Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2970.45
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Eylül 2019

Bütün Kürtleri isyana davet ediyorum

“PKK, ancak Kürt Halkının baskısıyla, çocuğu örgütte olan anaların ya çocuğumu istiyorum ya da teslim olun çağrısıyla dağdan inebilir.” (26 Ağustos 2011) demiştik.

Geçen hafta, Diyarbakır’da başlayan anaların eylemleri için belki de ‘Kürtlerin tarihteki en büyük kıyamı (isyan) başladı’ diyerek, oldukça iddialı bir söylemde bulunmuştum. Cumartesi günü bölgede yapılan PKK karşıtı yürüyüşleri görünce, buna olan inancım daha da arttı.

90’lı yıllarda; PKK, Kürtlerin arasında tam bir kurtuluş örgütüydü. Devletin gücünü kullanarak ve PKK ile Kürtleri ayırmadan, adeta bütün Kürtleri PKK’lı gören bir anlayış, resmen ve alenen zulüm yapıyordu. Böyle bir ortamda Kürtlere; “PKK’ya karşı sesinizi yükseltin, PKK silah bıraksın” demek, çok saçma ve çok gereksiz bir iddia olarak görünüyordu. Gerçekçi de değildi. Biz, 90’lı yıllarda da bunu savunduk. PKK’nın şiddet kullanmasının bu zulmü meşrulaştırdığını ve arttırdığını anlatmaya çalıştık ama, bu gerçeği anlayanlar son derece sınırlıydı. Kendi ailelerimize bile anlatamıyorduk. Çünkü ortam müsait değildi. Gerçekten de zulüm, adaletsizlik ve haksızlık vardı.

Yıllarca bunu savunduk. Kürtlerin PKK’ya karşı (özellikle kadınlar üzerinden) çıkmasını ve PKK’ya silah bıraktırmasını savunduk. Yıllar önce Kürtler meydanlara çıkarak, PKK ve arkasındaki güçlere kıyam (isyan) etseydi, bugün bambaşka bir Türkiye olacaktı. Devletin gücünü kullanıp zulüm yapanların önüne de geçilebilirdi. Bu kadar kan da akmazdı.

Cesur Çoğunluk Yürüyüşleri

"Ey iman edenler, topluca barışa girin." (el-Bakara, 208)

13 Mayıs 2012 Pazar Günü (Saat: 13.13 - 14.13) Taksim Meydanı'nda Anadolu Barışı Cesur Çoğunluk (Benim Adıma Çatışma/Savaşma) Yürüyüşleri bir basın açıklamasıyla ilan edilecektir. Cesur Çoğunluk Barış Yürüyüşleri; İstanbul – Edirne – Bursa – İzmir- Antalya – Konya –Ankara – Samsun – Adana – Trabzon (Sivas) – Malatya (Diyarbakır) – Erzurum –Van gibi iller başta olmak üzere 13 Merkez İlde ve bazı ilçelerde düzenlenecektir.

PKK’ya; bizim (Kürtler) adımıza çatışma/savaşma, kayıtsız şartsız silah bırak, kendi kendini tasfiye edip teslim ol çağrısı yapılacaktır.” (4 Mayıs 2012 Pazar – Gebze)

Yukarıdaki ifadeler 2012 Gebze basın açıklamamızdan.

Daha sonra, birkaç arkadaşımızla, Taksim’de bir basın açıklaması ve oturma eylemi yaptık.

13 Mayıs 1012 Taksim Meydanı basın bildirisinden;

Tek Yol Barış

Neredeyse son 30 yıldır kendi kendimizle savaşıyoruz (çatışma). Kendi insanımızla, kendi kardeşlerimizle, kendi halkımızla, kendi ülkemizle savaşıyoruz. Kendi kendimizle savaşmaya alışmışız ve kimse bu gidişe dur demiyor/diyemiyor. Neredeyse her gün bu ülkenin çocukları birbirlerini öldürüyor. Kirlenmiş, anlamsızlaşmış, insan hayatını değersizleştirmiş bu savaşı durdurmanın zamanı artık gelmiştir. Bana ne, sana ne,... demenin zamanı değil artık. Bizim elimizden bir şey gelmez demenin de zamanı değil. Gün bugündür, gün barışı istemenin ve barış için mücadele etmenin hatta barış için bedel ödemenin günüdür. Bu gerçeklikten hiç kimse kaçma hakkına sahip değildir. Bugün Kürt Halkı olarak önümüzde iki seçenek bulunmaktadır.

