Bütün isimleri güzel, Esmâ-i Hüsna
Allah’a (cc) isim vermek, O’nu isimleri ile çağırmak dinler arasında daima zor ve tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmanın asıl nedeni sınırlı olan biz insanların aksine Allah Teala’nın sonsuz oluşudur: İlmi, iradesi, kudreti, merhameti, ihsanı vs…
Alemlerin Yegâne Yaratıcısı Allah (cc), Resullere gönderdiği
vahiylerde bizlere kendini tanıtmıştır. Tabi, bu tanıtma insanların “imkân
ve kapasitesi” ölçüsüncedir. Çünkü Allah Teala bizimle peygamberleri
vasıtasıyla konuşurken insanın “kotasınca” konuşuyor. Bizim harf
sayımızın, bu harflerden oluşabilmiş ve oluşabilen sözcüklerle yani bizim
kullandığımız harf kombinasyonumuzla meydana gelen ve gelebilen kelimelerle
konuşuyor. Bizim dilimizin imkânlarının sınırlı olması gelen vahyi de yine bizden
dolayı “sınırlı” kılıyor. Aksi halde bizim anlama sınırlarımızın dışında
kalacağı söz ve ifadelerle vahy etmesi gerekecekti ki, Rabbulalemin insanları
böyle bir zorlukla sınmaktan münezzehtir.
Resullerin getirmiş olduğu öğretiden aldığımız feyz ile kevnî
ayetlerden yaptığımız çıkarsamalar bizi Rabbimiz hakkında (sınırlı) bilgi
sahibi kılar. Bu çıkarsama insandan insana değişiklik arz eder. Çünkü her
insanın algısı gibi, kabiliyeti gibi, bilgiyi işlemesi gibi Tanrı tasavvuru da farklıdır.
Bu farklılık insanların düşüncesi, akl etme kapasitesi, ilim-irfanı, mavera ile
ilgili algı ve tefekkürü gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır.
Aslında kapasitesi sınırlı olan insanın, her yönüyle sonsuz olan
Allah (cc) hakkındaki düşüncesi, algısı, bilgisi “yok” seviyesindedir. Matematikte
en büyük sayının bile sonsuzun yanında sıfır (0) olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Allah
(cc) kendini bu seviyedeki insana “insanbiçimci” bir dil ile anlatıp
tanıtınca biz insanlar da ancak bu minvalde O’nu tanıma imkanına sahip
olabiliyoruz. Dolayısıyla Allah tasavvurumuz, bilgimiz bize sunulandan öte
değildir ve insanların farklı olmalarından dolayı her bir insanın Allah
tasavvuru farklılık göstermektedir.
Resul-i Ekrem (sav) bir kutsi hadiste Allah’ın (cc), “Ben kulumun
zannı üzereyim” buyurduğunu söyler. Bu hadis, kulun imkân ve kabiliyetinin
Allah hakkındaki tasavvurunu belirlemede ne kadar belirleyici olduğunu ifade
ediyor. İbn Arabi’nin (rh) “İlahi Mutekad” ile ifade etmeye çalıştığı
husus da bu olmalıdır: herkesin kalbinde yer verdiği bir ‘İnanılan İlah’ı
vardır. Bu Allah tasavvuru her insan için öyle farklıdır ki bugüne kadar
yaşamış hiçbir insanın ‘İnanılan İlah’ı bir başkasınınkine benzemez.
Biz teist yani Allah’a inanan insanlar Allah Tebarek Teala’yı
Esma’sından tanırız. O’nun (cc) Esma’sı da yarattıkları ile ilişkisinde tezahür
eder ve biz O’nu alemde meydana gelen hadiselerdeki tecelli ve tezahürlerden
tanıyoruz.
Alemlerin Rabbi, Kur’an’ı Mubin’de Esma-i Celile ile kendisi
hakkında bilgi sahibi olmamıza imkân tanımıştır. Bu sebeple O (cc) ne kadar
dilemişse bizler de o kadar O’nu tanıyabiliriz.
Dolayısıyla ihata edemediği gibi hiçbir insani tasavvur, hiçbir
beşeri akıl, hiçbir algı, yeti Allah’ı gereğince tanıyamaz, anlatamaz. Sonlu
insanların sonsuz olan Allah’ı anlatması ancak O’nun bahşettiği imkân kadardır.
İslam alimlerinden bazıları “yüzlerce İlahi isim” dese de İbn
Arabi gibi İslam Metafizikçileri Allah’ın sonsuz Esması olduğunu söylüyor. Bu
konuda farklı hadislerde de Esma’nın bildiklerimizden fazla olduğu rivayet
olunmuştur.
Biz sayısı ile ilgili tartışmalara girmeden Allah’ın (cc) bütünü
güzel olan İsimleri (Esma-i Hüsna) hakkında söyleyeceklerimize geçelim.
Sufiler, “Allah’ı ancak O’nun ahlakıyla ahlaklananlar
tanıyabilir” derken aynı zamanda bu iddialarını gerekçelendirmişler de.
Mesela “Cömert olmayan, cimri olan bir insan ‘el-Kerim’, ya da ‘el-Ğaniy’
olan Allah’ı bu yönüyle tanıyamaz.” Keza, “Merhametsiz, gaddar, zalim
bir insan ‘Rahman, Rahim’ olan Rabbulalemin’i bu yönüyle de tanıyamaz...” Bundan
hareketle Allah’ın (cc) Esma-i Hüsna’sından olan bir isim-sıfatı ancak
kendimizde bulunan “taklid” ile anlamaya, tanımaya güç yetirebiliriz.
Öncelikle belirtmeliyim ki Rabbimize ait bütün Güzel İsimler “İsm-i
Azam” olan “ALLAH”ı açıklar. Yani bütün Esma-i Hüsna ALLAH
İsmini şerh eder. Buna tefsir de diyebilirsiniz. Çünkü bütün Güzel İsimler
Allah İsminin içinde mevcuttur. “Allah” olduğu için diğer isimler vardır
ve bütün o İsimler O’nun (cc) evrenle ilişkisinin anlamlandırılması,
açıklaması, tefsiri, şerhidir.
Şimdilik bu kadarla yetinelim. İleriki haftalarda O’nun Güzel İsimleri
ile karşınızda olacağız inşaallah.
Hayırla kalın, hayırda kalın.