Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.12
Gram Altın
3003.62
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Şubat 2017

BÜYÜK DESTAN ARTIK KİTAPLARDA

Kitap, Türkiye'nin gündeminde. Kitap fuarları sezonu, yoğun şekilde devam ediyor. Dün İstanbul CNR'de İstanbul'un büyük kitap fuarı açıldı. Samsun'da devam ediyor. Yakında Bursa'da, Kocaeli'de ve Anadolu'nun diğer bir çok şehrinde ardarda fuarlar vatandaşlara hizmet verecek. Kitapsever insanlarımız, fuarları mutlulukla ziyaret ederek, kültürel ve manevi ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Son yıllarda farklı bir kitapsever profili ortaya çıktı. Fuardan fuara kitap alanlar. Yıl boyunca alıp okuyacağı kitapları not eden meraklılar, fuarlarda indirimli olarak arz edilen kitapları satın alıp kitaplıklarını zenginleştiriyorlar. Gerçi şimdi internette yapılan satışlar sayesinde artık herhangi bir kitaba ulaşmak çok kolay. Kitabın adını, yazarın ismini yazıp talepte bulunuyorsunuz. Kitap en kısa sürede elinizin altında. Teknoloji, kültüre büyük katkı sağlıyor

Yayın dünyasında tarih kitaplarına büyük ilgi olduğu biliniyor. Ama son 7.5 ayda en çok satılan ve okunan kitaplar "Muhteşem 15 Temmuz Destanı"nı anlatan eserlerdir. Ardarda kitaplar basılıyor. Yaşadıkları çağın tanığı olan yazarlar, şahidi oldukları Türkiye'yi işgal hareketini dile getiren eserlere imza atıyorlar. Ve yayıncılar da bir vatan hizmeti olarak gördükleri bu neşriyatı, büyük bir aşk ve heyecanla yapıyorlar. Elbette böyle olmalı. Uyduruk ve kökü dışarıda bir gezi isyanını gördük. Ardniyetli kişilerin kandırıp sürüklediği güruhu hüzünle seyrettik. Onların yağmacılığına, vandallığına hayret ettik. Bu hareketin iddia edildiği gibi saf bir ağaç sevgisinden kaynaklanmadığı, halkın seçtiği meşru hükümeti devirmeye yönelik çirkin ve hain bir tuzak olduğu anlaşıldı. Buna rağmen aklını, fikrini ve vicdanını boşlamış kimileri, bu soysuz hareketi meşrulaştırmak için gezi kitapları yazdı. Taksim'i kan gölüne çevirenleri adeta kutsayan saçma metinler ortalığa yayıldı. Neredeyse zoraki bir 'gezi kitaplığı' oluşturuldu. Yüzlerce kitap ortalığa sürüldü. Bunlar hakkında basında yazılar yazıldı, televizyonlarda konuşmalar yapıldı. Yerli ve yabancı ihanet şebekelerinin işbirliğiyle tezgahlanan başarısız proje hakkında bunca satır çiziktirilip laf edilirken şüphesiz aziz milletimizin vatanını kurtarmak için verdiği büyük ve amansız mücadelenin destanı yazılmalıydı, nitekim yazılıyor. Kaleme alınanlar, kitapevlerinin raflarını doldurmaya başladı. İstanbul'daki kitap fuarının da ana temaı 15 Temmuz. Yeşilköy gibi ulaşımı rahat, merkezi bir alanda yapılan bu fuara büyük ilgi olacağı aşikar. İnşallah, İstanbul'un en çok ziyaretçisi olan kitap fuarı olacak. Birkaç yıl içinde bu zaferi elde edeceğine inanıyorum. Elbette halkımızla birlikte medyamız da sahip çıkmalı. Basın, sadece fuarın açılış haberiyle büyük olayı geçiştirmemeli. Hergün yazarlar fuarlarda. Onlarla röportajlar yapılmalı. İmza günleri duyurulmalı. Fuar bünyesinde gerçekleşen sohbetlere geniş yer verilmeli. Televizyon ve radyolar canlı yayınlar gerçekleştirmeli. Fuarı ziyaret edenlerle konuşmalar yapılmalı, intibaları alınmalı. 'Yerli ve milli' hassasiyeti olan basınımızın bu fuara candan sahip çıkacağı ümidini taşıyorum.

YAYINCILAR DA VATAN NÖBETİNDE

Babıali'de büyük bir hareketlilik var. Yayın dünyasında sürekli olarak olağanüstü projeler üretiliyor. Neredeyse her yayınevinin yönetim kadrosu, 15 Temmuz'dan sonra kendi bünyesinde şu soruları gündemien aldı: "Biz yayınevi olarak ne yapabiliriz? Bize nasıl bir görev düşüyor? Bu konuda neler yayınlayabiliriz? Hangi yazara bu meseleyi yazdırabiliriz? Bize ulaşan dosyalar arasında ihanet hareketini dile getirenler hangileridir? Çocuklarımız için neler yapabiliriz?" Hemen müjdeyi vereyim ki, yayıncıların büyük bir ekseriyeti bu konuda durumdan vazife çıkardılar, çıkarıyorlar. Elbette Türkiye'nin varlık yokluk meselesini, istiklal ve istikbal davasını görmezlikten gelemiyorlar. Konuyu ağırdan alan veya "Biz sadece edebiyat yayıncılığı yapıyoruz." gibi gerekçelerle 15 Temmuz Meselesine yayın kataloğunda yer açmayanlar çok hatalıdır. Olayın sosyolojik, pedagojik, kültürel boyutları vardır. Bu yayıncı dostlar, İstiklal Savaşı'nın veya Çanakkale Zaferi'nin yaşandığı dönemlerde naşirlik yapsalardı bu hadiselere lakayt kalabilecekler miydi? Benim bütün yayıncı dostlara tavsiyem, konuyu etraflıca düşünmeleri ve üzerlerine düşen vazfiyeyi hakkıyla yapmalarıdır. Aksi takdirde vebal altında kalırlar. Uzun vadede de okuyucu kaybederler. Zira artık vatanını seven bütün okuyucular, bir yayınevinden kitap alırken "Kitaplarını satın alacağım bu yayınevi, 15 Temmuz hakkında hangi kitapları çıkardı? Hangi eserleri günışığına çıkardı? Yoksa bu konuyu görmezlikten mi geldi?" diye düşünüp öyle karar veriyorlar ve haklılar.

Şüphesiz yayıncılık sektörünün sorumluluğu çok fazladır. Kültür hayatımızın belkemiğini oluşturan yayıncılarımız inanıyorum ki, bütün terör hareketlerine olduğu gibi gelmiş geçmiş en büyük ihanet örgütü olan FETÖ'ya da karşıdırlar. Türkiye'yi yok etmek isteyen bu güruha tavırlıdırlar. Bu konuda elleri kolları bağlı oturmayacaklardır. Yetişkin vatandaşlarımıza, gençlerimize ve çocuklarımıza en güzel, en şuurlu, en hakikatli kitapları yayıncılarımız hazırlayıp sunacaklardır. Mübarek ve mukaddes şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan topraklarına, Türkiye'mize sahip çıkan ve bu konuda üstüne düşen görevi hakkıyla yerine getiren bütün değerli yayıncılarımıza selam olsun. Kitapları çok, okuyucuları bol, işyerleri bereketli, vicdanları rahat, yürekleri huzurlu olsun.