1- Kendi kendimizle, kardeşlerimizle, ülkemizle savaşmaya devam ederek sonu belirsiz bir tarihe kadar acı çekmeye devam etmek.

2- Kaderlerimizi birleştirerek barış içerisinde yaşamak ve Türkiye’yi dünyada barış tesis eden dünyanın lider ülkesi yapmak.

Her ikisi de Kürt Halkı’na bağlıdır. Ya kaderimizi kardeşlerimizle (geçmişte birleştirdiğimiz gibi) birleştirerek yolumuza barış ve kardeşlik içerisinde devam edeceğiz. Ya da bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin oyununa gelip birlikte yaşamaktan vazgeçeceğiz. Şüphesiz ki Kürt Halkının büyük bir çoğunluğu birlikte yaşamaktan yanadır. Fakat, birlikte yaşamaktan yana olmak yetmemektedir. Birlikte yaşama taraftarlarının inisiyatif alıp bu çatışmayı bitirmesi gerekmektedir. İşte bunun için Cesur Çoğunluğa ihtiyaç vardır. Cesur Çoğunluk ancak bu savaşın önüne geçebilir. Artık kendi geleceğimiz için, çocuklarımızın geleceği için bu kardeş kavgasını durdurmak için cesur olmanın zamanıdır. Cesur Çoğunluğun amacı;

1- Anadolu (Sebep Asabiyeti) Barışının Sağlanması ve Türkiye’nin dünyanın lider (PaxAnadolu) ülkesi olmasıdır.

2 -Dünyadaki bütün Türklerin ve Kürtlerin kardeşliğidir.

3 - Ortadoğu’daki bütün Türklerin ve Kürtlerin aynı sınırlar içerisinde birleşmesidir.

VAN Minit

PKK’ya Yeter Artık (OneMinute = EdiBese) demenin zamanı gelmiştir. Bunun için de, Benim adıma savaşma/öldürme diyecek bir “Cesur Çoğunluk”a ihtiyaç var.

“Söz konusu “Barış (Selam)” ise, gerisi teferruattır.

Anadolu Barışı "Cesur Çoğunluk" Yürüyüşleri, hiç kimse bu iç-çatışmada ölmesin diye yapılacaktır. Benim için savaşma / ölme ve öldürme diye yapılacaktır. Silahların susması için, kardeşlik, birlik ve beraberlik için yapılacaktır. Toplumsal barış için yapılacaktır.

2013 Yılını “ Anadolu (Türkiye) Barışı” yılı olarak ilan ediyoruz.

TÜRKİYE’yi bölünmeye götürecek, Türkiye’nin iç barışını zedeleyecek olan her düşünceye (ister etnik özerklik, ister etnik federalizm) lanet olsun. Biz, etnik özerkliğe de etnik federalizme de karşıyız.

İç çatışma iç savaşa dönüşmeden, küçük ateş büyüyüp büyük ateşe dönüşmeden bu çatışmayı durdurmalıyız. Bu bir savaş değil, bir çatışmadır. İki devlet ya da iki halk savaşmamaktadır. Bu Türk–Kürt savaşı değildir. Türk–Kürt savaşı hiçbir zaman olmamıştır, hiçbir zaman da olmayacaktır. PKK’nın en zayıf halkası Kürtlerdir. En güçlü halkaları ise İsrail’dir, ABD’dir, AB ülkeleri başta Suriye olmak üzere bazı komşularımızdır.

PKK, bugün önemli ölçüde Kürtlerin elinden çıkmış, Suriye istihbaratının elemanı olan, Kürt olup olmadığı bile belli olmayan Fehman Hüseyin gibilerin kontrolüne geçmiştir. Suriyeli birinin Vanlı, Diyarbakırlı, Şırnaklı kardeşlerime emir vererek, Konyalı, Antalyalı, Trabzonlu kardeşlerimize kurşun sıkmasına seyirci kalamayız.

Yürüyüşlerimizde; Türkiye Cumhuriyeti devleti bayrağı dışında hiç bir bayrak, sembol kullanılmayacaktır. Yeşil, Kırmızı, Siyah ve Beyaz renkler, barışın renkleri olarak belirlenmiştir. Bu renkler yürüyüşlerimizde ağırlıklı olarak kullanılacaktır. Yeşil renk barışı, Kırmızı renk barışın gücünü, Siyah ve Beyaz renkler de barışa olan kararlılığımızı ve şiddete olan karşıtlığımızı net bir şekilde belli etmek için kullanılacaktır.

