bahçemizin ekolojik dengesine saygı duyarak onunla iş birliği ve dostluk yaptık. Sonra bu dostluğu bozan ilk biz olduk. Dostumuzun üstüne endüstriyle yürüdük. Kabaydık. Sanayiyi sürdük. Devdik. Bir tanker tekerinin altında kalan çaresiz bir çiçek kadar nahif olan gönlünü üzdük. Çaresiz değildi. Güçlüydü. Ancak “Sen beni öldürecek olsan da ben sana el kaldıracak değilim.” Ahlakı vardı onda. Son ana kadar gücünü, öcünü kullanmaz, adeta öldürülmeyi göze almak suretiyle öldürürdü muhatabını. Malum düzensiz göçler, yerleşik hayatın her yeni çevreyi tüketmeye yönelik alışkanlıkları, kentleşmenin getirdiği istif ve yığılmalarla da her neresine gitsek tabiatın omuzlarını çökertmeyi başardık.

Sabretti. Tahammül etti. Önceden insansız canı sıkılan ve insanı arayan, özleyen bu ön cennet, artık ondan kaçar, adeta yolunu değiştirir oldu.

Sabrı tükendikçe olay çıkarmaya, kendince görev ve faaliyetlerini daha fevri, alışılmadık şekilde, öfkeli icra etmeye başladı. Farklı gürledi göğü. Deli dolu beklenmedik güzergahla yağdı. Bazen yağmaladı toprağı ve insanı. Hayatları aldı. İnsanı daha açık bir dille, son kez, kaçıncı son kez uyardı.

Gizli defterine alınacak büyük öçler listesi yapmaya başladı.

Büyük, temelli göçler listesi…

Tahrip fikri önce zihinsel reflekslerde başlamıştı. Bilim, anlamak ve birlikte yaşamak için değil de bir egemenlik aracı olmaya aday kılındığında. Kimi fizikçilerin doğal varlıklarımızı mekanikleştiren bakışlarında, bakış açılarında başlamıştı.

Tabiatın oluş ve olgusal kurgulanışındaki ekolojik denge sarsıldığında çevresel sorunlar, yani insanın ikinci kaderine ait çevresel şartlara dair ağır sorunlar baş gösterdi.

Artık merhametli ocak iyiden iyiye öfkelendirilmişti. Ve izzeti nefsine bu kadar müdahil olunmasına karşı bir dur deme zamanı gelmişti.

Ne yapsa haklıdır artık.

Üzücü olan; bu iklim değişiklikleri, beklenmedik tabiat olaylarına, bu kalkışmalara rağmen verilen büyük zararın farkında olmama durumu var. Bu konu hala, dünyanın bütününde en öncelikli, en hayati konular arasındaki esas yerine oturamadı. Hala zarara dönük, sorumsuzluğu sürdüren yaşam alışkanlıkları yaygın olarak sürdürülüyor. İnsan büyük rahmini, büyük kucağını ve ocağını da hem güçlü, hem suçlu olarak kendi trajedisine sürüklüyor. Hala zararın hiçbir yerinden dönmüyor ve kâra geçmiyor.

Ne resmi, kuşatıcı bir emri vaki görünüyor ufukta.

Ne de yeterince uyanmış sivil bilinç ve seferberlik…