Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
2978.63
BIST 100
9763.11
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Haziran 2019

Büyük Dönüşüm Ne Zaman?

Devlet nizamımızın seküler, batılı ve pozitivist temellere dayandırıldığı ve kurucu iradenin geçmişle olan bütün bağları bir anda koparttığı cumhuriyetin ilk yıllarında, savaştan çıkmış olmanın verdiği yorgunluk ve batı dışında yaslanacak başka bir blok olmadığı düşüncesi, cumhuriyeti kuran kadroların devlet düzeni ve felsefesi noktasında iki temel argümanı idi. Bu iki argümanın bir ayağını dış politikada savaşsızlık yani “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışı ve hilafetin ilgası, iç politikadaki ayağını da Türk-İslam geleneğinden koparılmış bir devlet nizamı ve seküler sosyal düzen anlayışı oluşturuyordu.

Oysa ki milli mücadelede yararlılık göstermiş aydınlar ve kanaat önderleri yeni kurulacak devletin İslami temeller üzerine oturtulacağı beklentisi içerisindeydiler. Bu beklentinin bıçak gibi kesilmesi ve susturulması ise ikinci meclisin teşekkülü ile olmuştur. Birinci mecliste 70 kadar din alimi ve bir miktar da dindar aydın meclis sandalyelerinde otururken, ikinci meclis kurulduğunda tamamı tasfiye edilmiştir.

Bundan sonraki süreçte hilafet kaldırılmış, şer’iye ve evkaf vekaleti lağvedilmiş, tevhid-i tedrisat kanunu çıkarılmış, takriri-i sükun ile de Anadolu’nun yükselen feryadı susturulmuştur. Laik ve jakoben temeller üzerine kurulan cumhuriyet, cumhurun iradesi yerine adeta bir avuç kurucu kadronun ideolojik tercihlerini hakim anlayış haline getirmiştir.

Batı çıpasını tercih eden ve yukarıdancı bir anlayışla batı tipi modernleşmeyi dayatan kadrolar Cumhuriyet Halk Fırkasında bir araya gelmişler daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi olarak tek parti dönemine damgasını vuracak siyasi oluşumu yapılandırmışlardır. Bu sâbık yapı tek parti döneminde millete ait ne kadar kutsal değer varsa hepsini çiğneyecek hepsiyle hesaplaşmak için elinden geleni arkasına koymayacaktır. Anadolu insanı tek parti döneminde bu sâbık yapı eliyle yok sayılacak, Anadolu’ya ait değerler bırakın devlet düzeninde karşılık bulmayı sosyal nizamda bile karşılığı olmayan bir hayalete dönüşecektir.

Cumhuriyet Halk Partisi cumhuriyeti kuran kadroların milletin bağrına hançer gibi sapladığı, faşist eğilimli, ideolojik refleksler dışında başka hiçbir ölçü tanımayan, insan hakları ve demokrasi anlayışından yoksun, yaslanacak medeniyet duvarı olarak sadece batıyı kutsayan jakoben, laikçi, otoriter ve millet düşmanı bir siyasi partidir. Öyle anlaşılıyor ki bugünkü CHP de eskisinden çok farklı değildir. Bugün terör örgütlerinin yuvalandığı bir merkez haline gelen CHP, Pensilvanya’dan, Kandil’den, Alman derin devletinden medet uman kirli ve karanlık bir yapı haline gelmiştir. Mustafa Kemal’in CHP’si ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan bugünkü CHP, batıcılık ve Anadolu’ya ihanet anlamında kuruluş ayarlarını muhafaza etmekle birlikte Kemalist değerler ve Kemalist milliyetçilik açısından epey savrulmuş vaziyettedir. Şimdi bakalım işin diğer tarafına.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bu karanlık yapıyla mücadele eden bütün aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve kanaat önderleri en feci şekilde cezalandırılmış, hapse atılmış, özgürlükleri ellerinden alınmış, işin daha da acı tarafı İstiklal Mahkemelerinde darağaçlarında insanlar sallandırılarak idam edilmişlerdir. CHP bugün bu gücünü kaybetmiş olsa bile eline bir fırsat geçtiğinde millete hayatı dar etmeye devem edecek potansiyeli içinde taşımaktadır.

Bugün devlet ve millet ikinci meclisle birlikte el değiştiren devletini ve sosyal nizamını geri kazanmak için mücadele veriyor. Millet, Türk-İslam geleneğine göre ayarları değiştirilecek bir devlet düzeni için beklenti içerisine girmiş vaziyettedir. Bunun geri dönüşü yoktur. Ok yayadan bir kez çıkmıştır. Mehmed Akif’in, Nurettin Topçu’nun, Necip Fazıl’ın açtığı mücadele yolu kapanmamıştır. Batı ve içimizdeki yerli gavurlar elbette bu mücadelenin başarılı olmasını arzu etmeyeceklerdir. Ancak milletin ve devletin esas ayarlarına dönmesi an meselesidir. Her an her şey olabilir….