Yürüyüşlerimizde Yeşil, Kırmızı, Siyah ve Beyaz renk, şapka tespih, kravat, başörtüsü, gömlek, takke, puşi, atkı ve üzerinde Yeşil, Kırmızı, Siyah, Beyaz renklerle barış yazılmış olan, Cesur Çoğunluk yazılmış olan Barış bandajları, şapkaları kullanılacaktır. Barış (Muhabbet) Fedaileri olarak, kendimizi belli edeceğiz. Sakal bırakarak, Yeşil, Kırmızı, Beyaz, Siyah renk ağırlıklı giyinerek kendimizi belli edeceğiz. Edirne’den Van’a kadar Anadolu (Türkiye Kardeşliği) Kardeşliği Barış Zinciri oluşturulacaktır. Barış yürüyüşlerinin düzenleneceği Merkez İl ve ilçelerde Barış Konvoyları oluşturulacaktır.

Cesur çoğunluk yürüyüşleri için her türlü öneriye açığız

Bu bir barış ve kardeşlik çağrısıdır. Birlik ve beraberlik çağrısıdır. Türkiye Halkları kardeşliği çağrısıdır. Hangi isim altında yapıldığı, kimlerin (Anadolu Barışı Hareketi) bu organizasyonu yaptığı önemli değildir. Gelebilecek öneriler doğrultusunda her türlü değişiklik yapılabilir. Bu bir Türkiye organizasyonudur. Her türlü düşünceye, katkıya, öneriye açıktır.

Eleştiri Bizim İçin Büyük Bir Nimettir. Saygılarımla.

Yukarıdaki açıklama da, 13 Mayıs 1012 Taksim Meydanı basın bildirisinden. Gebze basın bildirimiz birkaç sitede haber oldu. Taksim eylemimiz ise ciddi bir haber bile olmadı. Medya oldukça ilgisiz kaldı. Oysa bir kıvılcım olabilirdi. 2012 yılı Gebze ve Taksim basın bildirilerimizde, 2013 yılını ‘Barış Yılı’ olarak ilan etmiştik. Nihayetinde 2013 yılı ‘Çözüm Süreci Yılı’ olarak tarihe geçti.

2013 yılında, 3 Ocak’ta: Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Başkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile BDP Batman Milletvekili Ayla Akat İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüştü.

Böylece çözüm süreci başladı. Çözüm süreci Türkiye’nin en kıymetli projesidir. Kürtleri kazanmış ve Türkiye’yi Suriye gibi parçalanmaktan kurtarmıştır. Aynı zamanda çözüm sürecinde çok sayıda önemli hata da yapılmıştır. Biz de çözüm sürecinde yapılan hataları ifade etmeye çalıştık. PKK’nın çözüm sürecine 1 dakika dahi uymadığını söyleyerek, gerekli uyarılarda bulunarak üzerimize düşeni yaptık.

Bugüne gelene kadar çok önemli aşamalardan geçtik. 14 Eylül 2019 Cumartesi günü başta VAN, Hakkari, Bitlis, Muş, Batman, Siirt, Şırnak, … olmak üzere, PKK’ya karşı yürüyüşler düzenlendi. Bugünlere gelmek kolay olmadı. Bugünlere nasıl geldik peki?

Her şeyden önce Erdoğan liderliği sayesinde geldik. Bugün Kürtler PKK’ya karşı cesur ve dik durabiliyorsa, bunun en önemli sebebi Erdoğan liderliğidir.

Cesur çoğunluğa doğru gidiyoruz

Kürt Halkı, (PKK’ya benim adıma kan dökme, silah bırak diyecek) cesur bir çoğunluğa gittikçe yaklaşıyor. 2007 yılında VAN bağımsız milletvekili adaylığı seçim sloganımız olan ‘Cesur Çoğunluk’, gittikçe yerini buluyor.

Cesur çoğunluğa nasıl ulaşıldı?

Cesur çoğunluğun mayası her şeyden önce İslam dinine dayanmaktadır. Türkleri ve Kürtleri bir arada tutan ve kıyamete kadar da bir arada tutacak olan en önemli ve en büyük bağ, İSLAM (ALLAH/Selam/Barış) bağıdır.

Diğer sebeplere gelince:

1. Erdoğan ve AK Parti faktörü: Erdoğan liderliği (2. Abdülhamid) Kürtleri kazandı. Özellikle 15 Temmuz darbesindeki Erdoğan liderliği, Türkiye’yi uçurumdan döndürdü. Kürtler, 15 Temmuz gecesi meydanlara çıkarak, korku duvarlarını yıktılar ve bu cesur çıkışı, PKK’ya karşı da yapabileceklerine inandılar.

2. Çözüm süreci: Süreç, Kürtleri kazanarak, Kürtleri PKK’dan önemli ölçüde kurtardı. Çözüm sürecinin cesaretlendirdiği anaların eylemi ise, PKK’ya karşı yapılan en büyük ve en etkili eylem (isyan) olarak tarihe geçecektir. Anaların eylemi kaç yıl sürerse sürsün, mutlaka ve sürekli olarak, bir program dahilinde desteklenmelidir. Cuma gününe alınarak tek güne indirilebilir ama, mutlaka ve mutlaka devam ettirilmelidir.

3. Suriye sorunu ve PKK’nın ABD (İsrail) ile işbirliği yaparak, çözüm sürecini bitirmesi: PKK, hendek siyasetine girip, Türkiye’yi Suriyeleştirmeye çalıştı. Kürt Halkı da bunu gördü. PKK öldürüp-yakıp-yıktı, Erdoğan liderliğindeki devlet ise; yaşatıp-onarıp-yaptı. Kürtler PKK’nın gerçek niyetini gördü ve anladı.

4. Kürtlerin Türkiye’yi devleti olarak görmesi: Türkiye ne Türkistan’dır ne de Kürdistan. Türkiye; Kürtlerin ve Türklerin son devletidir. Kürtler, Türkiye’ye benim devletim dediği için, Türkiye’yi kendi devleti olarak gördüğü için, kendi ülkesini PKK (ABD/İsrail)’ya böldürmez.

5. Anadolu Milleti: Türklerin, Kürtleri kardeşi olarak görüp dışlamaması, tecrit ve tehcir etmemesi.

Çok sayıda sebep de sayılabilir. Ama bu faktörler bugün Türkiye’yi bambaşka bir duruma getirmiştir. Kürtler bugün PKK peşine takılmıyorsa, bunda Erdoğan liderliğinin ve çözüm sürecinin büyük rolü vardır.

Beka sorunu görmezden gelinemez

Her şeyden önce Türkiye’nin beka sorunu devam etmektedir. PKK, arkasına ABD (İsrail)’yi almış, Türkiye’yi Suriye gibi parçalayıp, dış müdahaleye açık hale getirmeye çalışmaktadır. Buna gücünün yetmediğini de görmektedir. PKK artık kendi gücüyle Türkiye’yi bölemeyeceğini net bir şekilde anlamıştır. Çünkü Kürtleri bir bütün olarak yanına alamamaktadır.

Bugün Türkiye için en tehlikeli kavram, Kürt Sorunu kavramıdır. Bu kavramı literatürümüzden tamamen çıkarmamız bir mecburiyettir. Yoksa Suriye’den daha beter bir durma geliriz. Kürt sorunu devam ediyor demek, Türkiye2nin bölünmesi demektir.

PKK’nın yeni stratejisi, Türkiye’yi Türklere (CHP) böldürmek

PKK, özellikle CHP ve Türk Solu üzerinden ülkeyi karıştırmaya çalışmaktadır. Bu akıl da PKK aklı değildir. CHP, Erdoğan’ı devirmek adına, Türkiye’yi büyük bir maceraya sürüklüyor. Aksi halde, PKK’yı marjinalleştirmekten kurtarıp, daha meşru hale getirebilir. Türkiye’yi Suriye gibi bir sürece sürükleyebilir.

Selahattin Demirtaş suçsuz bulunursa, ben de PKK’lı olacağım.

PKK’lı olmak suç değilse, o zaman PKK’lı olmamak suçtur. Demirtaş suçüstü yakalanmış bir suçludur. Bir hukuk devletinde, suç işleme özgürlüğü olamaz. CHP yöneticilerine bakınca, PKK’lı Selahattinleri, Ahmetleri, … kıskanır duruma geldik. Bu insanlar bu sevgi ve saygıyı hakkediyorlar mı? PKK’ya adam ve para gönderenlere nedir bu sevgi ve saygı? Sizin (CHP) çocuklarınızı öldürmedikleri için mi sevgi, saygı gösterisinde bulunuyorsunuz?

Selahattin Demirtaş suçsuz bulunabilir mi? Biri çıkıp ŞERİAT için ayaklansa, (PKK'lı Selahattin DEMİRTAŞ gibi) ayaklanma sırasında 52 kişinin ölümüne sebep olsa, CHP yöneticileri onu hapiste ziyaret eder mi? Ekrem bey, onun da çizgisini beğenir mi? Onun da yanındayım der mi? CHP'liler, onu serbest bırakın der mi? Böyle birisi Cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?

Ekrem bey ve Selahattin bey yeni CHP’nin eş başkanları mı olacak?

Ekrem bey ve Selahattin bey, yeni bir (CHP) partinin eş başkanları mı oluyor? CHP’nin adı değiştirilerek, HDP ile birleştirilebilir mi? Burada büyük bir üst akıl mı var? PKK’ya da özerklik mi geliyor? PKK (HDP) kulislerinden bunları duyuyoruz artık. Abdullah ÖCALAN'ın (şimdilik birleşmeye engel) durumu ve kısmi (genel) af sonraya bırakılmış gibi görünüyor. CHP'nin adı da değişebilir.

PKK ile CHP birleşmeye doğru mu gidiyor? CHP, Cumhuriyet Demokrasi ve Halkların Partisi olabilir mi?

CHP ve PKK birleşip tek parti olursa, Türkiye'nin bölünmesi hızlanır mı? Selahattin bey hapisten çıkacak, Ekrem bey ile birlikte yeni partinin eş başkanları olacaklar. Plan bu mudur?

CHP'nin adı değişebilir.

Plan, Demirtaş'ı hapisten çıkarmak. Selahattin Demirtaş onun için mi barış mesajları veriyor? CHP (Ekrem) ve HDP/PKK (Selahattin) birleşip, tek parti olma planları mı yapıyor? Ekrem bey ve Selahattin bey eş başkan mı olacaklar yeni CHP’ye?

PKK, Türkiye'yi bölmenin yolunun CHP'den geçtiğini biliyor. CHP'yi yanına almadan Türkiye'yi bölemez.

Selahattin Demirtaş, Ekrem beyle birlikte, CHP ve HDP'yi birleştirip tek parti yapmak için, biran önce hapisten çıkmak istiyor.

Demirtaş ve Ekrem bey, PKK'ya, Türkiye'ye karşı ateşkes önerisinde bulunabilirler. PKK da buna uyabilir. Çünkü PKK içeride ve özellikle de Suriye'de çok zor durumda. Selahattin DEMİRTAŞ dışarı çıkmak istiyor. Onun için anaların eylemi hakkında, anaları anlamalıyız diyor. Çözüm sürecini bitiren adam, barış adamı rolü yapıyor.

Proje, DEMİRTAŞ ve Ekrem beyin PKK'ya ateşkes kabul ettirip, CHP ile HDP'nin birleşmesini sağlamak mı? Türkiye'nin bölünmesinin yolu CHP ile HDP'nin tek parti olmasından geçer. PKK, Kürtler üzerinden Türkiye'yi bölemeyeceğini anladı. Çünkü Kürtleri, Türkiye'yi bölmek için kullanamıyor. Ama, Türk solu üzerinden Türkiye'yi bölebileceğini düşünüyor.

Türk solunun içinde olduğu, FETÖcülerin ve Atatürkçülerin desteklediği bir Alevi ayaklanması, ciddi sorun olabilir. Türkiye ancak, CHP'nin PKK'yı desteklemesi ile büyük bir iç savaş yaşayarak bölünebilir.

PKK'nın Türkiye'yi bölme gücü yok, çünkü bütün Kürtlerden destek görmüyor. Ama, Türk solunun Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirebilecek bir gücü var. İşte PKK'nın kullanmak istediği güç bu güçtür. Kısacası Kürtler Türkiye’yi bölmez ama, Türkler bölebilir.

PKK, HDP kapansın ki CHP ile birleşmenin yolu açılsın planları yapıyor

PKK, HDP'nin kapatılmasını istiyor. Bu aynı zamanda CHP ile PKK (HDP)’nın birleşmeleri için bir bahane olacak. Tabanlarına bunu daha kolay anlatabilecekler. Artık PKK’nın siyasi uzantısı HDP değil, CHP olacak gibi.

PKK, büyük bir isyan başlatarak, Türkiye'yi Suriye gibi bir iç savaşa sürükleyip, dış müdahaleye zemin hazırlamaya çalışıyor. CHP'yi yanına almadan da iç savaş çıkartamaz.

Dünyada HDP kadar kapatılmayı hak eden bir parti olmamıştır. HDP de kapatılmak istiyor. PKK’dan bu talimatı da almış olabilirler. Çünkü CHP ile birleşip, Cumhuriyeti yıkmak istiyor. Tek başına Türkiye'yi bölemeyeceğini anladı. Buna gücü yetmiyor. Çünkü Kürtlerin desteğini alamıyor.